Birçok demokrat CHP’linin aynı kanıda olduğuna inandığım için bunları yazmakta bir sakınca görmedim.
Söze “dan dun” gireyim.
CHP’nin görevini tamamlamış bir parti olduğunu düşünüyorum. Yani sistemin kurucusu ve yürütücüsü bir parti olarak görevini 1950’de tamamlamıştı zaten. 1960 askeri darbesine kadar muhalefette kalan bu partinin ilk sola yönelme denemesi “toprak işleyenin, su kullananın” diyen Ecevit ile 1960’lı yıllarda oldu. Ancak Ecevit de kısa sürede dümeni sağa kırdı.
Sonrasını biliyorsunuz.
CHP’nin geçmişi toplumun bir kısmını karşısına alan hatta düşman ilan eden uygulamalarla dolu.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamına evet diye el kaldıran CHP milletvekilleri bile oldu.
Bugünkü durumu ise içler acısı. Ama parti yöneticileri açısından değil yalnızca, seçmenleri açısından da.
“Değişimden ne anlıyorsunuz” diye sormuş Aksoy Araştırma şirketi.
Herkes lider değişimi demiş birbirine yakın yanıtlarla.
Ankete katılanların yüzde 21,5’i değişim bile istemiyormuş.
“Kafaları, düşünceleri değiştirmeliyiz” diyen bir tane bile seçmen çıkmamış.
“Sosyal demokrat bir parti istiyoruz” diyen bir tane bile CHP’li olmamış.
10. yıl marşı cumhuriyetin 10. yılı için bestelendi. Gerçekten insanı bugün bile etkiliyor dinlerken.
Demiryolu işçisi bir dede ve demiryolu meslek lisesinin ilk mezunlarından bir babanın çocuğu ve torunu olarak benim için anlamı olağanüstü büyük.
Ancak o günden bugüne CHP 90 yıldır övünülecek hiçbir şey yapmadı ki hâlâ 10. yıl marşını söylüyorlar.
Bugün “kimse kılık kıyafetime karışamaz” diyen CHP’lilerin 3 Aralık 1934 günü herkesin kılık kıyafetine KARIŞAN Kılık Kıyafet Kanunu’nu yasalaştırdıklarından haberi bile yok.
Daha önce de Şapka Kanunu’nu çıkarmışlardı.
“25 Kasım 1925 tarihinde mecliste kabul edilen 671 No’lu ‘Şapka İktisası Hakkında Kanun’ ile TBMM üyeleri ve memurlarına başlık olarak şapka giyilmesi zorunluluğu getirildi ve Türk halkı da buna aykırı bir alışkanlığın devamından men edildi. Kanun, 28 Kasım 1925 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Şapka Kanunu, 1982 anayasasının 174. maddesine göre ‘inkılap kanunları’ (Anayasa’ya aykırılığı iddia edilip iptal edilemeyecek kanun) arasındadır.” (1)
Bu uygulamalar sonucunda kimse ölmedi.
Ama CHP’nin bazı başka uygulamaları var ki binlerce kişi yaşamını yitirdi.
Dersim katliamı örneğin.
Dersim katliamını Kürt aşiretlerin devlete isyanı olarak sunan resmî tarih anlatımının yanı sıra bir de o günleri yaşayanların anlattıkları var. İki anlatım pek birbiriyle örtüşmüyor:
Katliamın tanıklarından Sabriye teyze, ailesi ve bütün akrabalarıyla ağır makinelinin önüne dizildiklerinde annesinin kucağındaydı, 6 yaşındaydı. 12 yara ile üç gün cesetlerin altında kaldı. “Evet, hatırlıyorum” diyor.
Hasan amca, gözünün önünde bebekleri boğduklarında 9 yaşındaydı. “Evet, hatırlıyorum, hiç unutamadım ki” diyor.
Marçîk önlerinde milleti katlettiklerinde Şehriban Teyze, damın üzerinde bakıyordu, 10 yaşındaydı. Hatırlıyor…
Gözlerinin önünde insanları süngüleyerek öldürdüklerinde Davut amca 7 yaşındaydı. “Süngülenen O adamın sesi hala kulağımda… Evet, hatırlıyorum” diyor.
Rıza amca 11 yaşındaydı, gözlerinin önünde yüzlerce insanı ağır makinelinin önüne dizdiklerinde. “Çocuktum ama aklım tamdı, bugün gibi hatırlıyorum” diyor.
“Rayberim biraz daha yaklaş, kanımız birbirine karışsın, Hz. Hüseyin’in günüdür” diye seslendi biri diğerine, Rayber ile talibini birbirine bağladıklarında, Bedri amca 15 yaşındaydı.
“Nasıl unutabilirim, kurşun kafasını uçurup götürdüğünde gözüm kız kardeşimdeydi” diyor. (2)
Eğer daha fazlasını okumayı yüreğiniz kaldırıyorsa dipnotta verdiğim belgesele ilişkin habere bir göz atın.
1937-38’de CHP Atatürk’ün yönetimindeydi. Dersim katliamında zehirli gaz kullanıldığına ilişkin bilgiler arşivlerde duruyor.
“Devrin Sağlık Bakanlığı ve Genelkurmay evrakında inanılmaz bilgiler var. Gaz kullanım eğitimi verilmiş, tıpkı mağara aramaları gibi gaz kullanım talimatnameleri dahi var. Bunlar broşür şeklinde hazırlanmış, gazların satın alındığına dair evraklar, nakliye evrakları söz konusu.” (3)
Bu sözlerin sahibi Mahmut Akyürekli bir tarihçi. Neden Dersimlilerin hedef alındığına ilişkin soruyu ise şöyle yanıtlamış 2014 yılında yapılan söyleşide:
“Türkiye’de ulusal birliğin oluşturulması için verilen mücadelede çok başarılı olunamamıştı. Ulus devlet mimarları halen herkesi Türkleştirememişti. Çoğunluğu elde tutmak için ihtiyaç olan şey asi bir muhalif gruptu. Bu grup rolü Alevi-Kürt’e biçildi. Alevi- Kürt nüfus fazla değildi. Sünni-Kürt’e göre Kızılbaş, Alevi-Türk’e göre Kürt, öteki olarak empoze edilerek yalnız bırakıldı. Dersimlinin kesik başıyla fotoğraf çektirecek kadar insafsızlaşan bu askerleri hangi telkin canileştirdi? Çocukları, kadınları tarayacak kadar kim nasıl gaddarlaştırdı? ‘Mum söndürüyorlar, sünnetli değiller, Rafızi bunlar, Hristiyan olmadan Müslüman olamazlar’ gibi yalanlarla asker harekete hazırlandı.” (3)
Çok canice şeyler alıntılayarak kimsenin canını acıtmak istemiyorum ama CHP’nin kirli tarihini de hiç olmazsa CHP’lilerin bilmesi gerekiyor. “O zamanın koşullarına bakmak lazım” diyenlerin insan hayatının her dönem ve koşulda birinci öncelik olduğunu bilmeleri gerekiyor. Her ne amaçla olursa olsun insanları katlederek ne milli birlik sağlanabilir ne de müreffeh bir toplum.
Varlık Vergisi’nin mimarı da CHP’dir. Resmi gerekçesi olağanüstü savaş koşullarının yarattığı yüksek kârlılığı vergilemek olarak sunulmuştur ama gerçek amaç basına kapalı CHP grup toplantısında Başbakan Şükrü Saraçoğlu tarafından açıklanmaktadır:
“Bu kanun aynı zamanda bir devrim kanunudur. Bize ekonomik bağımsızlığımızı kazandıracak bir fırsat karşısındayız. Piyasamıza egemen olan yabancıları böylece ortadan kaldırarak, Türk piyasasını Türklerin eline vereceğiz…
Bu memleket tarafından gösterilen misafirperverlikten faydalanarak zengin oldukları halde, ona karşı bu nazik anda vazifelerini yapmaktan kaçınacak kimseler hakkında bu kanun, bütün şiddetiyle uygulanacaktır.”
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Ermeni, Rum ve Yahudileri YABANCI olarak gören bir başbakana sahipmişiz meğer. Bu yasa 1 Kasım 1942 tarihini taşıyor ve 4305 sayılı kanun diye anılıyor. CHP’nin bir kara lekesi daha.
Denecek ki artık CHP ve CHP’liler böyle değiller.
Emin misiniz?
Şu anda bile CHP’lilerin büyük çoğunluğu, Kürtlere düşman, Rumlara, Ermenilere, Araplara düşman, AKP’liler gibi Türkiye’nin başına ne geliyorsa ABD, AB ve İsrail tarafından yapıldığına inanıyor. Çoğu CHP seçmeni bunun koca bir yalandan ibaret olduğunu kabul etmiyor.
Bu yüzden CHP artık son kullanma tarihi geçmiş ilaç gibi hiçbir etkisi kalmamış durumda.
Ne yaparsa yapsın yüzde 24-25’i aşamıyor.
Bence CHP kapatılsa ve bu kafayla başka parti kurulsa da hiçbir şey değişmez. Sorun partide değil çünkü partililerde ve seçmeninde.
Değişmesi gereken onlar.
Fotoğraf: chp.org.tr
1- https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eapka_Devrimi
2- https://www.rudaw.net/turkish/kurdistan/1511202112
3- https://www.haberturk.com/gundem/haber/1013740-zehirli-gaz-almanyadan-once-dersimde-kullanildi
İlgili yazılar: