İyi Parti tarafından 6 Nisan 2022 Çarşamba günü TBMM’de yapılan haftalık olağan grup toplantısına davet edilen Türkiye Gazeteciler Cemiyeti adına Genel Sekreter Sibel Güneş konuştu.
Güneş konuşmasında şunları söyledi:
“Yerelde ve yaygın medyada gazetecilerin, muhabirlerin, foto muhabirlerinin, kameramanların, editörlerin, yöneticilerin gazete sahiplerinin can güvenliği bulunmuyor. Bu iktidar döneminde yüzlerce yayın organı kapatıldı, 12 bini aşkın gazeteci işsiz kaldı, basın sektöründeki işsizlik yüzde 30’u aştı.
Gazetecilerin işsiz kalması sadece bizim için değil tüm yurttaşlar için de çok önemli. Gazeteciler yaşadıkları ülkenin hafızasıdır. Yayın organları kapatılıp binlerce gazeteci işsiz bırakılarak ülkenin hafızası silinmek istenmektedir. Gazeteciler Basın İş Yasası ile çalıştırılmamaktadır. Güvencesiz kalmaktadırlar.
28 gazeteci şu anda cezaevindedir. 12 bin gazeteci yargılanmaktadır. İktidar döneminde en az 808 gazeteci tutuklanmıştır.
Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünü yok sayan, gazeteciliği terör faaliyeti, haberi suç sayan bir anlayışla görev yapan iktidar sadece kendi istediği soruları soran gazetecileri toplantılara almakta, sormayanlara akreditasyon uygulamaktadır.
Binlerce gazetecinin basın kartı, iktidarın istediği gibi gazetecilik yapılmadığı için iptal edilmiştir. İletişim Başkanlığı yüzlerce basın kartını da ‘incelemede’ diyerek elinde tutmaktadır.
Basın Kartı Yönetmeliği’nde yapılan 25. madde değişikliği ile sürekli basın kartı taşıyan meslektaşlarımızın basın kartlarının iptali tek taraflı bir komisyon incelemesi ile mümkündür.
Gazetecilerin yıpranma hakkından yararlanma hakkı, basın kartı sahipliği şartına bağlanmıştır. Basın İş Kanunu ile çalışmasına rağmen İletişim Başkanlığı’nın basın kartını vermediği gazetecilerin yıpranma hakkından yararlanması engellenmiştir.
İktidar medyasındaki gazetecilerin derneklere ve sendikalara üye olmaları engellenmektedir. Ülke genelinde yüzde 13.66 olan sendikalaşma oranı basın sektöründe yüzde 7 civarındadır.
BİK ve RTÜK iktidarın sansür aygıtı olarak çalışmaktadır. BİK resmi ilan kesintisiyle, RTÜK de verdiği yayın durdurma ve para cezalarıyla bağımsız yayın organlarını ekonomik olarak zora sokacak bir işlev üstlenmişlerdir.
Basının sorunlarını çözmek için neler yapılmalı?
1. Gazetecilerin can güvenliği sağlanmalıdır. Her yurttaş gibi gazetecilerin de can güvenliği devletin güvencesi altında olmalıdır. Gazetecilere yönelik saldırıları gerçekleştirenler cezalandırılmalıdır.
2. Halkın haber alma hakkı için görev yapan gazetecilerin Basın İş Kanunu’na bağlı olarak çalıştırılmaları sağlanmalıdır. Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün de ancak gazetecinin sosyal hakları, çalışma koşulları, iş güvencesinin korunduğu bir ortamda gerçek anlamda var olabileceği unutulmamalıdır.
3. Gazetecilerin sendikalaşması engellenmemelidir.
4. İnternet medyasında çalışanlar Basın İş Kanunu kapsamına alınmalıdır.
5. Kıdem tazminatında bekleme süresi 1 yıla indirilmelidir.
6. Gazetecinin günlük çalışma süresi 7,5 saate indirilmelidir.
7. Gazetecinin deneme süresi 2 aya çekilmelidir.
8. Fiili hizmet zammından yani yıpranma payından yararlanılması için basın kartı zorunluluğu kaldırılmalıdır.
9. Basın Kartı Komisyonu’nun 13 kişilik önceki yapısına dönülmelidir. Komisyonun bağımsızlığı açısından bu yapıda çoğunluk basın meslek örgütlerinden seçilmelidir.
10. Gazetecilerin haksız yere el konulmuş basın kartları verilmelidir. Bu haksızlık giderilmeli, fikir suçu nedeniyle kartı verilmeyen gazetecilerin en kısa sürede kartının verilmesi sağlanmalıdır.
11. Gazetecilerin tutuksuz yargılanması sağlanmalıdır.
12. BİK ve RTÜK gibi yapılar kamu kurumları olarak yeniden yapılandırılmalı, her medya kuruluşuna eşit uzaklıkta objektif çalışmaları sağlanmalıdır. BİK ve RTÜK’te bağımsız gazetecilik meslek örgütlerinin temsil edilmesi zorunlu olmalıdır.
13. Gazetecilere akreditasyon uygulamasından vazgeçilmelidir.
14. Gazetecilerin toplantılarda soru sorması engellenmemelidir. Gazetecilere soracakları soruların önceden iletilmesi uygulamasından vazgeçilmelidir.
14. Medya üzerindeki baskı sadece iktidar tarafından değil iktidarın kurdurduğu adında gazetecilik olan kuruluşlar tarafından da sürdürülmektedir. Bu kuruluşlar illerde oluşturdukları WhatsApp gruplarında gazetecilere haberi nasıl yapacaklarına dair baskı kurmaktan vazgeçmelidir. Bu gruplardaki tek tip gazeteci, tek tip haber anlayışını yerleştirme çabasının gelecekte bir utanç sergisine konu olacaklarını unutmamalıdır.
15. Çıkarılması planlanan sosyal medya yasası kapsamına gazetecilik faaliyeti dahil edilmemelidir. Bu yasa ile yeni düşünce suçları oluşturulmamalıdır. Yasa meslek örgütlerinin de görüşüne açılmalıdır.
Şu unutulmamalıdır ki gazeteciler dönemlerin tanığıdır, tarihe not düşerler. Bu nedenle ısrarla diyoruz ki gazetecilik suç değildir. Gazetecilik halkın haber alma, bilgilenme hakkına hizmet eden saygın, onurlu bir meslektir. Gazeteciler bütün güç koşullara rağmen ayaktadır, ayakta kalmaya da devam edecektir, bedeller ödeseler de kamuoyunu aydınlatmaktan geri durmayacaklardır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bu ülkede, çağdaş, laik parlamenter demokrasinin yeniden yeşereceği, haberin serbest dolaşacağı günlerde engelsiz gazetecilik yapmak umuduyla teşekkürlerimi sunuyorum.”
(TGC)