Tarih boyunca, farklı coğrafyalarda her biri özgün izler bırakan çok sayıda uygarlık ortaya çıkmış ve her uygarlık kendi çevresel koşullarına uygun etkiler üretmiştir.
Özellikle Hatti Uygarlığı, Hitit Uygarlığı, Lidya Uygarlığı, Frigya Uygarlığı ve İyonya Uygarlığı Küçük Asya’da (Anadolu) sanat, felsefe ve teknoloji alanlarına önemli katkılar sağlayan uygarlıklardır.
Bazı uygarlıklar küçük topluluklar olarak varlığını sürdürürmüş, diğerleri geniş imparatorluklara dönüşmüştür. Roma Uygarlığı bunlardan biridir.
Roma Uygarlığı, İtalya’da Milattan Önce (MÖ) 753 yılında Roma şehir devletinin kuruluşuyla başlamış, Milattan Sonra (MS) 5. yüzyılın sonlarına kadar yaklaşık 12 yüzyıl boyunca varlığını sürdürmüştür. Bu süre zarfında, dünyanın en güçlü imparatorluklarından biri haline gelmiş, askeri ve siyasi nüfuzunu genişletmiştir.
Roma’nın Küçük Asya’daki egemenliği çok boyutlu kültürel etkileşime yol açmış ve bir Greko-Romen-Anadolu sentezi gelişmesine alan açmıştır. Bu sentez, birinci yüzyıldan başlayarak Akdeniz havzasında baskın kültür haline gelmiştir.
Romalılar, sağlam altyapı sistemleri ve kapsamlı yol ağları geliştiren usta mühendisler olarak ün kazanmışlardır. Onların döneminde Anadolu, büyük bir inşaat alanına dönüşmüş gibiydi. 2000 yıl geçmesine karşın Roma dönemine ait birçok köprü, yol ve su kemerinin bugün bile işlevini sürdürdüğüne tanık oluyoruz.
Aslında Romalılar bu pahalı altyapı çalışmalarını yerel halkı sevdikleri için değil, öncelikle askeri lojistiği sağlamak için inşa etmişlerdir. Bu, Küçük Asya’da ticaretin gelişmesine organik biçimde yardımcı olmuştur. Türkiye’de bugün mevcut stratejik yolların çoğu Romalıların inşa ettiği askeri ve ekonomik amaçlı rotalar üzerine inşa edilmiştir.
Türkiye’nin Roma eserleri bağlamında konumu çok özeldir. İmparatorluğun en önemli bölgelerinden biri olan Küçük Asya, dünyanın en iyi korunmuş Roma kalıntılarından bazılarına ev sahipliği yapmaktadır.
İşte görülmeye değer TOP 10 muhteşem Roma kent kalıntıları:
1-Afrodisias Antik Kenti: Aydın ilinde yer alan bu kent, özellikle Afrodit Tapınağı, Tetrapylon Caddesi, Güney Agora, meclis binası, Hadrian Hamamı, Roma dönemi heykel atölyeleri, tiyatro ve dünyanın en iyi korunmuş stadyumu ile ünlüdür. Her bakımdan Türkiye’nin en etkileyici arkeoloji müzelerinden biri buradadır. Tiyatroda 7.000 kişiyi stadyum ise 30.000 kişiyi ağırlıyordu.
2-Efes Antik Kenti: Roma döneminden kalma en iyi korunmuş arkeolojik alanlardan biri olarak öne çıkmaktadır. Asya eyaletinin başkenti olarak, Efes önde gelen bir ticaret, din ve kültür merkeziydi. Antik dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olan, MÖ 550 yılında inşa edilen ancak MÖ 356’da Herostratus tarafından yakılan Artemis Tapınağı kalıntıları buradadır. Ayrıca Hadrian Tapınağı, Kuretler Caddesi, Yamaç Evler, Celsus Kütüphanesi, Liman Caddesi, Büyük Tiyatro, St. Jean Bazilikası ile Meryem Ana Evi de Efes’tedir. Meryem Ana’nın son yıllarını geçirdiği yer olarak biliniyor.
3-Perge Antik Kenti: Roma kalıntılarıyla ünlü Perge kenti, Antalya’nın 18 km doğusunda Aksu ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Kentteki Roma yapıları arasında tiyatro, agora, stadyum, sütunlu cadde, anıtsal çeşmeler, Hadrian Takı, Demetrius Apollonios Takı, Roma Kapısı, güreş okulu ve Güney Hamamı bulunmaktadır. Konik kesitler üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan geometri uzmanı ve astronom Apollonius’un (MÖ 240-MÖ 190) Perge’nin yerlisidir.
4-Aspendos Antik Kenti: Stadyum, hamamlar, su kemeri, anıtsal çeşme, odeon, agora, ve pazar binası gibi yapılarda çalışmalar sürmekte. Aspendos, olağanüstü iyi korunmuş Roma tiyatrosuyla Antalya’nın en önemli turist çekim noktalarından biridir. Yaklaşık 15.000 kişilik kapasiteye sahip tiyatro, yaz aylarında düzenlenen yıllık Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali’ne ev sahipliği yapmaktadır.
5-Aizanoi Antik Kenti: Kütahya ilindeki en görkemli Roma kalıntılar Aizanoi’da görülebilir. Önemli örnekler arasında, Romalı mühendislerin yaratıcılığının etkili bir kanıtı olarak hâlâ ayakta kalan Roma köprüsü yer almaktadır. Ayrıca stadyum, tiyatro, çeşitli tapınaklar ve hamamlar gibi yapılar Roma’nın bölgedeki kültürel ve sosyal etkisini gözler önüne sermektedir.
6-Hierapolis Antik Kenti: Hierapolis, Pamukkale yakınında yer alan bir Roma dönemi arkeolojik sit alanıdır. Kentin sıcak su kaynakları burayı önemli bir sağlık merkezi haline getirmiştir. Hierapolis Antik Tiyatrosu, Nekropol, Apollon tapınağı, Roma Kaplıcaları, yeraltı tapınağı (Plutonium) ve tün bunlara ek olarak Pamukkale’nin doğal kireç terasları görülmeye değer yerlerdir.
7-Bergama Antik Kenti: Roma döneminde Küçük Asya’nın en önemli metropollerinden biriydi. Kentin prestijinin ve zenginliğinin bir simgesi olan ünlü Zeus Sunağı şu anda Berlin’de sergilenmektedir. Dünyanın en büyük kütüphanelerinden biri olan Bergama Kütüphanesi, Trajan Tapınağı, 15.000 kişilik yamaç tiyatro ve Asklepion adlı bir sağlık merkezi buradadır. 26 kilometre uzunluğundaki Bergama su kanalı, antik Roma mühendislik yeteneğinin en şık örneklerinden birini oluşturmaktadır.
8-Laodikeia Antik Kenti: Pamukkale’ye yakınlığı nedeniyle giderek daha popüler hale gelen kent, iyi korunmuş yapılarıyla tanınır. Bu güzel antik kentte bulunan sütunlu cadde, pazar yeri, tiyatro, stadyum ve Roma hamamları, o dönemin zengin kültürel ve mimari mirasını yansıtmaktadır. Aziz Pavlus’un mektuplarında adı geçen ve Roma dönemi kiliseleri arasında önemli bir yeri olan Laodikeia Kilisesi de buradadır. Bugün Ladik adlı 100’den fazla yerleşimin adının Laodikeia’dan evrildiğine inanılmaktadır.
9-Tarsus: Küçük Asya’nın en eski şehirlerinden biridir ve Roma’nın Kilikya Eyaleti’nin başkenti olarak hizmet vermiştir. Stratejik konumu nedeniyle Tarsus ticari, idari ve kültürel alanlarda önemli bir rol oynamıştır. Kentteki agora, stadyum, iki tiyatro, su kemerleri, hamamlar, çeşmeler ve bir Roma Köprüsü de dahil olmak üzere örnek Roma mimarisini sergileyen çok sayıda yapı bulunmaktadır. Roma Yolu’nun altından bulunan kanalizasyon sistemi hem yüzey hem de atık sularını taşıyordu
10- Antakya: Roma İmparatorluğu’nun önemli kentlerinden biriydi. Antakya’daki Roma yapıları ve arkeolojik alanları, kentin çok kültürlü ve renkli tarihine canlı bir bakış sağlar. Dünyanın en büyük Roma mozaik koleksiyonlarından birine sahip olan Mozaik Müzesi, St. Pierre Kilisesi (Aziz Petrus Kilisesi), tiyatro, şehir surları, Roma Hamamları, Mithras Tapınağı ve sel baskınlarını önlemek için inşa edilen Titus Tüneli gibi mutlaka görmeye değer önemli kalıntılar bulunmaktadır.
Bunlar yalnızca birkaç örnektir. Türkiye toprakları, Roma ihtişamının bölgeye bıraktığı kalıcı izleri taşıyan tarihi miras örnekleriyle doludur.
Başta Doğu Roma’nın başkenti İstanbul başta olmak üzere; Assos, Sagalassos, Anamur, Side, Phaselis, Myra, Patara, Kaunos, Myndos, Didim, Priene ve daha birçok ilginç arkeolojik alan, geçmişin izlerini sergilemeyi sürdürüyor. Tüm bu büyüleyici kalıntılar arkeoloji tutkunları tarafından keşfedilmeyi bekliyor.
Görsel: Pamukkale’deki Hierapolis antik kentinin tiyatro sahne binası. MS 1. yüzyıl sonu
halilocakli@yahoo.com