Türkiye’de spor denilince akla hemen futbol, futbol denilince de dört büyük kulüp gelir.
Medyanın gözü bu kulüplerde oynayan futbolcularda, teknik direktörlerde ve yöneticilerin üzerindedir. Bunun önemli bir nedeni de bu kulüplerin milyonlarca taraftarı bulunması, dolayısıyla onlarla ilgili haberlerin sürekli olarak ilgi çekmesi ve takip edilmesidir.
Dört büyük kulübün medyada sahip olduğu ayrıcalık futbolun içindeki diğer ilginç ve önemli öykülerin kamuoyuna yansımasını engelliyor.
Örnek mi?
Recep Uçar.
Eylül ayında Kayserispor’un teknik direktörlüğüne getirilen Uçar, dikkat çekici bir başarıya imza attı. Onun yönetimindeki Kayserispor, biri Kupa olmak üzere oynadığı beş maçın tamamını kazandı.
Ama belki asıl ilginci Uçar’ın futbol sahalarında görmeye pek alışkın olmadığımız sıra dışı hayat yolculuğu.
Sportbox Youtube kanalı övgüyü hak eden bir çalışma yapmış ve kamerasını Uçar’a çevirmiş.
Elbette ana konu futbol ama 14 dakikalık söyleşi sadece yeşil sahayla sınırlı değil.
Söyleşiden Uçar’ın Kuleli Askeri Lisesi’nden futbol tutkusu nedeniyle ayrıldığını, İstanbul Üniversitesi Elektronik Bölümü’ndeki iki yılın ardından Boğaziçi Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği’ne geçtiğini öğreniyoruz.
“İnsanoğlu hayatında aldığı doğru kararlar ölçüsünde var olabiliyor. Zorluklar sizi hayata hazırlıyor” diyen Uçar, bilinen ama itiraf edilmeyen bir gerçeği, “Bu ülkede futbol anlatıldığı kadar sevilmiyor” diyor ve “Hollanda’da 3. lig takımının altı antrenman sahası var. Bizde üç büyüklerin altyapıya ayırdığı çim sahanın toplamı üç” örneğini veriyor.
Pendikspor’da futbola başlayan, Başakşehir ve Beşiktaş’ın ardından teknik direktörlük serüvenine semtinin takımı Ümraniyespor’la devam eden, 32 ülke gören, yıldız isimleri futbola kazandıran Uçar, Türkiye’de oyuncularıyla İngilizce iletişim kurabilen az sayıdaki futbol adamından biri.
Diplomanın önemli ve değerli olduğunu belirten Uçar, eski futbolcuların bir hazırlık dönemi geçirmeden hemen teknik direktörlüğe başlamasına karşı olduğunu söylüyor.