Ukrayna’nın işgalini protesto amacıyla görevinden istifa eden tek Rus diplomat olan Boris Bondarev’in Moscow Times gazetesinde yayımlanan makalesi:
Rusya’da, hem ülke içindeki hem de yurt dışına göç etmiş politik olarak aktif kesim arasında yerleşmiş bir inanç var: Devletin tamamen kişiselleşmiş bir yapı olduğu düşünülüyor. Bu anlayışa göre, en küçük ayrıntıya kadar tüm kararlar doğrudan Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından alınıyor.
Yasaklı bir sanatçının şarkısını seslendirdiği gerekçesiyle tutuklanan Stoptime grubunun solisti Diana Loginova’nın olayı da bu yaklaşımın örneklerinden biri. Olayın ardından, birçok muhalif isim Kremlin’in “gençleri cezalandırarak hoşnutsuzluk yaratma” hatası yaptığını söyledi. Bu yorumların temelinde, tutuklama kararının doğrudan Kremlin’den ya da Putin’e yakın çevrelerden çıktığı varsayımı yatıyor.
Ancak bu düşünce, Kremlin’i her konuda karar veren bir “Doğu despotizmi” olarak gören basitleştirilmiş, neredeyse mitolojik bir anlayıştan kaynaklanıyor. En totaliter rejimlerde bile bir kişinin her ayrıntıyı kontrol etmesi fiziksel olarak imkânsız. Putin savaş, dış politika ve stratejik kararlarda belirleyici olsa da, bir sokak sanatçısının tutuklanması gibi konuların farkında bile olmayabilir.
Rusya’daki sistem her şeyden önce bir bürokrasi. Kendi kuralları, talimatları, korkuları ve ataleti var. Bu yapının temel amacı, kendi varlığını sürdürmek. Her memurun asli görevi ise çalıştığını, tetikte olduğunu ve emirleri doğru yorumladığını göstermek.
Alt düzey bir görevli için en tehlikeli durum, her şeyin sakin olduğu andır. Böyle zamanlarda üstleri “sen ne yapıyorsun?” diye sormaya başlar. Bu nedenle pasif kalmak risklidir. En güvenli yol, harekete geçmektir, hatta aşırı harekete geçmek. Aşırı gayret belki azar getirebilir ama eylemsizlik sorgulama ya da görevden alınma anlamına gelir.
Bu sistemde yazılı olmayan ama evrensel bir kural vardır: Bir ihlali görüp hiçbir şey yapmazsan suçlusun. Fark etmezsen hem yetersizsin hem de suçlusun.
Bir polis memuru, birinin kamusal alanda yasaklı bir şarkı söylediğine dair ihbar aldığında, normalde bununla uğraşmanın anlamsız olduğunu düşünebilir. Ancak nerede yaşadığını bilir. Eğer harekete geçmezse ve biri videoyu internete yüklerse, amirleri neden hiçbir şey yapmadığını soracaktır. Üstleri onu “rejim karşıtı” değil, kuralları anlamayan beceriksiz biri olarak görecektir. Bu nedenle en güvenli yol, abartılı biçimde tepki vermektir. Böylece sistemin “doğru işlediği” izlenimi oluşur.
Bu refleks, Rus devlet aygıtının en önemli psikolojik mekanizmalarından biridir. Alt ve orta düzeydeki görevliler emir gelmeden hareket etmeyi öğrenir. Bunu ideolojik nefretle değil, suçlanmamak ve görevde kalmak için yaparlar. Böylece baskı mekanizmaları sadece yukarıdan aşağıya değil, aşağıdan yukarıya da işler. Her adımda olası “aşırılık” rapor edilir, sonuçta devletin bir şarkıcıyla savaşmaya karar verdiği izlenimi doğar.
Gerçekte bu tür olaylar, Putin’in doğrudan emirlerinden değil, yerel düzeyde görevini “fazlasıyla” yerine getirmek isteyen bireylerin inisiyatifinden doğar. Bu, büyük bir şirketin CEO’sunun, bir taşra şubesinde formu yanlış imzalayan bir çalışanı bizzat sorgulaması beklentisine benzer.
Tüm baskıların Kremlin’den geldiği yönündeki mit, sorumluluktan kaçmanın kolay yoludur. Her şeyi tek bir “kötü adamın” emrine bağlamak, binlerce insanın her gün güvenli ve avantajlı olduğu için bu sistemin parçası gibi davranmasını görmezden gelmektir. Bu mit, rahatsız edici soruları da bastırır: Savaşta gönüllü olanlar, tutuklama emrini imzalayanlar, öğrencileri ihbar edenler hiç mi sorumluluk taşımaz? “Biz sadece çarktık” demek daha kolaydır.
Oysa sistemi ayakta tutan, yerel düzeyde karar veren sayısız insandır. Korkuları, kariyer kaygıları ve sadakat gösterme arzusu, “baskıcı” dediğimiz atmosferi yaratır. Her şeyi yalnızca Putin’e indirgediğimiz sürece sistemin nasıl işlediğini anlayamayız.
Putin bu mekanizmadan habersiz değildir. Bu düzeni o kurmuş ve kendi kendine işleyecek şekilde tasarlamıştır. Emir vermese bile sistem, korku ve aşırı tedbirlilikle otomatik olarak çalışır. Böylece dışarıdan bakıldığında dikey bir iktidar gibi görünen yapı, aslında hayatta kalmaya çalışan bürokratların oluşturduğu karmaşık bir korku piramidine dönüşür.
Bu nedenle, Rusya’daki baskı düzenine karşı çıkanlar aslında tek bir kişiye değil, tüm bir yapıya karşı mücadele ediyor. Bu yapı, üstünü memnun etme korkusuyla, sürekli faaliyet göstermek zorunda hisseden bir aygıttır. Gerçek yönetişimden çok, “çalışıyor gibi görünme” üzerine kuruludur.
Bu gerçek anlaşılmadan sistemin değişmesi de mümkün değildir. Bir şarkıcının neden tutuklandığını sorarken, bunun tek bir “çarın” kararı olmadığını görmek gerekir. Bu, Putin’in kurduğu ve artık kendi başına işleyen bir mekanizmadır. Gerçek bir değişim isteyenler, önce bu gerçeği tüm yalınlığıyla anlamak zorundadır.
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:
