Salı, 17 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Melekler yoldaşın olsun

Gürsel Demirok
Son güncelleme: 3 Ağustos 2024 00:01
Gürsel Demirok
Paylaş
Paylaş

İstanbul Eyüpsultan’da 1 Mart’ta yaşanan bir trafik kazasında, Oğuz Murat Acı hayatını kaybetti…

Kazaya neden olan 17 yaşındaki sürücü Timur Cihantimur’un kaza yerine gelen annesi yazar Eylem Tok’un aracıyla buradan uzaklaşıp annesiyle önce Mısır’a, ardından da ABD’ye gittikleri tespit edildi. Kamuoyu öfke içinde. Türkiye’ye iade edilmeleri için gerekli başvurular ABD ilgili makamları nezdinde yapıldı. Adı geçenlerin Türkiye’ye iade edilmelerine yönelik süreci kamuoyu yakından takip ediyor. Oğuz Murat Acı’nın babası “Önemli olan adaletin yerini bulması” diyor. Doğru diyor acılı baba. Önemli olan adaletin yerini bulması. Adalet terazisinin doğru tartması.

TV’lerde bu konudaki haberleri izledikçe Selin’i (küçük fotoğraf) anımsıyorum. Mülkiye’den sınıf arkadaşımın, 2000 yılında bir trafik kazasında kaybettiği yeğeni Selin aklıma geliyor. Dal gibi, ince uzun, duru tenli, açık kahve rengi gözlü, uzun kirpikleri, omuzlarından aşağı dökülen uzun gür saçları ile masallardaki güzeller güzeli prensesler gibiydi Selin. Henüz 22 yaşındaydı. Boray Uras (büyük fotoğraf) ve Işık İnal’ın biricik kızlarıydı.

2000 yılının Nisan ayında bir trafik kazasına kurban gitti nişanlısı ile Bağdat Caddesi’nde. Caddede yarışan iki arabadan bir tanesi kırmızı ışıkta durmayarak, evlerine gitmekte olan Selin ve nişanlısına arabası ile çarptı ve ölümlerine neden oldu. İnsanlar çok üzüldüler, çok ağladılar Selin’in ve nişanlısının ardından. Kazaya neden olana öfke duyuyor, en ağır biçimde cezalandırılmasını istiyorlardı. Medyada kazayla ilgili haberler ön sıralardaydı.

Selin’in acı içindeki babası Boray Uras, trafik terörüne karşı toplumsal farkındalık ve bilinç yaratmak amacıyla İstanbul’dan Ankara’ya yürüdü. O tarihlerde Bağdat Caddesi yarış pisti gibiydi. Gençlerde alkolün verdiği aşırı cesaret, hırs, inatlaşma ve kendini ispatlama isteği ile anormal bir trafik kazası yoğunluğu yaşanıyordu.

Boray Uras da ülke genelinde toplumun ilgisi çekmek ve trafik önlemlerinin alınması için, bu konudaki ceza maddelerinin yetersiz olduğunu söylemek adına yürüyordu. Yürüyüş toplumda büyük ilgiyle karşılandı, resmi makamları harekete geçirdi. TBMM’de Trafik Kazalarını İnceleme Komisyonu kuruldu. Ardından ilgili yasalar çıkarılmaya başlandı. Bu yasaların başında da “Bilinçli Taksir Yasası” geliyordu. Yasa “Boray Uras Yasası” olarak anılıyordu. Kadıköy Belediyesi kazanın olduğu yere bir anıt dikti…

Ancak Selin ve nişanlısının ölümüne neden olan kişi eski yasaya göre yargılandı. Mahkeme 10 yıl sürdü. 10 sene içinde hükme bağlanamadığından ceza süresi bitiyordu. Baba Uras AİHM’ye başvurdu. Uras’ın AiHM’ye başvurduğunun asına yansımasının ardından, yargı süreci hızlandı ve dava zaman aşımına uğramadan sonuçlandı. Verilen cezayı başta baba Boray Uras, kimseler yeterli bulmadı… Uras, “Selin’in davasında bir ağır ceza reisi kendisinden beklenmeyen hatalar yaptı.. AİHM’ye müracaat edeceğim ortaya çıkınca birdenbire zaman aşımına uğramadan dava sonuçlandı ve hüküm verildi. Zaten verilen ceza olan 2 sene 7 ayın 6 ayını yatmıştı ama yarı açık  cezaevinde yatmıştı… İçimdeki infialin dinmesi için Selin’le ilgili kitap yazdım” diyordu yıllar sonra bir yerel gazeteye verdiği demeçte.

“Önemli olan adaletin yerini bulması” diyor 1 Mart’taki kazada hayatını kaybeden Oğuz Murat Acı’nın babası. Peki yukarıdaki davada adalet yerini bulmuş muydu? Adalet terazisi doğru tartmış mıydı?

“İki gencin ölümüne neden olan hain yıllarca uzattı mahkemeyi zaman aşımından yararlanmak için. Zengin bir müteahhidin oğluydu. Yunanistan’a kaçarken yakalandı. Kazanın ardından kardeşim bir daha eski Boray değildi artık… 23 yıl sonra kansere yenildi. Geçen sene 10 Temmuz’da onu da kaybettik. Tek tesellim artık Selin de yalnız değil” diyor sınıf arkadaşım Selin’in halası.

Geçenlerde hala Selin’in doğum günü vesilesi ile sosyal medyada şöyle bir paylaşımda bulundu:

“Canım Selin’im, 24 yıl geçti o trafik canavarının seni bizden koparıp almasından bu yana. Yine sensiz geçen bir yaş günü! Seni seven bizler bizler yaşadıkça hep böyle olacak, biz kutlayacağız senin yaş gününü. Ruhun hep bizimle, biliyorum. Bazen hep aklıma düşüyorsun, bana kendini hissettiriyorsun, kalbim kabarıyor, gözlerim doluyor. Melekler yoldaşın olsun. Tek tesellimiz yıllar sonra artık bizimle beraber olmayan büyüklerimize ve babana kavuşmuş olman. Hepiniz ışıklarda uyuyun, geride kalan bizleri koruyun.”

“Ateş düştüğü yeri yakar” denir. Selin ve nişanlısı kazaya kurban gittiğinde insanlar çok üzüldüler, çok ağladılar. Sonra unutulup gittiler, niceleri gibi. Ancak ailesi, yakınları unutmadılar ve yasını tutmaya devam ettiler. Halası, kaza haberini nasıl aldığını anlatıyor hâlâ hüzünle. Kazanın ardından anne babaya ulaşamayanlar halaya ulaşmışlar sabaha karşı telefonla. “Boray Uras neyiniz olur kendisine ulaşamıyoruz?” diye sormuşlar. “Kızı bir kaza geçirdi, hastaneye kaldırıldı, lütfen haber verebilir misiniz?” demiş arayan. “Orada yığıldım kaldım..Meğer Selinciğim ve nişanlısı hemen kaza yerinde gitmişler sonsuza. O gün bu gündür, makul saatten farklı bir saatte çalan telefonlar kalbimin çarpmasına neden olur…” diyor acılı hala.

Trafik terörü alınan önlemlere, yasal düzenlemelere rağmen devam ediyor. Motosikletiyle dünya turuna çıkan Rus sosyal medya fenomeni Tatyana Ozolina Milas-Söke yolunda geçirdiği kaza sonucu geçenlerde hayatını kaybetti. Sevenleri Rusya’da yasta. Her gün trafik kazalarıyla ilgili haberler medyaya yansıyor. Bizler okuyup geçiyoruz. Kim bilir kazada hayatını kaybedenlerin yakınları, aileleri ne acılar çekiyor.

Yeni trafik canavarları yetişiyor… Ya ölüyorlar ya öldürüyorlar. Yasalar değişiyor, altyapı değişiyor ancak kafalar değişmiyor, anlayış değişmiyor. Kafalar nasıl değişir, anlayış nasıl değişir üzerinde önemle durmak gerek. Trafik kazalarının faturası ne yazık ki azalmıyor. Sorun tüm dünyayı ilgilendiren can kaybının yanı sıra maddi kayıplara da yol açan bir sorun. Ülkelerin ekonomisinde önemli kayıplara yol açıyor. Yılda 1 milyon 700 bin kaza gerçekleşen Türkiye’de, trafik kazalarının bir yılda ülke  ekonomisine 15 milyar dolar zarar verdiği belirtiliyor.

Öte yandan, uzmanlar, trafik kazalarının önlenebilir olduğu görüşünde. Ancak yapılması gerekenler var. Dünya Sağlık Örgütü 2022 Raporuna göre, her yıl yaklaşık 1,3 milyon kişi trafik kazası sonucu hayatını kaybediyor. 20 ila 50 milyon kişi ölümcül olmayan yaralanmalar yaşıyor ve birçok kişi engelli kalıyor. BM, 2030’a kadar trafik kazası sonucu ölümlerin ve yaralanmaların en az %50’sinin önlenmesini hedefliyor. Kazaların %93’ü, düşük ve orta gelirli ülkelerde meydana geliyor.

Aşırı hız, alkollü araba kullanma ve cep telefonu gibi faktörler kazalara davetiye çıkarıyor. Yapılması gerekenleri uzmanlar şöyle özetliyor:

“Eğitim verilmeli, denetim yapılmalı, cezalar caydırıcı olmalı. İnsanlarda kalıcı bir bilinç oluşturmalıyız. Güçlü bir denetim caydırıcı olacaktır. Sürücü her daim kameradan izlendiğini bilmelidir. Keza yasal düzenleme. Cezalar sadece cebi yakmamalı, aynı zamanda caydırıcı olmalı. Maalesef cezalar çok yeterli değil.”

Uzmanlara kulak vermek, önerilerini dikkate almak gerek.

Işıklar içinde uyu.. Melekler yoldaşın olsun Prenses Selin…

Büyük fotoğraf: gercekgundem.com

EtiketlendiSeçilen
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanGürsel Demirok
Takip et:
Emekli diplomat. 1945 yılında doğdu. Darüşşafaka Lisesi'ni 1964 yılında bitirdi. 1968 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu. 1969'da Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Türkiye Daimi Temsilciliğinde görevli olduğu yıllarda (1974-1977) BM Genel Kurulu 4, Komite (Decolonisation Committee) Raportörlüğüne seçildi. Kuveyt”in, Irak tarafından işgal edildiği tarihlerde, Kuveyt Büyükelçiliğimiz Müsteşarı idi. 1993-1997 yılları arasında Mainz Başkonsolosu olarak görev yaptı. Bu görevde iken girişimlerde bulunarak Mustafa Kemal Atatürk’ün 1917’de Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya’ya yaptığı ziyaret anısına Türk heyetinin kaldığı görev bölgesindeki Bad Kreuznach Park Hotel‘de 23 Nisan 1997 de Atatürk Salonu açılmasını ve ziyaret anısına otelin girişine bir yazıt konulmasını sağladı. Açılış görkemli bir törenle gerçekleştirildi. Otel bugün Türklerin etkinlikler düzenledikleri bir mekâna dönüştü. 1997 yılında Dışişleri Bakanlığı müşaviri olarak atandı. Bakanlık müşaviri iken, Başbakanlık İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu Sekreterya Başkanı oldu. 57. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti döneminde hazırladığı ilerici insan hakları raporu AB Kopenhag Kriterlerinin karşılanmasına yönelik çalışmalarda referans belgesi olarak kullanıldı ve “Demirok Raporu “olarak anıldı. 2000-2004 yılları arasında Zürih Başkonsolosu olarak görev yaptı. Zürih Başkonsolosluğu binasında Park Hotel’deki Atatürk Salonuna benzer bir Atatürk Salonu açtı. Salonda Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ilişkin belge ve fotoğraflar yer almakta. Bu salonda da Türkleri buluşturan etkinlikler düzenlenmekte. Mainz ve Zürih‘te Başkonsolos iken vatandaşlarımızla birlikte olmaya, derneklerinin düzenledikleri etkinliklere katılmaya, çocuklarımızı okullarında ziyaret etmeğe, gençlerin sportif müsabakalarına katılmaya büyük önem verdi. 2004 yılında Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Yiğit Alpogan'ın başdanışmanı oldu, 2005 yılında MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanı olarak atandı ve bu görevindeyken 2010 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı. MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı'na atanmış ilk sivil görevlidir. Atatürk’ün Almanya gezisi ve Avrupa’daki Türkler üzerine kitapları var. Emekli olduktan sonra medyada köşe yazıları kaleme almaya başladı .
Önceki Makale En eski mağara resmi
Sonraki Makale Bunları biliyor muydunuz?.. (3)

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörSerbest Kürsü

Bir dosta veda…

Alper Eliçin
17 Haziran 2025
*Serbest Kürsü

İsrail-Orta Asya stratejik iş birliği

Gürsel Demirok
17 Haziran 2025
EditörSerbest Kürsü

Faiz neden mi sonuç mu?

Yıldırım Aktuğan
16 Haziran 2025
Serbest Kürsü

Einstein neden elinde anahtarla uyurdu?

Dr. Nil Gönce
15 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?