Perşembe, 15 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Görünmez kafeslerimiz

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 11 Ekim 2022 10:18
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

İnan Özbek

Franz Kafka, “Herkes kendi kafesini beraberinde taşır” demişti. 1900’lü yılların başında söylediği bu sözle ne demek istemişti acaba Kafka?..

Sosyal bir varlık olan insanın toplum içerisinde kabul görmek, beğenilmek ve onaylanmak için ahlak kurallarını, dini bazı kuralları ve görgü kuralları gibi davranış biçimlerini alıp içselleştirerek, bu kurallara mümkün olduğunca uygun yaşamasını, ancak bütün bu süreçte çoğu zaman asıl isteklerine, aslında tercih ettiği yaşam biçimine aykırı bir yaşam sürmesini ve böylece bireyin kendine yabancılaşmasını mı anlatmak istemişti?

Yoksa; bir modernizm eleştirisi olarak liberal kapitalist sistemin ekonomik bir model olmasından öte, alanını zaman içerisinde genişleterek özellikle Batı’da bir kültür ve yaşam biçimi olduğunu, her alanda başarıyı olumlayan bu kültürün bireyler üzerinde büyük bir basınç yaratarak, kişileri her daim başarılı, uyumlu ve güvenli bir şekilde yaşamaya sevk etmesini mi? Ya da toplumun kusursuz işleyen öz denetim mekanizması ve baskısı altında benliği sürekli zayıflayan, hemen her durumda kendisinden ve isteklerinden ödün veren, çoğu hareketini sınırlayan ve kontrol altında tutan ve böylece adeta sanal bir kafeste yaşamak durumunda kalan çağımızın bireyini mi anlatmak istemişti?

Kafka, kafes mecazını muhtemelen yukarıda bahsettiğimiz her iki durumu da ifade etmek için kullanmıştı. Şöyle ki; liberal kapitalist kültür ve yaşam biçimi Kafka’nın yaşadığı 1900’lü yılların başında Batı’da, bireylerin yaşamına ve toplumsal yaşama güçlü bir şekilde nüfuz etmiş ve köklerini toplumun derinliklerine sökülüp atılamayacak kadar salmıştır. Önceki asırlardan gelen geleneksel sosyal kurallarla iç içe geçen söz konusu yeni kapitalist kültür çağımızın bireylerinde, güç fetişizmine varan boyutlarda bir güçlü olma güdüsü ve yukarıda bahsettiğimiz gibi kabul görme kaygısı ve yarışmaya ve başarılı olmaya endekslenmiş bir yaşam sürme şeklinde tezahür etmiştir.

Batı’da reformasyonla (dini reform) birlikte filizlenen ve liberal kapitalizme dinsel bir temel ve meşruiyet kazandıran Protestanlık ve onun kapitalizmle ilişkisi üzerine düşünmüş olan Sosyolog Max Weber’in “Demir Kafes” kavramı da var. Bu kavram liberal kapitalizmin Avrupa’da güç kazanarak yaygınlaşması neticesinde, feodalizmin zayıflaması ve devletlerin merkezileşerek çok güçlü birer organizasyon olması, bürokrasinin toplumu kuşatan, denetleyen adeta bir demir kafes içine almasını anlatmak için kullandığı bu mecaz da zamanla anlam genişlemesine uğramış ve asıl konumuz olan modern insanın kendi elleriyle kendine ördüğü sanal kafesi ifade eder olmuştur.

Modern kapitalizmin ve onun şekillendirdiği mevcut ekonomik sistem içinde yaşayan bireylerin kaygıları ve korkuları ne de çok aslında! Başarı kaygısı, para kazanma kaygısı, beğenilme ve kabul görme kaygısı, görünüm kaygısı, yalnızlık korkusu, dışlanma korkusu ve başka başka kaygı ve korkular. Bütün bunların bireye kendi elleriyle ördürdüğü görünmez ve sağlam bir kafes ve bu kafesin ardında güvercin tedirginliğiyle duran, ürkek ve aslında yalnız, elindekileri kaybetmemek için mücadeleye hazır bireyler olarak bizler.

Kendilik değerimizi düşüren, bizi kendimize ve topluma yabancılaştıran, yaşamı daha derinlemesine kavramamızı önleyen, çoğu zaman hayalini kurduğumuz ve bizi gerçekten mutlu edecek olan uğraşılara zaman ayırmamızı büyük ölçüde önleyen işte bu sanal kafesimizin ardında ne yapacağız, biraz olsun dışına çıkabilecek miyiz?

İnsanın kendi elleriyle ördüğü kafes kurtulmanın en zor olduğu kafes olsa da, modern yaşamın kutsadığı dışa dönük yaşamdan biraz olsun sıyrılarak içimize dönmek, kendimizi daha iyi tanımaya çalışmak, gerçekten ne istediğimizi düşünmek yapabileceklerimiz arasında sanırım. Ancak bu şekilde başkaları için değil de kendimiz için yaşayabilmek, yaşamımızı yönetebilmek ve böylece gerçek birer birey olabilmek ve sonuçta görünmez kafeslerimizin parmaklıklarını aralayabilmek mümkün olacaktır.

Not: Bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce yayınlanmıştır.

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Tekzip metni
Sonraki Makale Uykusuz’dan ‘sansür yasası’ kapağı

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

*Köşe Yazıları

Birand’ın başını ağrıtan röportaj

Cenk Başlamış
15 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Kaderimiz Devlet Bahçeli’nin iki dudağının arasında…

Aydın Sezer
14 Mayıs 2025
EditörKöşe Yazıları

Değişimin kalbinde insan

Erdal Çolak
14 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Paşinyan’a muhalefet artıyor

Okay Deprem
12 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?