Moldova’nın güneyindeki Gagavuzya Özerk Bölgesi’nde yaşayan Gagavuzlar, kökleri Oğuz Türklerine dayandırılan zengin bir kültürel mirasa sahip bir topluluktur.
Gagavuzların geçmişte ağırlıklı olarak sözlü kültürle yaşaması ve yazılı kayıtların sınırlı kalması, kökenleri üzerine çeşitli ve kimi zaman çelişkili teorilerin ortaya atılmasına zemin hazırlamış. Kitle göçleri, kültürel etkileşimler, Hristiyanlaşma süreci ve bölgedeki siyasi ittifaklar, Gagavuz kimliğinin oluşmasında belirleyici olmuş ve ulusal kimliğin gelişiminde rol oynamış.
Gagavuz adının etimolojisi üzerine 20’den fazla teori geliştirildi. Bunlar arasında en yaygın olan beş tanesi şunlar:
1-Gökoğuz Teorisi
Bu konuda en yaygın kabul gören görüşlerden biri olan Gökoğuz Teorisi, “Gagavuz” adının “Gök” ve “Oğuz” kelimelerinin birleşiminden türediğini ileri sürüyor. Bu hipotez, özellikle Türkiye merkezli Türk dünyası araştırmacıları arasında geniş destek buluyor.(Yaşar Nabi Nayır, 1936, Balkanlar ve Türklük)
Bu teori, Gagavuz halkının Oğuz boylarından Gökoğuzların soyundan geldikleri düşüncesine dayanır. Ancak tarihî kaynaklarda Gökoğuz boyuna ilişkin ayrıntılı bilgiye ulaşmak zor görünüyor.
Dilsel ve kültürel benzerlikler bu varsayımı dolaylı olarak desteklese de, bu bağı kesin biçimde ortaya koyabilmek için daha somut tarihsel belgelere gereksinim duyuluyor. Örneğin; PubMed, Scopus, SSRN ve Google Scholar gibi akademik arama motorlarında yaptığım taramalarda “Gökoğuz” boyunun Oğuz Boyları ile genetik bağını inceleyen araştırmalara rastlamadım.
2-Keykavus Teorisi
Gagavuz adının kökenine ilişkin güçlü görüşlerden biri, bu adın Anadolu Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykavus’tan türediği yönünde. 1930’larda G. Balascef ve P. Wittek tarafından savunulan bu teze göre, “Keykavus” adı kökenini İran mitolojisi ve Sasani kültüründen alır.
Firdevsi’nin “Şehname” adlı epik eserinde, Keykavus kraliyet soyundan gelen mitolojik bir karakter olarak geçer. Orta Farsçada “Key” (kraliyet) ve “Kavus” (otorite) sözcüklerinin birleşimi, “Güçlü Hanedan” anlamını taşır.
Kardeşler arasında yaşanan taht kavgaları ve yıkıcı Moğol akınları, Sultan II. İzzeddin Keykavus’u 1262’de ailesi ve beraberindekilerle birlikte Bizans’a sığınmaya zorladı. Bizans İmparatoru VIII. Mikael Palaiologos, sığınmacılardan din değiştirip Hristiyanlığı kabul etmelerini istemiş ve bu isteği yerine getirilmiş olabilir.
Keykavus Teorisi’ne göre, bu süreçte Balkanlar’a yerleşen bu topluluk zamanla yerli kültürel yapıyla kaynaşarak etnik bir özgünlük geliştirir. Ancak, Sultan Keykavus’un Gagavuzların atası olduğu ve Gagavuz’un Keykavus’tan evrildiği yönündeki bilgiler tarihsel kaynaklarda net değildir.
3-Çoklu Etnik Köken Teorisi
Bir başka teori, Gagavuzların Orta Asya kökenli Peçenekler, Kumanlar ve diğer Türk boylarının birleşiminden oluştuğunu öne sürer. Bu tez, Gagavuzların etnik kökeninin göçebe toplulukların Doğu Avrupa ve Balkanlar’da yerleşik yaşama geçiş süreciyle doğrudan ilişkili olduğunu savunur. Göçler ve yerleşme sürecinin özgün bir dil, kültürel zenginlik ve dinamik bir toplumsal kimlik geliştirdiği düşünülüyor.
Hristiyanlığı kabul eden Peçenek ve Kuman toplulukların yerleşik toplumlara uyum sağlaması yüzyıllar aldı ve bölgesel olarak farklılıklar gösterdi. İtalyan misyonerler, Hristiyanlığın benimsenmesini kolaylaştırmak amacıyla “Codex Cumanicus” adında Latince-Kıpçakça bir sözlük bile hazırlamışlardı.
Peçenekler ve Kumanlar bölge halkları arasında asimile olurken Gagavuzların Hristiyan olduktan sonra bile önemli ölçüde asimile olmamaları dikkat çekici. Bu durum, Gagavuzların bu tezde savunulduğu gibi farklı Türk etnik unsurların birleşimiyle oluştuğuna değil, bütünlük sergileyen homojen bir topluluk yapısına sahip olduğuna işaret ediyor.
4-Eski Bulgar Teorisi
Daha az popüler olan “Eski Bulgar Teorisi”ne göre Gagavuzlar, Orta Asya kökenli Türk boyları ile Balkanlar’da yerleşik Bulgar topluluklarının kaynaşması sonucu oluşmuş bir etnik grup. Bu görüş, Avrasya’nın batı yönlü geniş göç dalgalarının ve kültürel etkileşimlerinin Gagavuz kimliğinin oluşumunda etkili olduğunu öne sürer.
7. yüzyılın başlarından itibaren İdil (Volga) bölgesinden Balkanlar’a göç eden Bulgar toplulukları, yerli halklarla etnik ve kültürel kaynaşma süreci yaşayarak Bulgar kimliğinin temelini atmışlardır. “Eski Bulgar” modeline benzer şekilde, Orta Asyalı Gagavuzların da bu tür bir göç ve etnik birleşim süreci sonucu özgü bir kimlik oluşturdukları düşüncesi öne çıkar.
5-Gaga-Uz Teorisi
Diğer bir teori ise “Gaga-Uz Teorisi” olarak bilinir ve “Gagavuz” teriminin “Gaga” (kuş gagası) ve Oğuz” halkını temsil eden “Uz” eki ile birleşiminden türediğini öne sürer. Bu görüş, kuşların eski Türk kültüründe şamanlara ruhsal yolculuklarda eşlik eden koruyucu figür olduğunu ve Gagavuz adının buradan geldiğini savunur.
Eski Asya Türk kültüründe kuşlar ve özellikle gaga, totemik ve mitolojik anlamda önemli bir yere sahipti. Dolayısıyla Gagavuz adı, Altay mitolojisindeki kuşların gökyüzü, tanrısallık, yırtıcılık, güç ve özgürlük kavramlarıyla ilişkilendirilmiş olabilir. Ancak bu tezin bilimsel dayanaklarının sınırlı olduğunu, geniş benimseme görmediğini ve eleştiri aldığını belirtmek önemli.
Gagavuzların günümüzdeki kültürel uygulamaları, tarihsel kökenleri ve kimliklerine dair önemli ipuçları sunuyor. Örneğin; Georgi Köse, İvan Aslan, Mariya Demir ve Valentina Yıldız gibi isimlerde vaftiz adları ile Türkçe soyadların birlikte kullanımı, kültürel kaynaşmanın canlı bir yansıması. Ayrıca Gagavuzların dini ritüellerde Gagavuz Türkçesini tercih etmeleri, dillerine ve kökenlerine duydukları bağlılığın güçlü bir sembolü.
Sonuç olarak, Gagavuz kökeni üzerine ileri sürülen etnolojik ve etimolojik hipotezler arasında, Gökoğuz ile Keykavus bağlantısı diğerlerinden bir adım öne çıkıyor. Ancak, Doğu Avrupa’daki göç hareketleri, karmaşık demografik yapı, kültürel asimilasyon, arkeolojik bulguların ve yazılı kaynakların yetersizliği gibi etkenler, bu halkın tarihini kesin olarak aydınlatmayı zorlaştırıyor. Tüm bu zorluklar göz önüne alındığında Gagavuz halkının ve dillerinin kökeni, tarih sahnesinde gizemini koruyan bir konu olarak varlığını sürdürüyor.
Not: Görseldeki geleneksel mataranın üzerinde “Allah Sağlık Versin” yazıyor.
Gagavuz Türkçesinde bir Ortodoks ayini: