Cumartesi, 17 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Kebapta ‘salaşlık’ kriteri

Buket Başer
Son güncelleme: 29 Temmuz 2023 21:20
Buket Başer
Paylaş
Paylaş

Adana deyince aklınıza ne geliyor? Kebap mı? Hadi biraz hayal gücünüzü görelim. Sıcak iklim mi? Fena değil, başka? Şalgam? Bunların dışında söyleyecek başka bir şey bulamıyorsanız sınıfta kaldınız. O zaman bu yazıyı mutlaka okuyunuz!

Turunçgiller

Adana’da ikliminden dolayı portakal, limon yetiştiğini bilirdim de bu kadar büyük üretim yapıldığını Adana’ya götürdüğümüz misafirimiz “limon nereden alabilirim?” diye sorunca öğrendim. Arabayı kullanan Adanalı arkadaşımız “eşimin narenciye bahçesi var.  İsterseniz götüreyim kendiniz toplayın.” dedi. 7-8 kişilik bir gruptuk. Hepimiz 10-15 tane limon alsak bahçe talan olur diye endişeyle “Eşinizin bahçesi ne kadar acaba? Ayıp olmasın ona?” diye sordum.

Cevap “1200 dönüm” diye gelince yediğim kebaplar boğazıma takıldı! Ne diyor bu yahu? 1200 dönüm ne demek? İyi ki nereden limon alabilirim diye sormuş biri. Bahçe denilen yerin kapısına gelince nefesimiz kesildi. Adeta Dallas’tayız. Karşımda J.R. Ewing’in çiftliği! Ben diyeyim 3 metre, siz deyin 10 metre yükseklikteki demir kapılar tıkır tıkır açılıyor biz içeri girelim diye. Arazinin ortasından resmen bir ırmak geçiyor. Yüzlerce işçi aklınıza gelen her türlü C vitamini içeren meyvayı topluyor. Biz görmemişler olarak saldırdık tabii ağaçlara, çalılara vb.  İşçilerden biri usulca bizim Adanalı arkadaşa sordu, “Abi bunlar hiç mi görmemiş limon, portakal? Yok mudur İstanbul’da böyle şeyler?” Karizmayı çizdirdik ama çuvalımızı doldurduk envai çeşit narenciye ile. Nerdeyse uçak biletimizi yakıp, kamp yapacaktık bu bahçecikte. Türkiye’deki turunçgillerin %24’ü Adana’da yetişiyormuş meğer. Öğrendik bu sayede…

Kebap

Adana deyince tabii ki de kıyma kebap akla geliyor hemen. Kuzuyu, danayı unutun bir kere. Adana usulü kıyma kebap koyun eti ve kuyruk yağından yapılıyor. Kebabın raconu şişe takınca parçalanmayacak ama piştikten sonra çatalı batırdığınızda dağılacak kıvamda olması. Birçok kebapçıda çatalı batırdın mı adeta plastikmiş gibi eğilip bükülür kebap, bir türlü dağılmaz. Adana’daki kebapçıların salaşlık seviyesi de önemli. Genelde en salaş, en lezzetli olur mantığı Adana’da da aynı işliyor. Geçen yıla kadar benim favori kebapçım “Yeşil Kapı ya da namı diğer Uludağ Kebap” idi. Bildiğiniz gecekondu. Yerlerde kırık seramikler, tavan dökülmüş, pencereyi açmak isteyince elinizde kalıyor. Ve tabii ki de masa örtüsü filan yok. Yemekler ortaya geliyor herkes aynı tabaktan yiyor. Ama yağlı pidesi, kıymalı, etli kebabı hatta tavuğu bile çıldırtacak derecede lezzetli. Yıllarca başka kebapçıya gitmeyi reddettim Yeşil Kapı yüzünden. Hele bir de kömür ateşinde pişirdikleri bir soğan var ki… üzerine biber ve yağ da sürüyorlar… parmaklarınızı yedirtir size.

Bu kırık dökük gecekondu o kadar popüler oldu ki, mekan dar geldi, daha geniş daha medeni bir yere taşındı. Sipariş sayısı da artınca eski tadı biraz kaçtı ama yine de gidip görün derim ben. O soğandan başka yerde yok çünkü. Yeni favorim yine yağlı pidesiyle ünlü “Recep usta”.  Kıyma kebabı çatal değdi mi dağılıveriyor. Kuşbaşı kebabı ise lokum. Kesinlikle çok başarılı. Salaşlık seviyesi orta. Masa örtüsü var bir kere. Daha ne ister insan? “Alkol ister” derseniz o zaman Kebap 52’ye buyurun. Adını sahibinin 52 kg’de boks şampiyonu olmasından alan Kebap 52’de hem leziz kebabınızı yer hem de rakınızı içebilirsiniz. Kebapçı hem çok şık olsun hem de çok lezzetli olsun derseniz ben öyle bir yer bilmiyorum. Bilen varsa parmak kaldırsın!

Tahin

Tahinin burada ne işi var dediğinizi duyar gibiyim. Yazıyorum buraya, böylesini yemediniz! Tahin için bakırcılar ya da ayakkabıcılar çarşısına gitmeniz gerekiyor. Bu işi yapan birçok güzel yer var ama ben size Yeni Uğur’u tavsiye edeceğim. Yeni Uğur’un sadece tahini değil, madonna lokumu, cezeryesi de çok lezzetli. Tahinin yapılışını da seyredebilirsiniz satın alırken. O kadar taze, o kadar sıcak ki eliniz yanıyor tahin dolu şişeleri tuttuğunuzda. Pekmezi de çok başarılı. Ben ekmeksiz kaşık kaşık götürüyorum tahin pekmezi. Her Adana dönüşü başım derde giriyor kilolarla.

Muzlu süt

Hadi canım! demeyin, bana kulak verin. Kazım büfenin muzlu sütü efsanedir Adana halkı arasında. Krema kıvamında enfes bir şey. Bildiğiniz muz, yeterince şeker ve buz gibi süt blenderda karıştırılıyor.  Sıradan gibi mi geldi size? Çok yanılıyorsunuz. Gidip bi için sonra konuşalım.

Ciğer

Adana’da da Antep ve Urfa’daki gibi kahvaltıda ciğer yeniyor. Sabahın köründe ciğer yapan ocakbaşılar çok popüler. Şişte pişirilen ciğer, yanında sumaklı soğan salatası, bir de lavaş . Buyurun size ayrılmaz üçlü! Sabah sabah soğan yenir mi demeyin, valla yiyin. Ciğerleri şişten çatalla değil lavaşla çıkarın. Bu işin fiyakası böyle imiş.  Peki ama nerede yiyeceksiniz ciğeri?  Bi dünya ciğerci var Adana’da aynı kebapçı gibi. Ben Birbiçer kebapta yedim. 10 numaraydı. Ciğerci Mahmut da tavsiye edilen ciğercilerin arasında. Ben oraya gitmedim ama metnini duydum.

Güzel Adanam yukarıda yazdıklarımın dışında şalgamı, böreği, bıcı bıcısı ve şırdanı ile de Türkiye’nin lezzet durakları arasında ilk 5’e girer. Yemek meraklısı iseniz bi hafta sonu atlayıp gidin derim.

Sevgiyle kalın,

EtiketlendiSeçilen
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanBuket Başer
Takip et:
1974 Istanbul doğumlu. Anne tarafından Boşnak, baba tarafından Bilecikli. Ortaokul ve liseyi Cağaloğlu Anadolu Lisesi'nde okudu. İstanbul Üniversitesi'nde Peyzaj Mimarlığı eğitimi gördü. 20 yılı aşkın bir süre mutfak mobilyası sektöründe yöneticilik yaptı. Şu anda bir iç mimarlık ve dekorasyon şirketinin kurucu ortağı olarak çalışmaya devam ediyor. İki oğlu var. Seyahate, yöresel yemeklere ve açık hava sporlarına düşkün; astrolojiye ve güzel sanatların birçok dalına merakı var. Tipik bir yay kadını. 40'ından sonra ansızın anılarını yazmaya başladı. O gün bugündür de devam ediyor...
Önceki Makale Müzisyen Meisner hayatını kaybetti
Sonraki Makale Acelesi olan gitmesin

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Köşe YazılarıManşet

Mekke’de doğanın öfkesi 

Dr. Nevin Sütlaş
17 Mayıs 2025
Köşe YazılarıManşet

İslam dünyasının nabzı Kazan’da  

Okay Deprem
17 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Birand’ın başını ağrıtan röportaj

Cenk Başlamış
15 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Kaderimiz Devlet Bahçeli’nin iki dudağının arasında…

Aydın Sezer
14 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?