Pazartesi, 13 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

‘Sahtekârlık’ sendromu

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 13 Ağustos 2023 00:01
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

Yoğun çaba sonucu elde ettiğiniz başarıdan sonra kendinizden şüphe duyduğunuz bir an oldu mu? Bu başarının çalışmanızın karşılığı değil de “şansınızın yaver gitmesiyle” ilgili olduğunu düşündünüz mü?

Peki ya aslında başarılı değil de şansı yaver giden bir “sahtekâr” olduğunuz hissine kapıldınız mı? Cevaplarınız “evet” ise bu konuda yalnız değilsiniz, imposter (sahtekârlık) sendromu yaşıyor olabilirsiniz.

İmposter sendromu; kanıtlara ve diğer kişilerin aksini belirtmesine rağmen kişilerin kendi başarılarını içselleştirememesi, başarılarından ve becerilerinden sürekli şüphe duymaları ve kariyerlerinin bir noktasında “sahtekâr” olarak ifşa edilmekten korkmaları şeklinde tanımlanan psikolojik bir durumdur. İmposter sendromu ilk defa 1978’de ABD’li psikologlar Pauline Rose Clance ve Suzanne Imes tarafından tanımlandı. Sendrom başlangıçta belirli alanlarda çok başarılı olan kadınlar arasında ortaya kondu. Ancak daha sonra yapılan araştırmalarda yetersizlik duygusunun erkekler ve kadınlar arasında, birçok profesyonel ortamda ve farklı etnik gruplarda görüldüğü belirlendi.

Örneğin görelilik teorisi ve kuantum mekaniğine katkılarıyla tüm zamanların en büyük fizikçilerinden biri olarak görülen Albert Einstein’ın ölümünden kısa bir süre önce arkadaşına “Çalışmalarıma gösterilen abartılı saygı beni çok rahatsız ediyor. Kendimi, istemeden sahtekârlık yapan biri gibi hissediyorum.” dediği biliniyor. Bu sözler imposter sendromuna işaret ediyor olabilir. Bu sendromu yaşayan kişiler arasında iki kez Oscar Ödülü alan ve yetmişten fazla filmde rol alan oyuncu Tom Hanks ile yirmi üç kez Grand Slam şampiyonluğu elde eden tenisçi Serena Williams gibi farklı alanlarda başarılar kazanmış ünlülerde bulunuyor.

Imposter sendromu üzerine yapılan çok sayıda akademik çalışma ve yayın bulunuyor. Fakat bu sendromun sebepleri, toplumda görülme sıklığı ve tedavisi gibi konularda yapılan araştırma sayısı çok az. Bu nedenle imposter sendromu psikiyatrik bir bozukluk olarak kabul edilmiyor ve sendrom için özel bir tedavi önerisi yok. Ancak imposter sendromuna sıklıkla depresyon ve kaygı bozukluğu da eşlik ettiği için buna yönelik terapi alınabiliyor.

Stanford Üniversitesinden Carol Dweck’in farklı yaş gruplarından çocuklarla yaptığı çalışmalar sonucunda ortaya koyduğu zihniyet teorisi, imposter sendromunun kariyer ile ilgili sonuçları konusunda faydalı bilgiler sağlıyor. Bu çalışmalarda zor bir işle karşılaşan çocukların verdiği tepkiler inceleniyor. Zorluklarla karşılaşmaktan kaçınan, başarısız olduklarında pes eden ve yeteneklerinin değiştirilemez olduğuna inanan çocuklar “sabit anlayışlı” olarak nitelendiriliyor. Zorluklardan kaçmayıp üzerlerine giden, çaba gösteren ve gelişim sağlayabileceklerine inanan çocuklar ise “gelişim anlayışlı” olarak nitelendiriliyor.

İmposter sendromu yaşayan kişiler üzerinde yapılan çalışmalar da kişinin “gelişim anlayışlı” olmasının, bu sendromun olumsuz etkilerini azalttığını gösteriyor. Çünkü elde edilen başarıyı “şans”a bağlayan sabit anlayışlı kişiler için istikrar ve kontrolün bir etkisi yok. Bu nedenle imposter sendromuna sahip kişiler ile yapılacak çalışmalarda yetenek ve performansın geliştirilebileceği yönünde bir anlayışı teşvik etmek yararlı olabilir.

Farkındalık” diğer birçok konuda olduğu gibi imposter sendromunda da anahtar kelime. Çabamızın, somut sonuçların ve öz değerimizin farkında olmak, yorumlarına güvendiğimiz kişilerden geri bildirim istemek ve duygularımızla baş edemediğimizi düşündüğümüzde destek almak, hayatı bu anlamda kolaylaştıracak yöntemlerden sadece birkaçı. Yeter ki farkında olalım.

(Dr. Melis Savaşan Söğüt, bilimgenc.tubitak.gov.tr)

EtiketlendiSeçilen
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Rusçada sevgi sözcükleri
Sonraki Makale River-Boca rekabetinin öyküsü

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Gıda güvenliğimiz tehlikede mi?

Yıldırım Aktuğan
13 Ekim 2025
*Serbest Kürsü

İki sessizlik arasında Orta Doğu

Metin Duyar
13 Ekim 2025
EditörSerbest Kürsü

İnsan adaleti mi doğa adaleti mi?

Tijen Zeybek
12 Ekim 2025
Serbest Kürsü

Erdem, cehalet ve ihtiras

Melek Ay
12 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?