Sosyal medya bir alem, bilmediğin pek çok şeyi öğrenme fırsatı sunuyor. Ancak yalan yanlışla dolu bu ortamdan gerçeği ayıklamayı becerebilirsen…
Bir gün Liperit Pereniko adıyla bir paylaşım görmüştüm. “Adıgi.ru” kaynak gösterilerek yazılana göre Korsika Adası’nda ünlü bir kulüp varmış. Adı “Chez Tao” imiş ve Fransız Kerefov ailesine aitmiş. Kerefovlar aslen Kabartey’miş (Kabardey). Kulübü Kabartey Tao Han Kerefoff kurmuş. (Metinde son hece bazen fov bazen foff diye kullanılmış.)
Adige ögeleri ile süslü bu restoranda Adige kabile damgası ve Tao yazısı pek çok yerde bulunuyormuş. Tao aslında Fransızca Toukan kelimesinin kulağa gelen şekliymiş. Toukan’ın Kafkasyalı göçmenler için verdiği balo çok başarılı olmuş…
“Eee, ne var bunda?” diyebilirsiniz ama benim dikkatimi çeken “Kafkasyalı göçmenler” kısmı oldu. Çünkü Kafkas halklarının Ruslarca sürgün edilmesi sırasında Çerkes sülalelerin dağıtılarak Osmanlı topraklarının değişik yerlerine yerleştirildiğini biliyordum ama Korsika Adası’na da gönderildiklerinden hiç haberim yoktu. Korsika’nın değişimli olarak İtalyan ve Fransız işgaline uğrayarak yaşadığı gelgitleri de biliyordum ama Osmanlıların hükümranlığına girdiğinden de haberim yoktu. O yüzden “Korsika’da Çerkes göçmenler” lafına takıldım. Arkası geldi.
Aynı kaynağa göre, Prens Feliks Yusupov anılarında “Toukan’ın Kafkasyalı göçmenler lehine verdiği balo çok başarılı oldu. Bizim için çaba harcayan Kerefov hem organizatör hem de uygulayıcıydı ve dostluğu her şeyden üstün tuttuğu doğrudur. Kafkasyalı göçmenleri açlıktan, kendisini ise elektrikli sandalyeden kurtardı” diye yazmış.
Metnin bozuk anlatımını bir yana bıraksam da bir balo düzenleyerek nasıl elektrikli sandalyeden kurtulunur ve niye ölüme mahkûm edilmiş diye takılmamam mümkün olmadı. İyice meraklanınca Google haritasına bakarak önce restoranın varlığını araştırdım. Evet, varmış. Restoranın kendi web sayfasında anlatılan hikâye de şöyle:
“Rasputin katliamının sanığı olarak Prens Feliks Yusupov ile Tao Kerefoff Rusya’dan birlikte sürüldüler. 1928’de Kuzey Korsika’ya geldiler ve Calvi adındaki küçük kasabanın güzelliğine bayıldılar. Tao, aşık olduğu Jeannette Maestracci ile evlenerek Calvi’ye yerleşti ve 1935’de Korsika’nın ilk gece kulübünü açtı. Kulübün olduğu 17. yüzyıldan kalma evi çocukları torunları hatta torun çocukları işleterek günümüze atalarının slogan ile taşıdılar: “Bugün mutlu ol, yarın çok geç olabilir.”
Okudukça sorular soruları kovalıyor. Büyük Kafkas Sürgünü 1863-1865’de olduğuna göre Tao’nun sürgünden yarım yüzyıl sonra (1935) uğruna balo verdiği Çerkes sürgünleri kimlerdi? Kabartey Tao’nun Rasputin’i öldüren Prens Yusupov ile birlikle Rusya’dan kaçmasının nedeni neydi? Sahi Rasputin kimdi ve niye öldürülmüştü?
Konuya takılınca aynı hikâyeyi Türkiye’de yayınlanan Çerkeslerin gazetesi Jineps’in 1 Aralık 2022 sayısında buldum ki “livekazkaz.ru-corsematin.com” adresinden Serap Canbek çevirip yayınlamış:
“Çar II. Nicolas’ın subaylarından Tao Han Bey, 1917 Bolşevik Devrimi’nden sonra Rusya’dan kaçmak zorunda kaldı; önce Konstantinopolis’e, ardından Nice’e gitti ve birçok Beyaz Rus gibi Paris’e yerleşti.”
Hadi buyur burdan yak. Araştırdıkça cahilliğim iyice gün yüzüne çıkıyor. 1917’de Rus Devrimi’nden kaçıp geldikleri İstanbul’da restoran, gece kulübü falan açarak İstanbul’un daha önce pek olmayan gece hayatını inşa eden “Beyaz Rusları” biliyorum elbette. Sonradan komünist rejimi kuracak asilerden oluşan orduya Kızıl Ordu dendiğini, onlara yenilerek iktidarı kaptıran Çar askerlerine Beyaz Ordu, o ordunun subaylarına da Beyaz Rus dendiğini de biliyordum. Beyaz Ruslardan çok azının İstanbul’da yerleşip kaldığını, çoğunun daha sonra bir yolunu bulup Avrupa kentlerine dağıldığını da biliyorum.
Bütün bunları da ne yazık ki tarih kitaplarından değil anı kitaplarından ve romanlardan öğrenmiştim. Ancak Beyaz Rusların arasında Çerkes beyleri de olduğunu bilmiyordum. Demek büyük sürgünde halklarının çoğu ölür diğerleri ölümle köşe kapmaca oynarken, bazı bey takımı Ruslara yanaşıp beyliklerini sürdürmüş. Hatta Rus ordusuna girip beyliklerine paşalıklar da eklemiş. Taaa ki komünistler yani o günkü adıyla Bolşevikler devleti ele geçirene kadar. Vay “Beyaz Rus” olan Çerkes beyleri vayyy…
Kendi yazdığım cümleyle kafam daha da karıştı. Rus Çarı’nın askerlerince 1864’de yurtlarından atılan Kafkas halkların başı çekenlerinden biri de Adigeler. Ancak bildiğim kadarıyla dağın öte yüzündeki Kabarteyler o dönemde göçe tabi tutulmuyor (Onlara sıra daha sonra geliyor.) İlk yazıda Adige ve Kabarteyler sanki aynı halkmış gibi anılıyorsa da alakası yok. Yoksa komünist devrimin çok öncesinde Çar’a subay olan Çerkes beyleri Kabarteyler mi? O yüzden mi diğer halklarla birlikte Kabarteyler yurtlarından sürülmediler. Tarihi doğru düzgün bilmemek tam da böyle bir şey işte. Bilmedikçe uyduruyorsun. Sahi bu Tao Han aslında kim ya da kimlerden? Bu soruyu şimdilik bir yana koyup Jineps’teki hikâyeyi okumaya devam edelim:
“Tao Han 1920’lerde Broadway’deki “L’Aigle Russe” kabaresinde grubuyla dans ettiği New York’a gitmeye karar verdi. Orada tanıştığı Prens Feliks Yusupov, gala ve yardım akşamları için bir süre Fransa’ya dönmesini ve birlikte Calvi kentine gitmeyi önerdi. Oğlu Tao By, bu olayın 1927’de gerçekleştiğini söyleyerek, “Balagne bölgesini iyi bilen Rus Prens sayesinde Calvi’ye gelen babam, bu küçük kentin büyüsüne kapılmış. Bir zamanlar piskoposların yazlık olarak kullandığı 4 katlı binayı gördükten sonra da buraya yerleşmeye karar vermiş” diyor. Binayı satın alan Tao Han, 1935’te adanın ilk gece kulübünü açmış. Lumio kentinden Jeannette Maestracci ile tanışıp evlenmiş ve 4 çocukları olmuş: Zalim, Tao By, Jean Temir ve Léna…”
Grigoriy Rasputin cinayetinin faili Prens Feliks Yusupov, anılarında arkadaşı Tao Han’dan şöyle bahsetmiş:
“Kafkas göçmenleri için düzenlenen baloda çok başarılı olmuştuk. Gösterişli dansçılar, lezginkalarıyla programın öne çıkanları olmuştu. Tao Han, gecenin hem organizatörü hem de dansçısıydı. Tüm Kafkasyalılar gibi dostluğu her şeyin üstünde tutardı. Onun dostluğunu Kafkas göçmenlerini açlıktan, kendisini de idamdan kurtararak kazandığım doğrudur. Yakışıklı ve çekiciydi. Kadınların gözdesiydi.”

1967 yılında Paris’te hayatını kaybeden Yusupov ve eşi İrina
Hikâye iyice karıştı. Tao Han, Rusya’dan katil prens Yusupov ile birlikte sürülmüş mü, kaçmış mı yoksa oğlunun dediği gibi bu prensle New York’ta dans ettiği dönemde mi tanışmış? Oğlunun anlattığı hikâye doğruysa ve Tao, taa 1900’lerin ilk yarısında Broadway’de grubuyla dans eden bir dansçı idiyse niye şimdilerde Broadway’de hiç Çerkes dans grubu yok, onun dans grubuna ne olmuş? Sonra bir dansçı adam nasıl olmuş da ekibini ABD’de bırakıp Avrupa turuna çıkmış? Hadi bir yolunu buldu gezmeye gitti diyelim, Korsika’da 4 katlı bir malikane satın alıp kulüp açacak parayı nerden bulmuş? Bu prensle ikisi başka ne işler çevirmiş olabilirler? Sahi bu Prens Yusupov da kim?
Bilip bilmeden akıl yürütüp dururken, sorulardan birinin cevabı okumakta olduğum İlber Ortaylı’nın bu yıl yayınlanan “Gel Dünyayı Keşfedelim” gezi kitabında karşıma çıkıverdi. Gezi kitabında Oltaylı’nın anlattığına göre Çar Korkunç İvan 1552’de Kazan Hanlığını ilhak edince, Müslüman nüfusa baskı uygulamış. Bu baskı yüzünden bazıları Hristiyanlığa geçmiş ki da bunlardan biri de Yusupov ailesiymiş. Rasputin’i öldüren Yusupov, Kazan Tataristanı kökenli Hristiyan bir prensmiş.
Bazı cevapları bulmak soruları azaltacağına çoğaltıyor. Hadi Kazan Prensinin ailesi Hristiyan olmuş onu anladım da yoldaşı Çerkes Tao nasıl “Beyaz Rus” olmuş? Hadi okumuş asker olmuş diyelim de Beyaz Rus subayı olan Tao, Kızıl ve Beyaz Ruslar birbiriyle savaşırken Amerika’nın Broadway’ine kadar nasıl ulaşmış da dansçı olmuş? Yoksa Rusya’nın ufkundaki “komünist” devrimden rahatsız olan ve de düşmanımın düşmanı dostumdur diyen ABD ile iş birliği mi yapmış? Yani asker olarak hizmetinde olduğu ülkenin can düşmanı ile işbirliği mi yapmış? Rasputin’in öldürülmesi devasa Rus ülkesinin kökten rejim değişikliğinde ne gibi bir anlam taşımış. Yusupov ile beraber Rasputini öldürme görevini üstlendi ise bu görevi karşılığında kimden ne almış? Bir şey almadıysa Fransa’da nasıl malikane almış?
Sahi kimdi bu Rasputin ve nasıl öldürülmüştü?
Aman gene yazıyı çok uzattım. “Geçmiş bitmiş, ne önemi var şimdi bunların” demezseniz yeni sorular ve cevaplar için bir sonraki yazıma beklerim.
Son olarak da yarattığım kafa karışıklığı için özür dilerim. Çünkü Korsika Adası hiç Osmanlı’nın olmamış. Dolayısıyla 1864 Büyük Çerkes Sürgünü’nde de oraya Çerkes yerleştirmesi yapılmamış. Sözü edilen Çerkes göçmenler bambaşka bir hikâyenin parçası olmalı.
Manşet fotoğrafı: greatrail.com