İnan Özbek
Son yıllarda tüm dünyada ve ülkemizde oldukça ilgi çeken ve gün geçtikçe daha da popülerleşen konulardan birisi de risk sermayesi ya da girişim sermayesi denilen olgudur.
Özellikle teknoloji alanında yeni ve parlak bir fikir geliştirdiklerini düşünen genç girişimciler, kurdukları ve adına “başlamak”, “başlangıç” anlamındaki ‘start-up’ denilen firmalarıyla yeni bir model geliştirerek fark yaratma peşindeler. Tıpkı Google ve Facebook’un genç ve yaratıcı fikir babalarının yaptıkları gibi, birçok genç girişimcinin de hedefi, bir sonraki büyük olayı ortaya koyarak patlama yapabilmek, önceki kuşaklardan insanların yaptıkları gibi balık tutarcasına sabırla ve yavaş yavaş zengin olmaya çalışmaktansa, birdenbire zenginleşebilmektir.
Girişim sermayesi ya da risk sermayesi şirketlerinin amacı da, parlak ve başarılı olma ihtimali yüksek fikirleri bulunan ancak sermayeleri bulunmayan işte bu genç girişimcilerin projelerine finansman sağlayarak, ileride meydana gelebilecek büyük kazanca ortak olmaktır. Bankalar ve öteki kredi kurumları, görmüş geçirmiş ve de geri ödeyememe riskleri çok düşük olan tecrübeli firmalara kredi sağlamaya heveslilerken, çok yeni, belirsizliklerle dolu ve riskli bir atılım içerisinde bulunan “start-up” firmalardan uzak duracaklardır. İşte risk sermayesi şirketleri de tam bu noktada kendilerini göstererek, yüksek risk taşıyan ancak aynı zamanda yüksek kazanç potansiyeli de bulunan yeni girişimleri kredilendirirler.
Risk sermayedarları, en umut vadeden projelerin dahi başarısızlık ihtimalinin yüksek olduğunu bilirler. Ancak aynı anda çok sayıda projeyi finanse ederek, başarılı projelerin durumu dengeleyeceğini, sonrasında da oldukça kazançlı çıkacaklarını hesap ederler. İşlerinin doğasının yüksek risk almayı gerektirdiğinin farkında olan risk sermayesi şirketleri, ekonominin temel kurallarından olan ‘yüksek risk- yüksek kazanç’ mantığına uyarak söz konusu projeleri finanse ederler.
Gelin görün ki; hızlı ve çok çarpıcı bir başarı yakalamak isteyen genç girişimcilerin işleri hiç de kolay değil. Bu yoldaki kişilerin çok zeki ve tamamen rasyonel olmaları yetmez, aynı zamanda da sezgilerinin çok güçlü olması gerekir. Öyle ki; başarıları sıra dışı, aşırı ve sürpriz olayları doğru tahmin edebilmelerine bağlı. Yaşamın son hızla değiştiği ve daha da karmaşıklaştığı, kişilerin beğenilerinin sürekli değiştiği, dolayısıyla geleceği doğru tahmin edebilmenin gitgide zorlaştığı günümüzde, çok hızlı bir biçimde beğeni toplayacak ve kitleleri ardından sürükleyecek buluşlar ortaya koyabilmek bir o kadar zor.
Söz konusu olağanüstü zorluk, tek tek kişilerin zekalarının ve hayal güçlerinin sınırlarını aşmaya başlamış, çoğu zaman iki ya da daha çok kişinin zihinsel yetilerini, bilgilerini, uzmanlıklarını ve emeklerini birleştirmelerini gerektirir olmuştur. O ünlü sözlerin anlattığı gibi; ‘Tek başımıza uzanıp toplayabileceğimiz meyvelerin hemen hepsi toplandı, artık birlikte toplayabiliriz.’
Not: Bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce yayınlanmıştır.