13.3 C
İstanbul
1 Mayıs 24, Çarşamba
spot_img

Kuvayımilliye ve Hamas

AKP Genel Başkanı Erdoğan partisinin grup toplantısında “Milli Mücadele sırasında Türkiye’deki Kuvayımilliye ne ise Hamas da işte odur” demiş. Erdoğan’ın bu sözleri üzerine Hamas “Erdoğan’ın sözlerinden gurur duyduk” açıklamasında bulunmuş.

Türkiye- İsrail ticari ilişkilerinin gündemde olduğu bir dönemde AKP Genel Başkanı bu konuşmayı yapıyor. İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarının devam ettiği bir dönemde, Türkiye’nin İsrail ile devam eden ticari ilişkilerinin yoğun tepkiyle karşılandığı bir dönemde yapılıyor bu konuşma. 31 Mart seçimlerinde AKP’nin yenilgisinin nedenleri arasında İsrail ile ticari ilişkilerinin de gösterildiği bir dönemde yapılıyor bu konuşma.

 Hamas tarafından memnunlukla karşılanan bu benzetmenin kamuoyunda büyük tepkiyle karşılandığı görülüyor. Hamas’ın veya resmi adıyla İslami Direniş Hareketi’nin Filistinli paramiliter bir örgüt ve Sünni İslamcı bir siyasi parti olduğu anımsatılarak, Hamas’ın  Atatürk’ün önderliğinde gerçekleşmiş olan Ulusal Kurtuluş Mücadelemizle karşılaştırılmasını anlamanın mümkün olmadığı vurgulanıyor.

CHP Istanbul Milletvekili emekli Büyükelçi Namık Tan, “Kuvayımilliye’yi Hamas ile bir tutmak Cumhuriyet tarihine ihanettir. Şiddetle kınıyorum” şeklinde bir paylaşım yapmış sosyal medyada.

Hamas’ın uluslararası toplumca terör örgütü olarak tanındığını anımsatanlar, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın bu anlaşılmaz benzetmesine siyasilerin tepki göstermesi çağrısında bulunuyorlar, “Nutuk’u herkes okumalı ” diyorlar. Erdoğan’ın 30 Ocak 2018’de Özgür Suriye Ordusu için de “Kendi vatanlarını korumak için bir araya gelip organize olmuş, bizim de desteklediğimiz, tıpkı Ulusal Kurtuluş Savaşımızdaki Kuvayımilliye güçleri gibi sivil oluşumdur” dediği bu çerçevede hatırlatılıyor.

Kamuoyunda da vurgulandığı gibi, Hamas ile Kuvayımilliye birbirine benzemez. Aynı kefeye konulamaz. Aynı cümle içinde anılamaz. Kuvayımilliye bizim Milli Mücadele Destanımızdır. “Kuvayımilliye  neyse Hamas’ın da o olduğu sözü” kabul edilemez. Bu ifadeler Türk tarihini ve milli mücadeleyi  bilmemek demektir. Partisine karşı yöneltilen eleştirileri, tepkileri karşılamak amacıyla sarf edildiği düşünülen bu sözler, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yürütülen Milli Kurtuluş Mücadelemizin önemini, değerini bilen insanlarımızı üzmüştür, incitmiş, öfkelendirmiştir.

Erdoğan aynı konuşmasında “bunu  söylemenin bir bedeli olduğunun da farkındayım. Ne suikast girişimlerinize ne de darbe kalkışmalarınıza boyun eğmeyeceğiz” diyor. Eski İYİ Parti Milletvekili, Emekli Büyükelçi Ahmet Erozan, sosyal medyada bu sözlere atıfla” Biden… Bize değil 9 Mayıs görüşmesi öncesi aslında sana söylüyor galiba” demiş.

Erozan, Erdoğan’ın Mayıs başında ABD’de Biden ile planlanan görüşmesine gönderme yapıyor. İsrail’e tam desteğini veren ABD’nin Hamas’a ne gözle baktığı biliniyor. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, AKP Genel Başkanı sıfatıyla yaptığı bu tür konuşmaları dış temaslarında gündeme getirilir mi, yoksa iç politika çıkışları olarak değerlendirilip umursanmaz mı bilinmez.

Ancak ülke içinde tepkilere yol açtığı kuşkusuz. 31 Mart yenilgisinin yaralarını sarmaya çalışan AKP’nin, seçim öncesi gözlenen stratejik hatalarının benzerlerin seçimlerden sonra tekrarlamaması tavsiye olunur.

Gürsel Demirok

Emekli diplomat. 1945 yılında doğdu. Darüşşafaka Lisesi'ni 1964 yılında bitirdi. 1968 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu. 1969'da Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Türkiye Daimi Temsilciliğinde görevli olduğu yıllarda (1974-1977) BM Genel Kurulu 4, Komite (Decolonisation Committee) Raportörlüğüne seçildi. Kuveyt”in, Irak tarafından işgal edildiği tarihlerde, Kuveyt Büyükelçiliğimiz Müsteşarı idi. 1993-1997 yılları arasında Mainz Başkonsolosu olarak görev yaptı. Bu görevde iken girişimlerde bulunarak Mustafa Kemal Atatürk’ün 1917’de Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya’ya yaptığı ziyaret anısına Türk heyetinin kaldığı görev bölgesindeki Bad Kreuznach Park Hotel‘de 23 Nisan 1997 de Atatürk Salonu açılmasını ve ziyaret anısına otelin girişine bir yazıt konulmasını sağladı. Açılış görkemli bir törenle gerçekleştirildi. Otel bugün Türklerin etkinlikler düzenledikleri bir mekâna dönüştü. 1997 yılında Dışişleri Bakanlığı müşaviri olarak atandı. Bakanlık müşaviri iken, Başbakanlık İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu Sekreterya Başkanı oldu. 57. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti döneminde hazırladığı ilerici insan hakları raporu AB Kopenhag Kriterlerinin karşılanmasına yönelik çalışmalar da referans belgesi olarak kullanıldı ve “Demirok Raporu “olarak anıldı. 2000-2004 yılları arasında Zürih Başkonsolosu olarak görev yaptı. Zürih Başkonsolosluğu binasında Park Hotel’deki Atatürk Salonuna benzer bir Atatürk Salonu açtı. Salonda Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ilişkin belge ve fotoğraflar yer almakta. Bu salonda da Türkleri buluşturan etkinlikler düzenlenmekte. Mainz ve Zürih‘te Başkonsolos iken vatandaşlarımızla birlikte olmaya, derneklerinin düzenledikleri etkinliklere katılmaya, çocuklarımızı okullarında ziyaret etmeğe, gençlerin sportif müsabakalarına katılmaya büyük önem verdi. 2004 yılında Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Yiğit Alpogan'ın başdanışmanı oldu, 2005 yılında MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanı olarak atandı ve bu görevindeyken 2010 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı. MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı'na atanmış ilk sivil görevlidir. Atatürk’ün Almanya gezisi ve Avrupa’daki Türkler üzerine kitapları var. Emekli olduktan sonra medyada köşe yazıları kaleme almaya başladı .

Gürsel Demirokhttp://medyagunlugu.com
Emekli diplomat. 1945 yılında doğdu. Darüşşafaka Lisesi'ni 1964 yılında bitirdi. 1968 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu. 1969'da Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Türkiye Daimi Temsilciliğinde görevli olduğu yıllarda (1974-1977) BM Genel Kurulu 4, Komite (Decolonisation Committee) Raportörlüğüne seçildi. Kuveyt”in, Irak tarafından işgal edildiği tarihlerde, Kuveyt Büyükelçiliğimiz Müsteşarı idi. 1993-1997 yılları arasında Mainz Başkonsolosu olarak görev yaptı. Bu görevde iken girişimlerde bulunarak Mustafa Kemal Atatürk’ün 1917’de Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya’ya yaptığı ziyaret anısına Türk heyetinin kaldığı görev bölgesindeki Bad Kreuznach Park Hotel‘de 23 Nisan 1997 de Atatürk Salonu açılmasını ve ziyaret anısına otelin girişine bir yazıt konulmasını sağladı. Açılış görkemli bir törenle gerçekleştirildi. Otel bugün Türklerin etkinlikler düzenledikleri bir mekâna dönüştü. 1997 yılında Dışişleri Bakanlığı müşaviri olarak atandı. Bakanlık müşaviri iken, Başbakanlık İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu Sekreterya Başkanı oldu. 57. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti döneminde hazırladığı ilerici insan hakları raporu AB Kopenhag Kriterlerinin karşılanmasına yönelik çalışmalar da referans belgesi olarak kullanıldı ve “Demirok Raporu “olarak anıldı. 2000-2004 yılları arasında Zürih Başkonsolosu olarak görev yaptı. Zürih Başkonsolosluğu binasında Park Hotel’deki Atatürk Salonuna benzer bir Atatürk Salonu açtı. Salonda Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ilişkin belge ve fotoğraflar yer almakta. Bu salonda da Türkleri buluşturan etkinlikler düzenlenmekte. Mainz ve Zürih‘te Başkonsolos iken vatandaşlarımızla birlikte olmaya, derneklerinin düzenledikleri etkinliklere katılmaya, çocuklarımızı okullarında ziyaret etmeğe, gençlerin sportif müsabakalarına katılmaya büyük önem verdi. 2004 yılında Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Yiğit Alpogan'ın başdanışmanı oldu, 2005 yılında MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanı olarak atandı ve bu görevindeyken 2010 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı. MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı'na atanmış ilk sivil görevlidir. Atatürk’ün Almanya gezisi ve Avrupa’daki Türkler üzerine kitapları var. Emekli olduktan sonra medyada köşe yazıları kaleme almaya başladı .

İlginizi Çekebilir

4,757BeğenenlerBeğen
666TakipçilerTakip Et
11,281TakipçilerTakip Et

Popüler İçerikler