Galatasaray, Avrupa dönüşünde ligde benim gözümde zor deplasmanlardan biri olan Antalya’ya gidiyor, takımın rotasyonlu da olsa kazanarak yoluna devam etmesi gerekiyordu.
Açıkçası, takımın zorlansa da üç puan alacağını düşünüyordum. Ndombele’nin kadroya dahil oluşu, Kazımcan ve Barış Alper rotasyonu… Sahaya çıkan takımın ilk hedefinin oynamaktan ziyade kazanmak olacağını biliyordum.
Antalyaspor evinde daha baskın, rakibin üstüne gitmeyi seven bir takım. Rotasyonla birlikte çıkan kadronun bir nebze de olsa Antalyaspor’u kendi alanına hapsetmek olduğu kanaatindeyim. İlk çeyrekte tam da hesap ettiğim senaryo gerçekleşti ve diri bir ikinci bölge mücadelesine şahit olduk. Antalyaspor’un adeta bir duvar gibi aşamadığı Galatasaray orta sahası, Ndombele-Torreira ikilisiyle başka bir hal aldı.
Bu yazdığımız senaryoda Tanguy Ndombele tam hazır değil, %100 fizik kondisyonda neler olur siz hesap edin. Galatasaray için oyun yönü merkezden değil de, kanatlardan sağlanıyor. Zaha’nın kadroya dahil oluşundan sonra hemen hemen her maç, İcardi’yi ikilediğini görüyoruz. Kerem’in 10 numaraya kaydığı zaman zaman ise kanat olarak yer değiştirdiği bu formasyonda amaç, her zaman olduğu gibi kafa karışıklığı yaratıp İcardi’yi daha net bir şekilde boşa çıkarmak.
Galatasaray topsuz alanda bu varyasyondan dizilerek içeri inmeye çalışıyor. Rakibi karşılarken Lucas’ın dahi stoper olduğu bir formasyon görüyoruz. İlk dikkatimi çeken şey ise takımın pozisyon vermemesi oldu. Sanchez geldikten sonra hafta hafta bunu daha net görebiliyoruz. Takım defansif anlamda sert bir kimliğe bürünüyor. İşin hücum tarafından daha önemli olduğunu düşünüyorum çünkü hücum etmek size maç kazandırsa da, doğru şekilde rakibi karşılamak size kupa kazandırır.
İlk yarı sonunda yapmış olduğum analizlerle birlikte “oyunun yönü kanatlardan çok ceza sahasına dönerse pozisyon sayısı değişir” demeden edemedim. Okan Buruk’un Tete hamlesiyle birlikte de oyun bir nebze de olsa hızlandı. Galatasaray genel ritmini yakalayınca da, durdurmak kolay olmuyor. Baskının biraz olsun arttığı zaman dilimi Galatasaray’ın oyunu tamamlamasına yetti.
Bu sezon bu kadronun kurulmasındaki amaç tam olarak buydu: Fiziksel efor sarfetmeden maç kazanmak… Mertens’in oyuna dahil oluşu ise üçüncü bölge organizasyonlarında maçı kazandıran hamle oldu. Oyuna sonradan dahil olduğunda bambaşka bir seviyede oynuyor. Atıyor, attırıyor. Oyun vizyonu çok yüksek.
Galatasaray, doğru hamlelerle maçı istediği gibi yönlendirerek kazandı. Takımın geçen sezon 14 maçta 42 puan aldığı istatistiği düşündüğümde, bu sezon ortaya daha farklı şeylerin çıkacağını düşünüyorum. Okan Buruk’un en büyük özelliği geriye düştüğü karşılaşmaları kaybetmemesi. Peki sizce, aradan sonra ligde neler olacak?..