Cumartesi, 28 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Timur günlük tuttu mu?

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 2 Ekim 2024 20:02
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid ile Büyük Timur İmparatorluğu’nu kuran Özbek Timur arasında 1402 yılında Ankara yakınlarında Çubuk Ovası’nda yapılan savaşı herkes bilir.

Bu savaş Osmanlı ordusunun yenilip sonra da imparatorluğun fetret devrine girmesine neden oldu. On bir yıl süren bu dönemde devletin sınırları küçülerek neredeyse Orhan Bey zamanındakine döndü. Devletin başında ise herhangi bir yönetici yoktu.

Savaşta Osmanlı Ordusu’ndan bazı birliklerin Timur’un saflarına geçmesi bazılarının ise savaş alanını terk etmesi üzerine yenilginin geldiği belirtilir. Ancak Timur’un ordusunun Bayezid’in ordusundan daha büyük olduğu da tarihçilerce kabul edilir.

“Tüzükat-ı Timur” yani Timur Yasaları adlı kitap “Timur’un Günlüğü olarak bilinir. Türkçeye de bu başlıkla çevrilmiştir. Ancak Timur’un böyle bir günlük tutup tutmadığı konusunda şüpheler vardır. Çünkü günlüğün Özbekçe aslı bulunamamıştır. Taşkent’teki Diyanet Başkanlığı kütüphanesinde bulunan nüsha ise Farsça yazılmıştır. Bu bilgiyi yapıtı Farsçadan Özbekçeye çeviren tercümandan öğreniyoruz. Kitaptan aynı devirde yaşayan tarihçilerin söz etmemesi de ilginçtir. Üstelik Ebu Talib el-Hüseyni’nin Farsçaya çevirmesine kadar kimsenin bu eserden haberdar olmaması da eserin gerçek olmayabileceğine ilişkin kanıtlardan biri olarak sunulmaktadır.

Buna karşın kitabın gerçek olduğuna ilişkin veriler de ileri sürülmektedir. “Yalnızca Timur’un bilebileceği, Alibet Canı Kurbanî tarafından pire dolu bir hapishaneye atılması, kayınbiraderi Emir Hüseyin’e karşı hissiyatı, Kuran’dan fal açması, bazı önemli kararlar aşamasında başvurduğu iç muhasebe ve insanlara karşı duyduğu sevgi ve nefret gibi şahsi hadiselerin zikredilmesi. Timur’dan başka kimse bu olayları bilemeyeceği için, onların başkaları tarafından uydurulması imkansızdır.

Nizameddin Şami ve Şerefeddin Ali Yezdi’nin o devirle ilgili eserinde zikredilen olaylar ve geçtiği yerlerle, Tüzükat’ta zikredilen olay ve geçtiği yerlerin tam bir mutabakat içinde olması. Ayrıca Tüzükat’ta hiçbir tarih kitabında bulunmayan bazı olayların zikredilmesi.

… Çoğu askeri terimler olan baranğar, caranğar, yasavul, şakavul, kengeş ve ğol gibi  Türkçe kavramların Farsça karşılığı bulunmadığı için Farsça metinde muhafaza edilmesi.” s. 13.

Tüm bu tartışmalar ışığında kitaptan kısa bir bölümü sizlere aktararak Timur’un Ankara Savaşı’nı nasıl anlattığını göstereceğim. Açık söyleyeyim ben düş kırıklığına uğradım ve günlüğün gerçek olmayabileceği kanısı bende de hâkim. Koca Timur zaferi dolayısıyla neredeyse hiç böbürlenmemektedir. Günlükte de bu konuda minnacık bir cümle vardır: Savaş başlayınca Rum askerini yendim. Rum askeri dediği Osmanlı askeridir.

Orta Asya’daki Türkler Anadolu’daki Türk devletlerine “Rum devleti” der. Selçuklu da Rumdur, Osmanlı da. Padişah da “Kayser”dir. Tıpkı Roma İmparatorluğu’ndaki gibi. Timur’un zaferini bu kadar kısa anması pek mantıklı gelmedi bana. Ya da belki çeviri eksik yapılmış olabilir tabii. Ankara Savaşı’nı kazandıktan sonra Fransa Kralı 6. Charles ve İngiltere Kralı 4. Henry’e mektup gönderip kendilerinin yenemediği Osmanlı’ya karşı zafer kazandığını bildirmesi1 günlüğün gerçek olmayabileceği hanesine bir çentik daha attırıyor. Ta oralara kadar mektup yazıp övünmesiyle günlükte beş sözcükten ibaret bir cümle kurması birbiriyle çelişiyor.

Timur’un Bayezid’e “koca dünya kala kala senin gibi bir kör ile benim gibi bir topala kaldı” diyerek hem kendiyle hem de Bayezid ile dalga geçtiği söylenir ama bu bir şehir efsanesidir. Timur’un topal-aksak olduğu doğrudur ama Bayezid’in kör olduğuna ilişkin tarihi bir kayıt bulamadım yani bu da bir şehir efsanesiydi. Bunların hiçbirini bilmiyoruz. Bazı tarihçiler ise, ki bunlar epey fazla, bu günlüğü yok sayma eğilimindedir. Onlara göre bu tamamen uydurma bir kitaptır.

İstişare Timur’un önde gelen özelliğiymiş

Timur’un günlüğünden buraya aktardığım bölümde de kısaca değiniliyor istişare sözcüğüne. Biliyorsunuz danışmak demek bu sözcük. Karar vermekte zorlandığın konuyu başkasıyla konuşmak, onun da fikrini almak anlamı var. Yani Timur “hükümdar olan benim, ne dersem o olur, kim benden daha iyi bilebilir ki” falan demiyor. Sürekli istişare ettiğini söylüyor günlüğünde. Yeri gelmişken söyleyeyim, Yıldırım Bayezid’in ise kendi başına buyruk, hırçın, söz dinlemez biri olduğunu yazar tarihçiler. Zaten Ankara Savaşı’nda bazı birliklerin onun bu tavırlarından bıkarak Timur tarafına geçtikleri anlatılır. Askeri örneğin hiç düşünmezmiş Bayezid, oradan oraya koşturturmuş, tüm ordu helâk olurmuş onun yüzünden. Belki de bu iki zıt huylu hükümdarın savaşından Timur’un galip çıkması kaçınılmazdı. İstişare eden, herkese kulak veren, ani gelişmeler karşısında soğukkanlılığını koruyan, askerine ve çevresine iyi davranan savaşı kazanmış oldu yani.

Var mı yok mu bilinmiyor ama yine de günlükteki Ankara Savaşı’na giden süreci ve savaştan söz edilen bölümü okumak eğlenceli olabilir.

Timur anlatıyor

“Benim şân-ı şevketim Kayser’in (Yıldırım Bayezid) kulağına kadar yetişti. Sivas, Malatya kalelerini ele geçirip oralara konmuş muhafız askerlerin hepsini dağıtıverdiğimi anlayınca, onun tüm gayret damarları harekete gelip ayaklandı.

Benim askerlerimin darbesinden kaçarak onun penâhına sığınan Kara Yusuf Türkmen’in (Karakoyunlu sülâlesinden 1388-1420’de iktidarda olan ali hükümdar. 1388-89 yıllarında Ermenistan, Irak ve Güney Azerbaycan serhatlarında Timur askeriyle savaşmıştır. O, Sultan Ahmed Celayir’e müttefik olup, ikisi de yenilince Sultan Bayezid’e sığınmışlardı. 1406’da Tebriz’e geri dönmüştür.) iğvasıyla (ayartmasıyla), benim üzerime leşkerle (askerle) yürümek istedi. Kendisinin de kısmeti yetip, devletinin zevāli (yok edilmesi) yakınlaşmıştı. Kara Yusuf’un sözüne aldanıp kalabalık leşker alıp harekete geçti. Mısır, Şam askerlerini de yardıma çağırmıştı. Buna göre ben de askerlerimi üçe bölecek oldum. Lakin yenmek yenilmek işleri takdir perdesi altında gizlenmiş olduğundan, bu doğrultuda askerbaşı emirlerimle istişare (danışma) yaptım. Bunlar da sipahilik yolunu tutup savaşmayı önerdi. Böyle olsa da ben Kayser’in gayret ateşini söndürmek için sıcak soğuk su serpmişçesine şu mazmunda (anlamda) hat (yazı) yazıp gönderdim: Yer gök yaratıcısı Hudâ’ya sınırsız şükürler olsun ki, yedi iklim ülkelerinin çoğunluğu benim fermanıma boyun eğmişler. Yerüstü sultanlarıysa bana eğilerek itaat halkasını kulaklarına takmıştır. Kendi değerini bilip, kendi sınırından dışarı adım atmayan kişiyi Hudâ esirgesin. Senin neslinin asilliği, kim olduğun cihan halkına malumdur. Şimdi sana layık olan şudur ki, cüret ayağını ileri atma ki, üzüntü ve mihnet balçığına batıp belâ çukuruna yıkılırsın. İkbal eşiğinden kovulan bir güruh kişiler, kendi garazları için senin penahına girerek, uyumakta olan fitneyi uyandırmıştır. Sakın bunların iğvasıyla belâ kapısını devletin yüzüne açma. Bu mektup ulaşınca Kara Yusuf’u bana gönder. Yoksa takdir perdesi iki saf karşı karşıya geldiğinde yüzüne açılacaktır.

Bu nâmeyi işini bilen elçilerle Kayser’e gönderdim. Kendim Hums-Halep yoluyla Şam ülkesinin (Suriye’yi kastediyor) başkenti Dımaşk’a (Şam) doğru yola çıktım…

Angürya=Ankara Savaşı

Mısır, Şam padişahı Melik Farac savaş meydanından kaçınca, tüm Şam ehli bana tabi olup boyun eğdi. Bu arada Rum (Anadolu) diyarına göndermiş olduğum elçilerim de geri döndü. Fakat Rum Kayseri Yıldırım Bayezid güzel cevap yazmamıştı. Lakin Mısır, Şam askerinin bana yenildiği haberini işitince hayret edip savaş hazırlıklarına başlamıştı. Ben ise, Dımaşk şehrini ele geçirip Şam vilâyetlerini kendime tabi kılınca, Musul yoluyla Bağdat’a doğru yürüdüm. Kayser’in benle savaşma niyeti olup olmadığını anlamak için istişare yaptıktan sonra, Azerbaycan’a varacak olup Tebriz yoluyla hareket ettim. Emirzadelerin birisini kalabalık askerle beraber Bağdat üstüne gönderdim. Bağdat Hakimi Sultan Ahmed Celayir, şehri gözetleyip kaleyi muhafaza etmek için çok sayıda askerle kendi vekili Ferruh adında bir kişiyi koymuştu. Benim askerim varınca şehir kuşatılarak iş savaşa dönüşmüştür.

Bu haberi aldığımda Bağdat’a kendim gitmeye karar verdim. Tebriz yolundan geri dönüp cebri yürüyüşle Bağdat’a geldim. Savaş tedbirlerini aldıktan sonra dikkatle kaleyi kuşatmaya başladım. Kuşatma günleri uzayıp iki ay ve birkaç gün gecikince kaleyi ele geçirip şehre girdim (1401 yılında). Kale bekçisi Ferruh kaçıp çıkarken Dicle suyunda boğuldu. Şehre girince tüm itaatsiz başıbozuk kişilerin ölümüne ferman buyurdum. Askerler kaleyi bozarak şehir binalarını yıkıp yerle bir etti.

Bağdat’tan çıkınca Azerbaycan’a gelip burada bir zaman kaldım. Bu zaman bana haber verdiler ki Kayser, Halep, Hums, Diyarbakır vilayetlerine asker göndermiştir. Benden kaçıp Kayser penâhına giren Kara Yusuf ise eşkıyaların başçısı olmuştur. Yolcuların yolunu keserek yağmacılık yapıyormuş. Bilhassa iki hareme gidip gelen kervanlara çok ziyan vermektedir diye duydum. Üstelik o taraftan bir cemaat kişiler gelip Kara Yusuf’un yaptığı cebir ve zulümden bana şikayet ettiler.

Bu söz tespit edilince Kara Yusuf’un cezasını verip Kayser’in gözünü gaflet uykusundan açmak bana lazım oldu. Bu doğrultuda istişare düzenleyip her şehir ve ulustan asker çağırdım. Ordu toplanıp hazırlanınca tarih 1402 yılında Azerbaycan’dan Kayser üstüne leşker çıkarıp yola koyuldum. Kendimden ileride birkaç bölük asker göndererek Rum (Osmanlı) ülkelerine hücum kılmalarını buyurdum. Otlu sulu yerlerden konalga (konaklanacak menzil) seçerek, at ve hayvanlarımıza yem, ot hazırlasınlar diye askerin önünde bir bölük keşif birliği gönderdim. Sonra kendim Angürya (Ankara) yoluyla Kayser üstüne leşkerle yürüdüm. Kayser Bayezid ise atlı ve yaya olarak dört yüz bin (bu sayı teyit edilemedi. Türk tarihçiler 70-75 bin arası tahminde bulunuyor.) askerle beni karşılamıştı. Savaş başlayınca Rum askerini yendim. Askerlerim Kayser’i esir alıp önüme getirdi. Yedi yıllık seferden sonra zafer ve galibiyetle Semerkand’a geri döndüm.”

İşte böyle Ankara Savaşı’na giden süreç. Görüldüğü gibi Timur savaşı hiç anlatmıyor günlükte niyeyse. Daha önce de dile getirdiğim gibi belki çeviride eksiklikler falan vardır bilemiyorum ama eğer tam çeviri böyleyse bunu Timur’un alçak gönüllülüğüne mi vereceğiz yoksa günlüğün uydurma olduğuna mı? Artık kararı siz verin. Çünkü tarihçiler bu konuda ortak bir noktada buluşmamayı seçmiş.

Herkese keyifli günler.

Görsel: Timur’un önünde Bayezid’in tasvir edildiği sigara kartı.

KAYNAK

1- https://tr.wikipedia.org/wiki/Ankara_Muharebesi

Yazıyı yazarken İnsan yayınlarının yayınladığı Tüzükat-ı Timur – Timur Günlüğü başlıklı kitabın 6.baskısından yararlandım.

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale ‘Navalnı zehirlendi’ iddiası
Sonraki Makale Sözcü’yü sarsan istifalar

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Dini otorite her şeyi bilir mi?

Halil Ocaklı
28 Haziran 2025
ManşetSerbest Kürsü

İngilizce, Germence, Türkçe, Sahaca

Metin Gülbay
28 Haziran 2025
ManşetSerbest Kürsü

Katılım sağlama, katıl!

Adil Gürkan
28 Haziran 2025
*Serbest Kürsü

Uzman gözüyle “nükleer İran…”

Medya Günlüğü
28 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?