On ikinci sınıf, yaşamın büyük bölümünü etkileyecek olan üniversite ve kariyer planlarının netleştiği bir dönemdir.
Birçok lise öğrencisi için bu, kritik kararlar aşamasındayken köprüden önceki son çıkıştır. Bu nedenle, her öğrencinin “son kararını” vermeden önce kapsamlı bir araştırma yapması ve kendisi için en iyi seçeneği belirlemesi önemlidir.
Kaygı ve stres yaşamak bu sürecin doğal bir parçasıdır. Aşırı kaygı, öğrencinin performansını düşürebilir, fiziksel ve zihinsel sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Aksine, dengeli düzeydeki kaygılar, zorluklarla başa çıkma isteğini ve becerisini artırır. Kaygılar, bireyin kendine “anlam arayıcı” sorular sormasına ve gelecek planları için daha güçlü bir temel oluşturmasına yardımcı olur.
Sevgili öğrenci, bu süreçte görüşlerine değer verdiğiniz kişilerden üniversiteler ve bölümler hakkında bilgi alabilir, mezunlara öğrenim ve mesleki deneyimlerini anlattırabilirsiniz. Ayrıca internette çevrimiçi ders simülasyonlarına katılabilir, mezun videolarını izleyebilirsiniz. Daha geniş bilgi için hem lisenizin hem de üniversitelerin rehberlik/danışmanlık birimlerinden destek alabilirsiniz.
On ikinci okul yılı henüz bitmeden üniversiteleri bizzat ziyaret etmek ve bir yolunu bulup ilgilendiğiniz bölümlerde derse katılmak iyi fikirdir. Kantinde öğrencilerle tanışıp kampüs yaşamı, akademik kadro, yeme içme, eğlence olanakları ve sosyal kulüpler hakkında sohbet etmek aydınlatıcı olacaktır. Bunları yaparken üniversitelerin, bölümlerin ve mesleklerin yalnızca olumlu yanlarını değil olumsuz yanlarını da soruşturun.
Sınava hazırlanmak kadar hayati önemi olan bir diğer konu da kendi ilgi alanlarınızı ve yeteneklerinizi keşfetmektir. Bu keşif, profesyonel yaşamda başarıya giden uzun bir yolun başlangıcı olabilir. İçtenlikle ilgi duyarak seçtiğiniz bir meslekte ilerlemek, performans artışı, iş-aile dengesi, beceri gelişimi ve ekonomik doyum gibi kazanımları beraberinde getirir.
Başka bir deyişle, “para kazanmasam bile bu işi yapardım” dediğiniz bir meslekte başarılı olursunuz, para da kazanırsınız ama çalışırken yorulmazsınız. Ancak bunun için kariyer hedefinizi ilgi duyduğunuz bir alanda seçmek ve bu hedef doğrultusunda disiplinli ve planlı bir şekilde çalışmak gerekir. Derler ki, “hobinizi işiniz yaparsanız, işe gitmezsiniz.”
Türkiye’de aileler, “çocuğum hem kazancı iyi hem de saygın bir meslek edinsin” umuduyla bölüm seçimi sürecine aktif olarak katılıyor. Bu aileler, gençlerden kişisel ilgi ve hayallerini geri planda bırakarak ailenin isteklerini yerine getirmelerini bekliyor. Aile müdahalesine direnmek isteyen ve uzakta olmayı tercih eden gençler ise “bölüm önemli değil, yeter ki başka bir şehirde okuyayım” diye düşünüyor, bu doğrultuda hareket ediyor.
Esasında aileler destekleyici bir rol üstlenerek, gençlerin kendi yeteneklerini keşfetmelerine izin vermeli ve kişisel kariyer hedeflerine saygı göstermelidir. Bu tutum, gençlerin kendilerini bağımsız olarak ifade etmelerine ve kendi yaşam yolculuklarını tasarlamalarına olanak tanıyacaktır.
Tabii Türkiye’de bir de “meşhur” puan durumu var: Diyelim ki psikolojiye ilgi duyuyorsunuz ve bu meslekte başarılı olacağınıza inanıyorsunuz. Ama puanınız yeterli olmadığından ve boşta kalmak istemediğinizden Latince bölümüne giriyorsunuz.
Sevgili öğrenci, eğer çok özel bir nedeni yoksa lütfen bunu yapmayın. Bunun yerine mesela bir yıl ara verebilirsiniz. Gerçekten ilginiz olmadığı halde Latince bölümüne girerseniz, kalan ömrünüzü doyum ve mutluluk arayan biri olarak yaşarsınız.
Kariyerinizi planlarken ilgilerin yanı sıra maaş beklentisi, istihdam fırsatları, rekabet, teknolojik gelişmeler ve çalışma saatleri gibi faktörleri de dikkate almakta yarar var. Buna ek olarak, yeni iş trendleri ve teknolojik gelişmelere göre şimdiden bazı mesleklerin geçerliliğini yitireceğini hesaba katmalı. Örneğin çevirmenlik, veri analistliği, banka memurluğu, çağrı merkezi operatörlüğü, kasiyerlik vb.
Üniversite, bölüm ve kariyer seçimine yönelik etkili bir strateji geliştirmek için ilgi alanlarınızı ve becerilerinizi test etmeniz gerekir. Bunu yapmanın en etkili yolu, 25, 35 ve 45 yaşlarınızdaki hayatınızı gözünüzde canlandırmaktır.
Geriye yaslanıp gözlerinizi kapatın, o yaşlarda nasıl bir hayat yaşadığınızı görmeye çalışın. Gelirinizi, sosyal yaşantınızı, sağlık durumunuzu, ne tür bir işte çalıştığınızı, sorumluluklarınızı ve girişimci mi yoksa maaşlı mı olduğunuzu zihninizde ayrıntılandırın.
Ayrıca özel yaşantınızı da düşünün: Evli misiniz, eşiniz nasıl biri, çocuğunuz var mı ve nerede yaşıyorsunuz, nasıl bir arabanız var, çevrenizde nasıl insanlar var, eviniz size mi ait, kirada mısınız, gelecekten beklentileriniz nelerdir vb.
Bu sorular size güçlü ve zayıf yönleriniz, ilgi alanlarınız, değerleriniz ve gelişim fırsatlarınız hakkında geniş bir farkındalık alanı sağlar. Bu yolla gelecekteki kendinizle ilgili heyecan verici keşifler yapabilirsiniz. Yaşamın amacı sevmediğimiz bir işte zaman yitirmek değil, dış dünyadan bağımsız olarak öz farkındalığı ve içsel mutluluğu gerçekleştirmektir.
Şimdi lütfen kendinize şunu sorun: Hayal ettiğim hayatı yaşamak için ben neler yapmalıyım?
Teşekkür: Bu yazıdaki katkılarından dolayı Altay Marco Ocaklı’ya teşekkür ederim.
halilocakli@yahoo.com