İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, SSCB’nin Almanya’daki askeri misyon merkezi, 1970’lerin sonunda ergenlik yıllarımın geçtiği kasaba olan Bünde’de yer alıyordu.
Bünde’de yaşayan Rus topluluğu gözden uzaktı, neredeyse kapalı bir kutu içinde yaşıyorlardı. Burada “Ruslar” ifadesiyle yalnız Rusyalıları değil, başta Ukraynalılar olmak üzere tüm Doğu Avrupalı Sovyet vatandaşlarını da kastediyorum.
Bir keresinde süpermarkette bir grup Rus erkeğini görmüştüm. Bunlar iri yarı, asık suratlı ve kızgın bakışlı tiplerdi. Sanki herkesten para ve hizmet alacaklıymış gibi etrafa bakıyorlardı.
Bünde sokaklarında “Rus kadınları, Alman kadınlarından on kat daha güzelmiş” diye bir söylenti vardı. Bu söylenti kulaktan kulağa yayılmış, bana da ulaşmıştı. Hayatımda hiç Rus kadın görmemiştim ve neye benzediklerini çok merak ediyordum.
Bir gün sokakta yürürken zarif bir genç bayan bana doğru gelerek adres sordu. Gerçekten çok güzeldi ve çok kibar bir konuşma tarzı vardı. Aksanlı konuştuğu için “işte bir Rus kadın gördüm” diye düşündüm. Onunla konuştuğum için çok mutlu olmuştum.
Ev sahibimiz Bay Kronsbein ile birlikte bahçeyi temizlerken, ona “Rusların güzelliği konusunda siz ne düşünüyorsunuz?” diye sordum. Bana “bu kültürel bir olaydır” dedi ve devam etti: “Sovyet kültürü kadınları dış görünüşe önem vermeye, bakımlı ve bağımsız olmaya teşvik eder. Bu da onları çekici kılar.” Ne demek istediğini yıllar sonra Rusya’ya gidince anladım.
Aslında Rus kadınların diğer ülkelerin kadınlarından daha güzel olduğu fikrini destekleyebilecek bilimsel bir veri yoktur. Sonuçta, bir insanın güzel olup olmadığı tamamen kişisel yoruma ve kültürel normlara dayanan bir olgudur.
Bir Rus arkadaşım şöyle demişti:
“Tarihsel olarak birçok savaşta milyonlarca erkeğin kaybedildiğini ve alkolün erkekler arasında büyük bir sorun olduğunu göz önünde bulundurmalıyız. Erkek sayısındaki ciddi azalma, kadınlar arasında rekabetçi bir doğal seçilim süreci ve çekicileşme yarışı başlattı. Bu nedenle yalnızca daha güzel kadınlar koca bulabildi ve onların genleri sonraki kuşaklara aktarıldı.”
Basit bir dille anlatılanlar bana mantıklı geliyordu.
Bir başka Rus arkadaşım ise düşüncesini şöyle açıklıyordu:
“Sosyalist sistemin tarihsel ve kültürel bağlamından kaynaklanan bir çıktı olarak, güzel sanatlar ve spor eğitimine verilen önem, Rus güzelliğinin temel nedeni olabilir.”
Bu görüş de mantıklı görünüyordu.
Başkasına çekici gelen bana gelmeyebilir ya da tersi olabilir. Bunun bilincindeydim. Güzellik anlayışının kişiden kişiye, kültürden kültüre değiştiğinin ve bunu bir ulus ya da etnisite ile ilişkilendirmenin yanlış olduğunun da farkındaydım.
Ancak, Rus kadınların daha güzel olduğu söylentisi merakımı artırıyordu. Duyduklarımdan sonra, yalnız fiziksel olarak değil kafa yapısı olarak da Rusları kendime uygun buluyordum.
Kasabanın gençleri olarak cumartesi günleri öğleden sonra Butterfly Disko’ya giderdik. Gözlerimiz Rus gençlerini arardı ama onları orada hiç göremedik.
1979 yılında Sovyetler Birliği, Afganistan’ı işgal ettiğinde, Rus askeri misyon merkezinin bulunduğu sokakta bir protesto yürüyüşü yapılacağını duydum. O zamanlar 15 yaşında olmama karşın ben de katıldım ve Ruslara parmak salladım.
Afganistan meselesi pek umurumda değildi, asıl umurumda olan o gün güzel Rus kızlarından birini görmekti. Ve sonunda, beklediğim gibi oldu. Hayatımda ilk kez Rus genç kızlarını gördüm. Onlar da dışarıda neler olup bittiğini merak ediyor, pencere ve balkondan sokaktakilere bakıyorlardı.
Gerçekçi olmak gerekirse, söylentileri doğrulayacak kadar kimseleri yakından göremedim ama gördüğüm kadarıyla düzgün fizikli, bakımlı ve güzellerdi. Rus erkeklerinin tersine nazik, sakin, sevecen, utangaç ve hatta biraz da ezik görünüyorlardı.
Bugün geriye dönüp baktığımda o dönemdeki merakımın sonraki yaşantımı etkilediğini görüyorum. Rusya ile 1995 yılından beri ticari ilişkilerim oldu ve yıllarca orada yaşadım. Tver Devlet Üniversitesinde ders verdim. Evet, Rus kadın zarif ve güzel görünmeye özen gösterir, beslenmeye dikkat eder, saç ve cilt bakımına çok önem verir, uyumlu, temiz ve şık giyinir ve asla ‘sıradan’ görünmek istemez.
Bununla birlikte tüm Rus kadınlarının böyle olduğu şeklinde pozitif bir genelleme yapmak da doğru olmaz. Her toplumda mutlaka güzel ve daha güzel kadınlar vardır. Kimin kimi güzel bulup sevdiği veya kiminle bir yuva kurduğu, bireysel değerler ve hedeflere dayalı kişisel bir seçim meselesidir.
Şunu anladım ki, eşlerin kökeni veya uyruğu ne olursa olsun, ilişkiyi ortak ilgi alanları, hoşgörü, sevgi, saygı, anlayış ve duygusal bağ üzerine kurmak önemlidir. İletişim kanallarını açık tutmak, birbirine güvenip destek olmak da kritiktir. İyi birer “empatik dost” olmak için çaba göstermek önemlidir.
Eşlerin aynı etnik veya kültürel kökenden gelmesi, ilişkiyi kolaylaştırabilir, ancak bu, ilişkiyi sürdürmenin garantisi değildir. Eşler, farklı etnik veya kültürel geçmişe sahip olsalar bile, sağlıklı ve mutlu bir ilişki sürdürebilirler.
Sonuç olarak, ben 22 yıl önce hayatımı Rusya’nın Tver şehrinden bir kadınla birleştirdim, böyle bir karar verdiğim için de çok mutluyum.
halilocakli@yahoo.com