Ulaş Başar Gezgin (ulasbasar@gmail.com)
Türkçede Vietnam’la ilgili olarak çok az kitap var. Bunların neredeyse tümü 60’lı, 70’li yıllarda sosyalist dalganın etkisiyle çevrilip yayınlanmış kitaplar. Bunlar içinde, sosyalist romanlar da var, kuramsal kitaplar da…
Bu kitaplar bugün çok zor bulunuyor, baskıları yapılmıyor. Bu yazıda bu kitaplardan birine, 1968’de Payel Yayınevi’nden Büyük Devrimciler Dizisi’nin 1. kitabı olarak yayınlanan, bir Fransız yazarın, Jean Lacouture’ün (1921-2015) ve çeviride birçok sol klasiği ve romanı Türkçeye kazandırmış olan Şerif Hulûsi’nin (1910-1971) imzasını taşıyan ‘Ho Şi Minh’ kitabını ele alıyoruz. Kitabın yazarı, yaşam öyküsü yazarlığıyla ün yapmış, sömürgecilik karşıtı bir gazeteci. Kitabın adının doğrusu, ‘Ho Çi Min’ olacak. Ho Amca’nın adı Türkçeye Fransızcadan geçtiği için böyle bir hata yapılmış. Kitaptaki çeşitli özel adlar da aynı nedenle yanlış aktarılmış. Ancak elbette Türkiye 68’i ile Vietnam’ın doğrudan ilişkili olmadığı 1968 gibi bir yılda bu hatalar doğal. Bugün bile Türkiye’de Ho Amca’nın adı çoğunlukla yanlış yazılıyor. Kitap, Fransızcada 1967’de yayınlanmış. Hemen bir yıl sonra Türkçeye kazandırılması övgüye değer. Ayrıca, savaşın 1975’te son bulduğunu, dolayısıyla kitabın savaş bitmeden önce yazıldığını buraya not edelim. Kitabın Fransa’da yayınlanmasından 2 yıl sonra Ho Amca son nefesini verecekti.
Kitapta kimi burjuva yaşam öykücülerinin yaptığı gibi, bütün güzellikleri liderin bireysel özelliklerine bağlamak gibi bir hataya düşülmüyor. Oysa birçok yaşam öykücü bu hataya bilerek ya da bilmeyerek düşüyor; böylece liderin ve destekçilerinin övgüsünü kazanıyor. Lacouture’e göre, kavruk, cılız delikanlının devleşip Ho Amca’ya dönüşmesinde doğduğu toprakların büyük rolü var. Bu nedenle, yazar, uzun uzun Ho Amca’nın doğduğu eyaleti anlatıyor ve Ho Amca’dan birkaç kuşak önce bölgeden yetişmiş devrimcileri anıyor.
Ho Amca’nın babası, Fransız sömürgecilere karşı geldiği için işinden atılan bir memur. Bu yıllarda Ho Amca bir Fransız gemisine bulaşıkçı olarak binip Vietnam’ı terk edecektir. Babası ise, bundan sonra bir iş tutmaz. 20 yıl şehir şehir dolaşıp ‘hikayeci amca’ olarak tanınır, bir tapınakta verir son nefesini..
Ho Amca bu adını sonradan alacaktır. 1941’e, Vietnam’a gerilla savaşı başlatmak üzere gizlice dönene kadar yurt dışında geçen 30 yılda, o ülke benim bu ülke senin gizemli bir yaşam sürer. Bütün ömrünü ülkesinin bağımsızlığına ayırır. Fransız sömürge polisi, Ho Amca’nın Nguyen Tat Thanh (Ho Amca’nın doğumdaki adı) olduğunu bir türlü anlayamaz.
1911, Ho Amca’nın yaşamı için bir dönüm noktası olacaktı. Fransızca öğretmenliği işini bırakıp yukarıda belirtildiği gibi ülkeyi terk edecektir. Bir emekçi olarak Akdeniz’in birçok limanında ve daha sonra ABD’de bulunur. 1914’te Londra’ya geçer. Burada İrlandalı devrimcilerle tanışır. 1917’de Fransa’ya geçer. Buradaki takma adı, ‘yurtsever’ (Nguyễn Ái Quốc) olacaktır. Bu ad, yıllar içinde Vietnamlı devrimci kuşaklar arasında adeta bir efsane olarak akıllarda kalacaktır. Avrupa yıllarında, yaşamını tümüyle kendi emeğiyle kazanacaktır. Garsonluktan fotoğrafçılığa kadar çeşit çeşit işte çalışacaktır. Fransa’nın tüm ilerici hareketleriyle bağlantıya geçecek, Fransız Komünist Partisi’nin ve daha sonra Vietnam Komünist Partisi’nin kurucuları arasında yer alacaktır.
Nasıl Leninist oldu?
Ho Amca’nın Leninizm’le tanışması da Fransa’da olacaktır. Belki bu tanışma gerçekleşmeseydi, Ho Amca, Ho Amca olmayacaktı; uluslararası hak arama mücadelelerinden soyutlanmış bir yurtsever olarak kalacak, yeterince destek bulamayacaktı. Ho Amca, önce Lenin’i bir yurtsever olarak sever, sonra tezlerini okuyup daha çok sever:
“Lenin’in tezleri bende büyük bir heyecan, büyük bir şevk, büyük bir iman uyandırdı ve meseleleri aydın bir şekilde görüp anlamama yardım etti. O kadar çok sevinmiştim ki, sevincimden ağlamağa başlamış, ve ‘sanki beni dinleyen büyük bir kalabalık önünde konuşuyormuşum gibi. “‘Zulüm ve işkence edilen, sefalet içinde yüzen sevgili hemşeriler! Bize lazım olan şey işte bu, kurtuluş yolumuz işte bu!” diye odada yalnız başıma haykırmıştım.”
Fransa’da kaldığı dönemde Ho Amca’nın kaleme aldığı ‘Fransız Sömürge İdaresini Dava Ediyorum’ kitabı büyük ses getirir. Arapça, Çince ve Fransızca bir kapağa sahip olan kitapta yalnız Vietnam’da değil diğer Fransız sömürgelerinde yapılan kötülükler de anlatılır. Bu dönem çıkardığı haftalık gazetede (Le Paria), Fransa’nın diğer sömürgelerinden olan yazarlara (özellikle Cezayirlilere) yer verecektir. Gazete, tek bir coğrafyayı aşan sömürgecilik karşıtı bir halklar arası dayanışmayı savunacaktır.
Amca, 1923-1924 gibi Sovyetlere geçer, oradan Enternasyonel’in verdiği özel görevle Çin’e. 1941’de Vietnam’a dönene dek, geriye kalan sürgün hayatının büyük bölümü Çin’de geçecektir. Bu dönemde Ho Amca, Çin dışında Tayland’da ve Hong Kong’da çeşitli takma adlarla yaşayacaktır. Tayland’da geniş Vietnamlı diasporasını örgütleyecek, Vietnamca ve Tayca eğitim veren bir okul açacaktır. Çin’deki büyük Vietnamlı diasporası, çıkarmaya başladığı Devrimci Gençlik (Thanh Niên) Dergisi çevresinde toplanır. 1930’a gelindiğinde, Vietnam’da komünist önderlikten bağımsız olarak çeşitli yurtsever isyanlar gerçekleşmiş ve bunlar bir yandan Vietnamlılara kendi güçlerini göstermişken bir yandan da büyük kayıplarla sonuçlanmıştı. Vietnamlı aydınların bir çıkış arayışları bir değil tam 3 komünist partisi doğurur. Bir araya gelmeleri çok zor olsa da sonunda, Ho Amca’nın önderliğinde tek bir partide birleşirler. Fakat bu sürede Ho Amca, Enternasyonel bağlantıları dolayısıyla deşifre olur ve Hong Kong’da İngiliz sömürge yönetimince hapse atılır. Fransız sömürge yönetimi, asmak üzere ısrarla onun iadesini ister.
Ho Amca, 1933’te ölür. Cenazesi kaldırılır ve devrimci anma törenleri yapılır. Kayıtlara göre Hong Kong’daki bir hapishanede veremden ölmüştür. Yıllarca böyle sanılır. Bu kez, başka bir adla, yeniden mücadeleye atılır. İşin aslı şudur: Fransa, İngiltere’den onun iadesini isterken, hem Fransız hem İngiliz sosyalist kamuoyu, onun iade edilmemesi için büyük çaplı bir kampanya yaparlar. O dönem İngiltere’de İşçi Partisi hükümeti vardır ve o zamanlar parti, şimdiki gibi liberal değildir; içinde radikal kesimler bulunur. Bir çözüm olarak, Ho Amca’yı ölmüş göstertirler. Kendisini salıverip kendi başının çaresine bakması için gizlice Çin’e yollarlar. Amca, oradan Rusya’ya geçer ve yoldaşlarıyla yeniden buluşur. Burada, Lenin Enstitüsü’nde Linof takma adıyla Vietnam tarihi dersleri verir. Dersleri manzum bir biçimdedir. Amca, siyasetçiliğinin ötesinde bir tiyatro oyunu yazarı ve şair olarak da tanınır.
Bu noktada şunu mutlaka belirtmemiz gerekir: Vietnam Devrimi, Ho Amca’nın üstün yeteneklerine bağlanamaz; fakat kuşkusuz, bu yeteneklerin büyük katkısı olmuştur. Ho Amca’nın yurt dışında geçirdiği yıllarda, Vietnam halkı, kimi zaman onun önderliğinde kimi zaman ondan bağımsız olarak örgütlenip ayaklanmıştı. Vietnam halkı çok sayıda devrimci aydın çıkarmıştı, daha da çıkaracaktı. Ho Amca, onlardan yalnızca biriydi. Belki ondan çok daha parlak sayılabilecek kimi isimler, Fransız sömürge polisince öldürüldü. Belki “onun sağ kalması, uluslararası kamuoyunun desteği sayesinde oldu” diyebiliriz. Yoksa Fransa’ya iade edilip asılacaktı. Ho Amca, Vietnamlı devrimciler içinde en uluslararası olanıydı. Bu, yalnızca hapishaneden çıkarılmasında değil, daha sonraki devrim için uluslararası destek ve barış görüşmelerindeki dengeler için büyük önem kazanacaktı. Dolayısıyla, Ho Amca, Vietnam için birleştirici bir güç olduğu kadar dünya devrimci hareketlerinin de saygı duyduğu bir isimdi. Zaten Vietnam’da devrim olmasa da bu, böyleydi.
Mağaralardan İktidara
1940’ta, yine Çin’de, gelecekte Halk Kurtuluş Ordusu genelkurmay başkanı olacak Vo Nguyen Giap’la tanışır. Bu arada, 2. Dünya Savaşı başlamıştır. Japonya, Vietnam’a girmiş, Fransız sömürgeciliğini devirmiştir. Vietnam direnişi, askeri koşullar nedeniyle büyük bir ayaklanmaya dönüşemez; ancak bir kez Fransız sömürgeciliği yıkıldığına göre, savaştan sonra sömürgeciliğin yeniden kurulmasına izin vermeyeceklerdir. Bunun için, Paylaşım Savaşı boyunca güç biriktirirler sabırla…
1941’de memleketine dönen Amca, yoldaşlarıyla birlikte 1 yıl mağaralarda yaşar, burada konferans toplayıp komünistlerle yurtseverleri tek bir çatıda toplayan bir silahlı cephe örgütlenmesi olan Viet Minh’i kurarlar. 1942’de uluslararası bağlantılar kurmak için bir süreliğine Çin’e geçer. Burada Çan Kay Şek hükümetince tutuklanır; Hong Kong’daki gibi, öldüğü haberleri yayılır. Amca yine ölmemiştir. Ayağında prangayla yaklaşık 1 yıl hapishane hapishane dolaştırılmıştır. Kimi zaman boynuna halka takılıyordu. Bu dönemde, ünlü hapishane şiirlerini kaleme alır.
Ho Amca, pratik zekasıyla, kendini hapsedenleri sonunda ikna eder. Ortak düşman Japonya’ya karşı savaşmaya söz verir (zaten öyle yapacaktı) ve bunun karşılığında milliyetçi Çin’den yüklü bir maddi destek alır. Elbette onların kontrolünde kalmaz, fakat askeri güçlerini oluşturmak için zaman kazanmış olur. 1944’te Kurtuluş Ordusu’nun ilk birliği olan Silahlı Propaganda Birliği’ni oluşturur. Bu birlik, çete savaşı (gerilla) ilkelerini uygulayacaktır; ancak amaç, kazanmak değil, Vietnamlılar arasındaki korku iklimini kırmak üzere askeri yollarla propaganda olacaktır. Bu tam da, Politikleşmiş Askeri Savaş stratejisine karşılık gelmektedir.
Birlikler sürekli güç kazanır; sonunda birliklerden Vietnam Halk Kurtuluş Ordusu oluşturulur. Siyasi komiseri Ho Amca, başkomutanı ise Vo Nguyen Giap. Hareket bir yandan askeri olarak güçlenirken bir yandan da ülkenin bağımsızlığa kavuşması için düşmanlar dahil tüm güçlerle görüşür. Amca, Japon işgalci faşizmine karşı ABD’yle görüşme yapar; ordusu için Fransızlara karşı kullanılmamak kaydıyla, ABD’den silah yardımı alır. Japon işgalcilerin elinde darmaduman olmuş Fransızlara görüşme çağrısı yapar; Japon işgalcilere karşı birleşik mücadele için onları müzakere masasına davet eder. Dolayısıyla, Vietnam bağımsızlığı, klasik şemalara uymaz. Büyük güçlerle gerektiğinde masaya oturulur, gerektiğinde savaşılır 3 milyon can pahasına da olsa… Ho Amca ve yoldaşları, ilke olarak, kazanacaklarına emin olmadıkları bir savaşa girmezler ve bu emin olma halini duygularına değil gerçekçiliğe dayandırırlar. Bunun için parti içi çeşitli sözcüler ve diğer yurtsever hareketlerin “genel ayaklanma zamanı geldi de çattı” dediği zamanlarda, “daha değil” derler. Güçlerini bir kerede, bir daha toparlanamayacak bir biçimde heba etmekten çekinirler. Ayrıca, düşman güçlerini oldukça ayrıntılı bir biçimde değerlendirirler. Başat olan düşmanı ve onun müttefiklerini, müttefiklerin ittifaktaki çıkarlarını vb. ayrıntılı olarak incelerler ve “müttefikler dostluğa yöneltilemiyorsa tarafsızlığa yöneltilmeli” (örneğin, bu savaşın onların savaşı olmadığına onları ikna etmek) anlayışını uygulamaya geçirirler.
Ağustos Devrimi
İşte Ho Amca’nın ve nice devrimcinin ömürleri boyu bekledikleri o an sonunda gelir: Japonlar yenilir, Fransız sömürgeciler Vietnam’ı sömürmek üzere geri gelmeden önceki o kısa zaman diliminde Ho Amca, genel ayaklanma çağrısı yapar. Bu çağrıdan önce değişik siyasal kesimlerden temsilcilerle bir kongre toplayacak, çağrısını bu kongreye dayandıracaktır. Böylece yasama organının da temeli atılmış olur. Direniş güçleri kısa sürede hemen hemen bütün şehirlerde yönetimi ele geçirir; Fransız sömürgecilerinin silahları devrimcilere dağıtılır. Bu, dünya devrim tarihine ‘Ağustos Devrimi’ adıyla geçecektir. Bugün Vietnam’ın çeşitli kentlerindeki birçok cadde bu adı taşıyor.
Kısa süre sonra, 2 Eylül 1945’te, Ho Amca, başkent Hanoi’da bugün Amca’nın anıtkabrinin olduğu Ba Dinh Meydanı’nda Vietnam’ın bağımsızlığını ilan edecektir.
Vietnam’ın Adile Teyzesi
Bağımsızlıktan sonra ülke rejiminde değişikliğe gidilir. Artık dağlardan direnişi yöneten bir hükümet değildir sözkonusu olan. Zafer kazanılmış, Ho Amca ve hükümet, başkent Hanoi’a dönmüştür. Rejim değişikliğiyle, başkanlık sisteminden vazgeçilir. Devlet başkanlığı ve başbakanlık görevleri ayrılır. Ho Amca, devlet başkanlığına devam eder; fakat artık başbakan olmayacaktır. Yaşı da ilerlemiştir. Daha çok, aslında başından beri partideki yaptığı görevine döner: Hakemlik. Bugün bir tür kamu denetçiliği gibi niteleyebileceğimiz bu rolde, hükümet içi ve hükümet ile halk arasındaki anlaşmazlıklarda çalınan kapı olur. Halkın Amca’ya sevgisi daha da artar. O, devrimci nutuklar çekerken çocukları da unutmaz. Onlara seslenir, onlarla şakalaşır. Vietnam’ın bir tür Adile Teyzesi olur. Ho Amca bir kuramcı değildir. Vietnam Komünist Partisi’nde çeşitli görüşlerde kuramcılar vardır. İki temel klik Sovyet yanlısı klik ile Çin yanlısı kliktir. Ho Amca, bunları 1930’da Vietnam’ın 3 komünist partisini tek çatıda altında birleştirdiği gibi ustaca birleştirir.
Ho Amca 1969’da öldükten sonra Vietnam’ı önce Çin yalnız bıraktı. Çin’in ABD’yle yakınlaşması sonrasında, Çin ile Vietnam arasında sıcak çarpışma bile yaşandı. Daha sonra 1986’da ise Sovyetler “biz kendimize yetemiyoruz” diyerek yardımı kesti. % 400’ü bulan enflasyona karşı Vietnam Komünist Partisi, Çin’dekine benzer bir politikayla karma ekonomiye geçti. Bugün Vietnam’da bütün küresel şirketler var ve büyük kârlar elde ediyorlar. Fakat ülkede ekonomik model değişse de Ho Amca sevgisi bitmiyor. Onun anıtkabrinde mumyasını görmek isteyenler uzun kuyruklar oluşturuyorlar. Bütün tarihsel olaylar ve anmalar Amca’yla ilişkili olarak kutlanıyor. Bağımsızlığı ilan ettiği gün olan 2 Eylül, resmi tatil… 19 Mayıs, doğum günü, sevinçle, coşkuyla, özlemle kutlanıyor. Ho Amca’nın 127. yaşında, Vietnam, belki onun istediği bir ülke olmanın uzağında, ama birçok Vietnamlının söylediği ve söyleyeceği gibi, yine de 3 milyon cana mal olan 30 yıllık savaş bitti ve iki Vietnam birleşti. Şimdi ülke, sivillerin silah taşımasına izin verilmeyen, cinayet oranlarının düşük olduğu huzurlu, istikrarlı bir ülke olarak anılıyor. Huzur ve istikrar… Bunlar Ho Amca’ya ve halkına çok uzaktı, artık değil…
Not: Bu yazı piyasaya yeni çıkan “Çifte Ejderha’nın Diyarında 2 -Vietnam” kitabımdan alınmıştır.