Melek Ay
İlk yoga dersimiz sonrası 28 yaşındaki öğrencim kendini en son 15-16 yaşlarında iyi hissettiğini söylemişti.
Neden olduğunu hiç bilemediği eklem ağrıları, baş ağrıları, halsizlik, kabızlık sorunları yıllar içerisinde normali haline gelmiş. Dâhiliye, immünoloji, romatoloji bölümlerinin düzenli müdavimi olmuş. Kendisine önerilen ilaçları, gıda takviyelerini düzenli kullanmış ve kullanıyor. Devamında ozon terapi, biorezonans, o terapi bu terapi dünya para dökmüş.
Dışarıdan baktığınız zaman çok sağlıklı ve güzel görünen bir birey ve bunun sürekliliği için hiçbir bakımını da aksatmıyor. İçinde ise derbeder biri yaşadığını ifade ediyor.
“Çok şanslısın” dedim. Şaşırdı. “Ben bu sağlık sorunlarını 7 yaşından 35 yaşıma kadar yaşadım” diye cevapladım.
“Yoga ile mi düzeldi?” diye sordu ki kendisinin ümidi de yoga ile düzelmekti.
“Hayır, beden-zihin-duygu durumumun enerjisinin tüm çeşitliliğini ve oradan da bütüncül olanı anlamakla” diye cevapladım.
Bu çeşitliliği anlamak ve bize ne anlattığını tanımlayabilmek aslında beden-zihin-ruh çemberini dengede tutabilmek için en önemli adımdır.
Ben şöyle bir yol tercih ettim:
Önce 4 yıl boyunca gıda ve duygu durum günlüğü tuttum. Ne yedim? Ne hissetim? Kiminle yedim? Ne hissettim?
Sonra bana iyi gelmeyen tüm gıdaları ve insanları elimine ettim.
Belirtiler giderek azalırken yerine “iyi hissetme” hali yerleşmeye başladı. Böylece her duruma rağmen “iyi moral” gelişmeye başlıyor.
Farkındalıklı beslenme, iyi çiğneme, vagus sinirini tonlama (mantra veya şarkı söylemek, gargara yapmak, doğanın seslerini pür dikkat dinleme pratikleri yapmak), nefes egzersizi, gıdaya şükran duyma, pilates ve yürüyüş, yemeği sevgi ile hazırlama, meditasyon çalışmaları derken ve en son yoga eklendi.
Her şey ayrışma durumundan çıkıp birbirine uyduğu zaman “bir” oluyor. Bunun adı da sağlık oluyor.
Bu uyum yoksa maalesef denge yani sağlık yerine yıkım geliyor
Kısaca ilk adım kendini bilme ve öz bakım yolculuğuna adanmışlık gösterebilmektir diyebiliriz.
Günümüzde herkes herkese öğretmenlik yapıyor ki bu kötü bir şey değil ancak kimse iyileşmenin yolunun tam da kendinden başlaması gerektiğinin farkında değil.
İçimizdeki enerjilerin dansını, kendi ritmimizi kabul edebilirsek o zaman tüm parçalarımızla bütünleşip, kendi kaynaklarımızı doğru kullanabiliriz.
Kendi kaynaklarımızı doğru kullanabilirsek zamanımızı ne için, ne kadar harcayacağımızı da seçebiliriz.
Kendi dansımıza izleyici kalabilmeye, bu anda ve her anda sevgi dışında hiçbir duyguya karşılık vermemeye, başkasının zihninden geçeni kendi gerçeğimize katmamaya, bize ait olmayan hikâyelere dâhil olmamaya, özümüzden ayrılmadan ışığımızı korumaya niyet ederek bayramınızı kutlarım.
Namaste…