Halil Ocaklı (halilocakli@yahoo.com)
Sigara içmek kelimenin tam anlamıyla ateşle oynamaktır. Sigara dumanı solunduğunda, tütünün ısısı yaklaşık 900 santigrat dereceye ulaşır ve zehirli gazlar içeren küçük katran parçacıkları akciğerlere çekilir.
Sigaradan bir nefes alındığında, nikotin yedi ila on saniye sonra beyne ulaşır ve dopamin gibi iyi hissettiren kimyasalları salgılayan alıcılarıyla uyumlaşır. Dopamin salınımıyla birlikte beyin giderek daha fazla nikotin alıcısı oluşturur. Ancak bir sorun var, bu yeni alıcılar da daha fazla nikotin gönderilmesini isteyecektir.
Beyin nikotinle dolup taşar, kalp atış hızlanır, kan basıncı yükselir ve kan damarları daralır. Bundan dolayı kişi odaklanma ve canlılık artışı yaşıyormuş izlenimi edinir ve daha fazla nikotin almak ister. Sonuç olarak nikotin, organizma sisteminde bir konakçı bulan ve kalıcı olmaya çalışan bir virüs gibi davranır.
Heidelberg Kanser Araştırma Merkezi verilerine göre, tütün ürünleri dumanın acılığını alan ve tat artıran yaklaşık 600 ‘onaylı’ katkı maddesi ile zenginleştiriliyor. (1) Bu katkı maddeleri özellikle gençlerin sigaraya başlamasını kolaylaştırıyor ama bırakmasını zorlaştırıyor. E-sigara kullanan okurların özellikle “pirazin” başlığını araştırmaları önerilir.
Sigara paketi üzerinde sert uyarılar olsa da, fiyatı sürekli artsa da, her yıl 7 milyon ölüme neden olduğu bilinse de tütün tüketimi bir türlü azalmıyor, (2) Üstelik sağlık harcamaları ve üretim kapasite kaybı nedeniyle hanelere ve kamu bütçesine ağır yükler getiriyor.
Sigaradan uzak durmak için bunca neden varken, neden bu kadar çok insan bunu başaramıyor? Bunun bir nedeni elbette nikotinin aşırı hızlı ve yüksek derecede bağımlılık yapan bir madde olmasıdır. Nikotin bağımlılığı bir salgın gibi yayılan ve nüksetme riski yüksek olan ciddi bir sağlık sorunudur.
Ayurveda bu konuda ne diyor?
Ayurveda sağlık felsefesine göre, hastalıkların çoğu yaşam biçiminin dış etkenler nedeniyle bozulmuş olmasından kaynaklanır. Sigara içmek de dış kaynaklı bir alışkanlıktır ancak akıl süzgeci ve farkındalık yoluyla durdurulabilir.
Fiziksel ve ruhsal sağlığımız için zararlı olabilecek yiyecek ve içecekler, sesler, kokular, görüntüler ve dokunuşlar, beş duyu kanalının kirlenmesine yol açabilir. Öncelikle taze, temiz gıda, verimli uyku, düzenli egzersiz ve etik davranışlara odaklanarak bizi dış dünyaya bağlayan duyu kanallarını temiz tutmanın görevimiz olduğunun farkına varmalıyız.
Ayurveda’nın şu önermesi ilginçtir: Dış dünyanın kirlerinden etkilenen bir duyu sistemi kendi doğasına yabancılaşır ve farkında olmadan yanıltıcı tutkulara bağlılık geliştirir. Tutkuların en önemli özelliği doyumsuzluktur ama yine de bir kısır döngü içinde sürekli doyurulmak isterler. Tutkuların açgözlülük, hırs ve şehvet düşkünlüğü gibi bağımlılık sorunlarına ve farklı boyutlarda içsel gerilime yol açmasının nedeni budur.
Ayurveda, sigara içmenin güvenli bir zihinsel veya fiziksel alan olmadığını ve en başından itibaren bu alışkanlığa neden ve nasıl başladığımızı sorgulamamızı önerir. Yetişkinlerin çocukluk bagajlarında taşıdığı baskı, şiddet, güvensizlik ve sevgisizlik gibi duygu durumları, bir destek biçimi olarak sigaraya erişim ihtiyacını şiddetlendirebilir.
Dışsal zevklere bağımlı bir yaşam süren kişinin sigaradan veya diğer koşullanmalardan kurtulması kolay olmayacaktır. Olmayacaktır çünkü bağımlılık kişiyi iyi ve kötüyü ayırt edemez hale getirir. Aynı şekilde, veriler ve izlenimler de toksijen olup olmadıklarına göre gerektiği gibi ayıklanamaz. Bu durumda bilinç aygıtında tıkanmalar oluşur ve akıl yürütme düzeneği işlevini yerine getiremez.
Sigara içmek kimseye gerçek bir rahatlama veya zevk getirmez, sadece yanılgıya düşürür ve solunum yolları üzerinden genel sağlığı bozar. Ayrıca ömrü ortalama 10-12 yıl kısaltır. Halbuki doğayla uyumlu yaşamak, iyi dinlenmek, sindirimi güçlü tutmak, spor, meditasyon, yoga ve nefes egzersizleri yapmak sağlığı korur, ömrü uzatır.
Alışkanlıklar, tutkular, bağımlılıklar bir günde değil, zaman içinde olgunlaşır ve güçlenir. İyi haber şu ki, zaman içinde zayıflayabilirler de. Sigara sayısı kademeli şekilde eksiltilerek nikotin bağımlısı vücudu şaşırtmak mümkündür. Bu yöntemle nikotin reseptörü sayısı önemli ölçüde azaltılabilir.
Örnek olarak diyelim ki günde 20 sigara yakıyoruz. 6 hafta boyunca bilinçli şekilde bu sayıyı 19’a düşürebiliriz. Vücut büyük olasılıkla tek bir sigaranın azaltıldığını fark etmeyecek ve bunu yeni normal olarak benimseyecektir. İkinci 6 hafta boyunca günlük sigara sayısı 18’e, üçüncü 6 hafta boyunca ise 17’ye indirebiliriz. Böylece artık istemeyene kadar sigara sayısını 6 haftalık blok süreler halinde birer adet azaltabiliriz.
Bu yazının öncelikli önerisi, yaşam amacını anlamanın önemi konusunda bir farkındalık geliştirmektir. Bu doğrultuda, hangi amaçlar ve değerlerle yaşadığımızı ve sigaranın yaşam amacımıza ulaşmamıza yardımcı olup olmadığını sorgulamakta yarar var.
Sigarayı bırakma zorluğu söz konusu olduğunda, nikotin buzdağının yalnızca görünen kısmıdır; asıl kök neden öz farkındalık eksikliğidir. Öz farkındalık olmadan yaşayan kişi, kendini iyi tanımadığına ve sağlık risklerinin farkında olmadığına dair işaretleri göremez.
Oysa geçici haz ve zevklerin gerçek mutluluk olduğu yanılgısına kapılmak, kendimizi iyi tanımadığımızın en belirgin göstergesidir. Bu bağlamda öz farkındalık yoluyla beden, bilinç ve akıl arasında bütünsel bir denge kurmak ve korumak önemlidir. Öte yandan profesyonel destek almaktan çekinmemeli, bilime her zaman güvenmeliyiz.
1-Deutsches Krebsforschungszentrum Almanya www.dkfz.de
2-DSÖ https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/tobacco