Cuma, 27 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Türkiye’de siyasetin dili

Dr. Nil Gönce
Son güncelleme: 5 Haziran 2025 19:43
Dr. Nil Gönce
Paylaş
Paylaş

Kimlik çatışmaları, seçici algılar ve yalanların tekrar edilmesi…

Türkiye’de siyaset, bugün zihinlerde süregelen bir mücadele alanına dönüşmüştür. Artık yalnızca fikirler değil, kimlikler çatışmaktadır.

Konuşamıyoruz çünkü dinlemiyoruz

Sosyal medyada hakarete uğramadan üç paylaşım yapmak mümkün mü? Aile ortamlarında bile belirli siyasi konular açıldığında gerginlikler kaçınılmaz oluyor. Siyasi tartışmalar, yapıcı fikir alışverişinden çok kimlik temelli çatışmalara dönüşmüştür.

Kutuplaşmanın kökleri yalnızca politik değil, aynı zamanda nöropsikolojik düzeydedir. Bu gerçek, toplumun kendisiyle yeniden, bilinçli ve empatik bir biçimde konuşmayı öğrenmesini zorunlu kılmaktadır.

Peki, nöropsikolojik süreçlerle sosyal dinamiklerin kesişiminde şekillenen bu kutuplaşma, nasıl oldu da gündelik hayatımızın olağan parçası haline geldi?

Karşımızdaki insan yerine tehdit algısı

Sosyal psikolojide dehumanization (insanlıktan çıkarma) olarak tanımlanan bu süreç, siyasi rakiplerin “düşman” olarak kodlanmasına neden olmaktadır (Haslam, 2006). Türkiye’de siyasal dil, karşıt görüştekileri bir muhatap olmaktan çıkarıp, tehlike ya da düşman figürüne dönüştürmüştür.

Siyasi söylem örnekleri:

  • “CHP’liler vatan haini”
  • “AKP’liler demokrasi karşıtı”

Bu tür genellemeler, yalnızca siyasal ötekileştirme değil, aynı zamanda derin bir psikolojik dışlama mekanizmasını da temsil etmektedir. Haslam (2006), bu retoriğin bireylerin karşısındakini “tehdit” ya da “zararlı organizma” olarak algılamasına zemin hazırladığını belirtmektedir.

Bu bağlamda tribalism (kabilecilik) içgüdüsü devreye girer: “Biz iyiyiz, onlar kötüdür.” Böyle bir ortamda diyalog imkânsız hale gelmekte; karşı taraf, dinlenmesi gereken bir ses değil, susturulması gereken bir tehdit olarak görülmektedir.

Bloom (2022) ise siyasi rakiplerin “moral enemy” (ahlaki düşman) olarak kodlandığında, beynin bu rakiplere zarar verme fikrine karşı daha az tepki verdiğini göstermiştir. Bu durum, düşmanlaştırmanın nöropsikolojik temellerini ortaya koymaktadır.

“Benim gerçeğim daha doğru”

Günümüzde gerçek kavramı nesnel bir zemin olmaktan çıkmış, yerini kişisel inançlar ve algılara bırakmıştır. Aynı veri ya da olay, farklı perspektiflerden bambaşka anlamlara dönüşebilmektedir. Bu durum yalnızca iletişim sorununu değil, bilişsel yanlılıkların toplumsal izdüşümünü de ortaya koymaktadır.

A) Seçici Algı (Confirmation Bias)

Türkiye’de ekonomik veriler ya da mahkeme kararları, farklı siyasi cephelerde tamamen farklı hikâyelere dönüşmektedir. Nickerson (1998), “İnsanlar, kendi inançlarını teyit eden bilgileri seçer, gerçeği değil” diyerek bu durumu açıklamaktadır.

B) Straw Man Safsatası

Tartışmalarda en tehlikeli taktiklerden biri, karşı tarafın görüşünü kasıtlı olarak çarpıtmaktır.

Örneğin:

“Asgari ücret enflasyona göre artırılmalıdır” diyen bir kişi, “Ekonomiyi batırmaya çalışıyor!” diye haksızca suçlanabilmektedir. Oysa burada temel talep, yaşam maliyetine uygun adil ücret artışıdır.

“Yalan yeterince tekrarlanırsa gerçekleşebilir”

Siyasette belirli sloganların yıllarca ısrarla tekrarlanması boşuna değildir. Çünkü tekrar, siyasi propagandanın en etkili silahlarından biridir. Hasher ve arkadaşlarının (1977) tanımladığı “illusory truth effect” (İlüzyonik Gerçeklik Etkisi), bir iddianın beynimizde “doğru” olarak kabul edilmesinin tekrar sayısıyla doğrudan ilişkili olduğunu göstermektedir.

Siyasi slogan örnekleri:

  • “Dış güçler Türkiye’yi bölmek istiyor.”
  • “Onlar milli değil.”
  • “Bu ülkeyi sadece biz kurtarırız.”

Oxford Üniversitesi’nin (2023) araştırması, siyasi sloganların en az yedi kez tekrarlandığında inandırıcılığının %40’tan fazla arttığını ortaya koymuştur. IPSOS’un Türkiye verileri ise seçmenlerin %68’inin karşıt görüştekileri ülkenin sorunlarının kaynağı olarak gördüğünü göstermektedir.

“Vatan” ve “din” kavramları mantığı gölgeliyor

Siyasi ve toplumsal tartışmaların en kırılgan anları, “vatan”, “bayrak”, “din” ve “ahlak” gibi kutsal sembollerin devreye girdiği anlardır. Bu kavramlar insan beyninde yalnızca sembol değil, aynı zamanda güçlü duygusal tetikleyicilerdir.

Tartışmanın merkezinde artık mantık ve rasyonalite değil, aidiyet ve kimlik duygusu vardır. Bu semboller:

  • Zihinsel savunma mekanizmasını harekete geçirir
  • Mantık devreden çıkar
  • Karşıt görüşler adeta duvara çarpar

Kavga etmeden konuşabilir miyiz?

Evet, ancak önce kendi zihinsel reflekslerimizi fark etmekle başlar:

  • “Ben yanılıyor olabilirim” diyebilmek: Hakikatin tek sahibi olmadığımızı kabul etmek, gerçek diyalog için vazgeçilmez bir adımdır.
  • Veriye değil kişiye odaklanmamak: “Siz hep böylesiniz!” gibi genellemelerden kaçınıp, “Bu veriye ne diyorsunuz?” sorusunu sormak tartışmayı yapıcı hale getirir.
  • Algoritmik yankı odalarından çıkmak: Sadece kendi görüşümüzü yansıtan sosyal medya ve haber kaynakları, gerçeklikten çok yankımızı besler. Farklı sesleri bilinçli olarak takip etmek, zihinsel esnekliği artırır.

Sonuç: Tartışmayı yeniden öğrenmeliyiz

Türkiye’de siyasi tartışmaların kavgaya dönüşmesi, yalnızca liderlerin diliyle açıklanamaz. Bu, toplumsal belleğe işlenmiş derin bir psikolojik örüntüdür. Ancak farkındalık ve bilinçli çabayla değiştirilebilir.

Unutmayalım:

Kavgada kazanan yoktur; sadece birlikte kaybedenler vardır.

Görsel: Misha Gordin/Volakis Gallery

Kaynakça

  • Bloom, P. (2022). The Neuroscience of Moral Outrage and Political Polarization. [Dergi adı ve sayfa bilgisi eklenecek].
  • Haslam, N. (2006). Dehumanization: An Integrative Review. Personality and Social Psychology Review, 10(3), 252–264.
  • Hasher, L., Goldstein, D., & Toppino, T. (1977). Frequency and the Conference of Referential Validity. Journal of Verbal Learning and Verbal Behavior, 16(1), 107–112.
  • Nickerson, R. S. (1998). Confirmation Bias: A Ubiquitous Phenomenon in Many Guises. Review of General Psychology, 2(2), 175–220.
  • Oxford Üniversitesi. (2023). The Impact of Political Slogan Repetition on Public Belief Formation [Araştırma Raporu].
  • IPSOS Türkiye. (2023). Türkiye’de Siyasal Kutuplaşma ve Algı Araştırması

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanDr. Nil Gönce
Takip et:
İstanbul’un renkli sokaklarında büyüdüm, ama merakım beni dünyanın dört bir yanına götürdü. Akademik ciddiyetimle ‘Dr.’, insanlara dokunan yönümle ‘psikolog’ oldum. Klinik psikolog kimliğimle ruhların derinliklerine yolculuk ederken, bir yandan da uluslararası hakemli dergilerde yayımlanan makalelerimle bilime katkı sunuyorum. Beyin-zihin ilişkisi, psikiyatrik bozukluklar, kişisel gelişim ve öğrenci koçluğu alanlarında çalışıyor; bilimsel bilgiyi yaşamın içinden süzüyorum. Yazmak benim için yalnızca üretmek değil; anlamak, anlatmak ve iyileştirmekle ilgili bir eylem. Akademik makalelerim uluslararası dergilerde yer bulsa da, asıl tutkum insana dokunan hikâyeleri paylaşmak. Çünkü biliyorum: İyileşmek, anlaşılmak ve büyümek, en çok da paylaştıkça anlam kazanır. Hayata biraz bilim, biraz mizah, ama hep insan sıcaklığıyla bakıyorum. Çünkü en karmaşık denklemler bile, bazen doğru bir soruyla, bazen de küçük bir gülümsemeyle çözülebilir."
Önceki Makale Nâzım’ın mahallesinde anıtı olsa
Sonraki Makale Köşe yazılarından seçmeler

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Teriniz kuruduğunda umudunuz bittiğinde…

Dr. Nil Gönce
27 Haziran 2025
ManşetSerbest Kürsü

Siyasette kirli işler, ilişkiler…

Gürsel Demirok
26 Haziran 2025
Serbest Kürsü

Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme potansiyeli

Yıldırım Aktuğan
23 Haziran 2025
Serbest Kürsü

“Kirli işler” ve “kirli ilişkiler…”

Gürsel Demirok
23 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?