Salı, 17 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Trablus’ta bir tatil günü

İsmail Boy
Son güncelleme: 11 Mart 2025 09:30
İsmail Boy
Paylaş
Paylaş

Yabancı bir iş insanı için en sıkıcı şeylerden biri, iş yapmak için gittiği ülkede aniden karşılaştığı birkaç günlük resmi bayram tatillerdir. O ülke turizm açısından da pek cazip bir yer değil ise hayat iyice sıkıcı olur, işte Trablus’ta böyle bir durum ile karşı karşıya kalmıştım. Libya’ya yaptığımız ihracatın parası 6 aydır ödenmeyince ikinci kez geldiğim Trablus’ta resmi bayram nedeniyle iki günüm boş geçecekti.

Tatilin ilk günü Libya’da inşaat yapan müteahhit bir arkadaşımın daveti ile Trablus’un 70 kilometre batısında yer alan, tarihi tiyatro kalıntılarının bulunduğu antik şehri Sabratha bölgesine gittik. Burası M.Ö. 500 yıllarında antik Yunanlılar tarafından kurulmuş, Afrika’ya açılan önemli bir ticaret limanıymış.

M.Ö. 1. yüzyılda kuzey Afrika’yı ele geçiren Roma İmparatorluğu Sabratha’yı da kendi topraklarına katmış ve şehir yeniden inşa edilerek daha da büyütülmüş. Ancak M.S. IV. yüzyılda yaşanan depremler nedeniyle şehirde büyük yıkımlar olmuş. 8. yüzyıldan itibaren ise uzun bir süre Magriplilerin kontrolünde kalan bölge daha sonra da Osmanlı idaresine geçmiş.

1. Dünya Savaşından önce İtalya ve Fransa Kuzey Afrika’yı paylaştığında Cezayir, Fas ve Tunus Fransızların, Libya ise İtalyanların kontrolünde kalmış, 1921 yılında İtalyan ve İngiliz arkeologlar başlattıkları kazılar ile bölgedeki ünlü 3 katlı antik Sabratha Tiyatrosu’nu ve şehrin bazı kalıntılarını ortaya çıkarmış.

Tatilin ikinci günü kahvaltı sonrası elimde bir kitap ile lobiye inip bir pencere yanına oturdum, hem romanımı okuyor hem de yoldan geçenlere bakıyordum. Bir ara dışarıda bir gürültü duydum, caddede kaza yapan iki araç vardı, otelin önündeki trafik lambalarının önünde kırmızı ışık yanarken duran bir araca başka bir sürücü arkadan vurmuş, şoförler onun kavgasını yapıyordu. Resepsiyon görevlisi ile olay yerine gittik, meğer kırmızı ışık yanınca duran aracın şoförü yabancıymış, arkadan vuran Libyalı şoför kırmızıda duran yabancıya “Pis herif, sen bu memlekete gelmeseydin bu kaza olmayacaktı, defol git buradan” diye bağırıp duruyordu, Libyalıların farklı bir düşünce tarzları vardı.

Dışarı çıkmışken Trablus’u biraz dolaşmak istedim, vitrinleri tozlu ve boş bazı küçük dükkanlar, dükkanların önlerindeki tezgahlarda asılı koyun etleri ile onların etrafında uçuşan sinekler, kara çarşaflı ama yüzlerinin görünen kısımlarında mavi-siyah mürekkeplerle çeşitli semboller çizilmiş yaşlı kadınlar ve koyu yeşil renkli üniformaları ile askeri öğrenci izlenimi veren genç kızlar dikkatimi çekti.

Sokaklarda gençler yok denecek kadar azdı, yaşlı erkekler ise restoran veya kahvelerin önlerinde topluca oturmuş ya nargile içiyor ya da masaların üzerinde duran ve içine küçük bir teyp monte edilmiş vantilatörün üflediği hava ile bir taraftan serinlemeye çalışıp, diğer taraftan da dakikalar süren “Yalelli” makamında Arapça şarkılar dinliyordu.

Sahile doğru yürüdüm, geniş bir meydan çıktı karşıma, bizim Taksim meydanı büyüklüğünde düz ve boş bir alanı yeşil renge boyayıp “Yeşil Meydan” adını vermişler, burasının sanki gizli bir sınırı varmış gibi araçlar boyalı bölgeye girmemeye özen gösteriyor, etrafından dolaşarak geçiyordu, belki de araçların girmesi yasaktı.

Yeşil, Libya için çok önemli bir renktir… Kaddafi 11 Kasım 1977’de Mısır lideri Enver Sedat’ın İsrail ile anlaşmasına tepki olarak eski Libya bayrağını kaldırıp yerine düz yeşil bir kumaş kullanmıştı (Kaddafi’nin ölümü ve Arap baharından sonra Libya tekrar eski bayrağına kavuştu).

Kaddafi kendi yazmış olduğu, ekonomik, sosyal ve politik manifestosunu içeren kitabına da “Yeşil Kitap” adını vermiş ve Libya’daki tüm okullarda bu kitabın okunmasını mecburi kılmıştı.

Yürürken caddelerden birinde açık bir dükkan ve içindeki insan kalabalığı dikkatimi çekti, ithal spor ayakkabılar satılıyordu, fiyatları da inanılmaz ucuzdu. Mağazaya girdim kalabalık arasına karışıp satıcıya raftaki bir ayakkabıyı gösterip avuç içime de parmağımla 41 rakamı yazdım. Adam kutuyu uzattı, ayakkabılardan tekini denedim,  biraz küçük geldi, kutuyu satıcıya geri uzatıp 42 numarayı işaret ettim. Satıcı kutuyu elimden hiddetle çekip aldı, kalabalık arasından kendisine seslenen başka bir müşteriye uzattı. Ayakkabıyı alan adam ayağında bile denemeden parayı ödemek için kasaya koştu, satıcı da bana dönüp, “Barra, Barra….” yani “Defol, Defol..” diye bağırarak mağazadan kovdu.

Şaşkınlık içinde otele gerisin geri dönerken, bir an önce işlerimi halledip memleketime dönebilmek için Tanrı’ya yalvardım.

Acaba Tanrı dualarımı kabul edecek miydi?

Devam edecek…

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Yazanİsmail Boy
Takip et:
İstanbul İ.T.İ.A’dan mezun, Koç Üniversitesi İngilizce İşletme (Executive MBA), Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Sosyoloji) bölümü mezunu. “Türkiye Üzerine Toplumsal İncelemeler” dallarında yüksek lisans eğitimlerini tamamladı. Kadir Has Üniversitesinden Uluslararası İlişkiler doktora tezi aşamasında ayrıldı. Özel sektörde uzun süre dış ticaret konusunda yöneticilik yaptı. Evli, iki çocuk babası, İngilizce ve Rusça biliyor.
Önceki Makale Kim bu oligarklar?
Sonraki Makale Savaşın aslı toprak kavgası

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Köşe Yazıları

İsrail BOP planına sadık kalıyor

Hasan Sevilir Aşan
16 Haziran 2025
Köşe Yazıları

Kayarak, koşarak ya da uçarak gelen yemekler

Dr. Nevin Sütlaş
15 Haziran 2025
Köşe Yazıları

Bir Türk’ün Tahran günlüğü…

İsmail Boy
14 Haziran 2025
Köşe Yazıları

Hayat bayram olsa

Hasan Sevilir Aşan
12 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?