Rus bağımsız gazeteci Arnold Khaçaturov’un Carnegie Uluslararası Barış Vakfı sitesinde yayımlanan “Resmi Rus istatistikleri güvenilir mi?” başlıklı yazısının çevirisi:
“Son yıllarda Rus hükümetine yönelik rakamları çarpıtma suçlamaları sıkça gündeme geliyor.
Araştırmacıların istatistiklerin doğruluğunu sorgulamak için birçok nedeni var: Gitgide daha fazla veri gizli hale getiriliyor ve birçok rakam Kremlin’i memnun etmek üzere hesaplanmış gibi görünüyor.
Ancak bu durum, Rus istatistiklerinin Sovyet dönemindekiler kadar anlamsızlaştığı anlamına gelmiyor. Sadece daha dikkatli bir şekilde yorumlanmaları gerekiyor.
Rus istatistiklerine yönelik eleştirilerin büyük bir kısmı haklı: Resmi rakamlar çeşitli şekillerde gözle görülür manipülasyonlar içeriyor. Örneğin, Mayıs 2012’de yayımlanan bir dizi başkanlık kararnamesi ölüm verilerini ciddi şekilde çarpıttı. Kremlin’e başarılı olduklarını göstermek isteyen bölgesel yetkililer ölüm nedenlerini yeniden sınıflandırdı. Resmi kayıtlarda intiharlar “belirsiz kasıtlı yaralanmalar” haline geldi, dolaşım sistemi hastalıklarından ölümler “yaşlılık” olarak yeniden adlandırıldı. Çeşitli tahminlere göre, bu tür hatalı ölüm kodları şu anda Rusya’daki ölümlerin yaklaşık yüzde 10’u için geçerli.
Koronavirüs verileri de benzer şekilde bölgesel veri toplama sistemlerindeki eksiklikler nedeniyle çarpıtıldı. Resmi rakamlar düşük görünse de, Rusya küresel çapta aşırı ölüm oranlarında başı çekti. Bu dönemde yapılan nüfus sayımı da o kadar tartışmalıydı ki, çoğu uzman sonuçlarına güvenmiyor.
Hesaplama sorunları sadece demografiyle sınırlı değil. Resmi istatistiklerin neredeyse tüm alanlarında benzer sorunlar var.
Ekonomistler, Rusya’daki rekor düzeyde düşük yoksulluk oranının gerçek yaşam standartlarındaki iyileşmeden değil, hesaplama yöntemlerindeki değişikliklerden kaynaklandığını savunuyor. Sosyologlar, adli verilerin gerçek suç oranlarından ziyade kota takıntılı güvenlik kurumlarının önceliklerini yansıttığını söylüyor. Çevreciler, hava kirliliği verilerinin şirketlerin kendi bildirimlerine dayandığı için güvenilmez olduğunu belirtiyor.
Batı tahminlerine ters düşen istatistikleri sık sık kullanan Başkan Vladimir Putin’in tutumu işleri daha da karmaşık hale getiriyor. Sovyet döneminden miras kalan hile kültürü, artan otoriterlik ve devlet sırlarının yeni alanlara yayılması, mevcut verilerin değeri konusunda meşru şüpheler yaratıyor.
Yine de tüm Rus istatistiklerini güvenilmez varsaymak, araştırmacılara zarar verir. Bu çarpıtmalar hakkında bilgimiz nasıl oluştu? İlk sorulması gereken budur. Çünkü içeriden bilgi verenlerin sayısı oldukça azdır. Çarpıtmanın kanıtı çoğunlukla verilerin kendisinde gömülüdür.
Havadan veri uydurmak göründüğü kadar kolay değildir. İstatistiksel göstergeler birbirine bağlıdır ve her müdahale iz bırakır. Sahtecilik ister ince ister açık olsun, neredeyse her zaman tespit edilebilir.
Yöntem değişiklikleri, dinamiklerdeki ani kaymalar, bölgesel farklılıklar, belirli bir göstergenin performans ölçütü veya finansman temeli haline gelmesi, çelişkili kaynakların bulunması gibi birçok çarpıtma belirtisi vardır. Bunların hiçbiri tek başına sahtekârlık kanıtı değildir ama hepsi daha dikkatli incelemeyi gerektirir.
Çarpıtmalar da farklı doğalara sahiptir. Kasıtlı manipülasyonlar, insan hatasından veya karmaşık gerçekliklerin ölçülmesindeki zorluklardan farklıdır. Örneğin bir sıfır fazlalığı gibi basit bir yazım hatası, herhangi bir sahtekârlık amacı olmadan ulusal ekonomik göstergeleri saptırabilir.
Yanlış yorumlama da başka bir sorun. Batı yaptırımlarına rağmen Rusya’nın büyüyen GSYİH’si şaşırtıcı gelebilir ve bu durumu uydurma olarak nitelendirmek cazip olabilir.
Ancak bu iddiayı destekleyen ciddi bir kanıt yok. Dolaylı anomaliler mevcut olsa da, bunlar büyük olasılıkla ekonomideki yapısal dönüşümün geleneksel ölçüm araçlarıyla tam olarak yakalanamamasından kaynaklanıyor.
Daha mantıklı bir açıklama, GSYİH artışı ve düşük işsizliğin krizin yokluğunu değil, doğasını yansıttığıdır. Sürekli silah üretimi ve keskin iş gücü kıtlığı, ekonomik göstergeleri “kâğıt üstünde” güçlü gösterir, ancak bu süreç aynı anda enflasyonu artırır ve uzun vadeli refahı sağlamaz. Bu nüansı reddetmek de bir tür manipülasyondur.
Resmi istatistikler her zaman temkinle ele alınmalıdır, özellikle de bağımsız kurumların veya denetim mekanizmalarının olmadığı ülkelerde. Ama bu sadece Rusya’ya özgü bir durum değil: Çin de benzer suçlamalarla karşı karşıya, hatta Amerika Birleşik Devletleri bile eleştirilerden azade değil.
Rus verilerine tamamen güvenmemek sağlıklı şüphecilik değil, entelektüel tembelliktir. Bu yaklaşım, analiz yapmadan kesinlik yanılsaması sunar ve Rus toplumu ile siyasetini daha iyi anlamamıza da yardımcı olmaz.
Alternatif veri kaynaklarının ve dijital araçların artmasına rağmen, resmi Rus istatistikleri hâlâ vazgeçilmez. Devletin iç süreçlere erişimi benzersizdir ve dış aktörler bunu taklit edemez.
İyi haber şu ki, kusurlu veriler bile, sınırlamaları doğru anlaşıldığı sürece bilgi sağlayabilir. Seçim sahtekârlığının ya da COVID-19 fazladan ölüm oranlarının boyutu hâlâ dikkatli yöntemlerle tahmin edilebilir.
Kusurlu verilerle titiz çalışmak, gerçeğe bağlı kalmanın tek yoludur. Açık veriler Rusya’da gitgide azalsa da, bu süreç henüz tamamlanmış değil.
Rejim daha baskıcı hale gelse bile, hâlâ bazı teknokratik kurum ve uygulamalarını sürdürüyor. Rusya, öngörülemez bir dış politika ile oldukça geleneksel bir ekonomik yaklaşımı aynı anda yürütüyor. Bu sürdüğü sürece, istatistiklerin de bir ölçüde değeri olacaktır.
Eğer bir gün hükümet tamamen kurgusal, gerçeklerden kopuk bir paralel evren kurmaya kalkarsa — yani iç kayıtlar ile halka sunulan mesajlar tamamen koparsa — bu bir anda olmayacaktır. Ve olduğunda, fark etmek zor olmayacaktır. O zamana kadar araştırmacılar satır aralarını okumaya devam etmelidir.
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: