Yayıncı kuruluşta yayınlanan hakem programında Beşiktaş-Fenerbahçe maçında 27 pozisyon izlenmiş, bunlardan 18 tanesi yanlış ve bu yanlışların 16’sı Fenerbahçe aleyhine.
Bunların arasında hakemin gözü önünde yaşanan ve görmemesi mümkün olmayan pozisyonlar var. Yani açıkça Fenerbahçe aleyhine taraflı bir yönetim söz konusu. Ayrıca bu hakem FIFA 17 yaş altı dünya kupasında 3 maç yönetmiş, bu turnuva FIFA’nın yıldız adayı hakemleri çağırdığı önemli bir turnuva; 3 maç yönetmek de iyi hakem olduğunu gösterir.
Ancak hakemler Türkiye’ye döndüğünde maç Fenerbahçe maçı olduğunda birer canavara dönüşüyor. Bu durumu hata, görmedi, kötü bir günündeydi diye geçiştirmek mümkün değil.
Üstelik bu bugünün problemi de değil, devlet eliyle darbe dahil her şey yapıldı, Fenerbahçe’ye ve organize bir kötülük var. Futbol yönetiminin başında kim olursa olsun ilk iş Fenerbahçe’ye darbe yapmak oluyor.
Artık hata, eksiklik, yetersizlik diyemiyoruz, açık açık futbol saha dışından manipüle ediliyor.
Bunun çeşitli nedenleri var ama en belirgini Doğulu bir toplum refleksine uygun olarak nepotizmin (kayırmacılık) yüksek olması ve bunu kullanan bir kısım futbol mafyasının yarattığı bir hırsızlık mekanizması bulunması.
“Neden Fenerbahçe” sorusunun cevabı da çok basittir: Fenerbahçe Cumhuriyetle güçlenmiş ve Cumhuriyetin temel direği kentli orta sınıfa dayanan bir takımdır. Türklük ile yobazlık Türk tarihi boyunca çatışma yaşamış iki kavramdır. Biri ümmet, diğeri Türk olmak ister. Fenerbahçe ikinciyi temsil eder bu nedenle de Doğu’ya özgü tarikat, derin devlet, mafyanın hedefi olur.
Geçmişe baktığınızda olanların hiçbiri tesadüf değildir, Fenerbahçe’nin karşısına dikilen derin devlet, tarikat, Cumhuriyet karşıtı popülizm aslında onun temsil ettiği değerleri hedef alır.
Beşiktaş-Fenerbahçe maçındaki yönetim gösterdi ki bu ülkede şampiyonluklar Fenerbahçe’den çalınıyor.
Gerisi çalınandan pay alma kavgasıdır.
***
İsmail Kartal’ı beğendiremiyoruz insanlara, bütün insanlar gibi İsmail Hocanın da hataları vardır ama çoğumuzdan azdır. Belki en önemli hatası Fetö’nün dizinin dibinde yer alacak onursuz ve alçak bir karakter taşımıyor olmasıdır! Birçok maçı mükemmel yönetti, Beşiktaş maçı “B planı yok” diyenlere tokattı çünkü önde baskı yapmadı, baskıyı kendi sahasında yaptı. Böylece geride açık alan bırakmadı ve daralan alanda Samet’in kolay geçilmesi, Djiku’nun maç eksikliği gibi sorunları minimuma indirdi.
İsmail Hocayı beğenmiyorsunuz çünkü yazının birinci bölümündeki sistemin yarattığı Fenerbahçe’nin varlığını yağmalama düzeninin parçası olan akbabaların oluşturduğu leşçi medyaya esir olmuşsunuz, görmüyorsunuz.
Sadece birini yazacağım bütün hüneri önde baskıymış gibi algı yaratan leşçi medyanın gözüne sokmak için.
Fenerbahçe’nin iki kanadı Ferdi-Tadiç ve Osayi-İrfan.
Osayi ve Ferdi her pozisyonda çıkıyor, Tadiç ve İrfan istasyon oluyor ve defansın arkasına sarkıyorlar. Rakip defans için 2 seçenek kalıyor: Ya kanatlara açılıp ortayı riske edecekler ya da ortada kalıp Osayi ve Ferdi’nin orada at koşturmasına izin vermek zorunda kalacaklar.
Ortayı boşaltınca Fred ve Szymanski zaten her pozisyonda orada ve golü yapıyor, Ferdi ve Osayi boş kalınca Dzeko gibi yerden ve havadan etkili bir santrafora kısa mesafeden atılan toplar golü getiriyor.
Çözümü yok.
Premier Lig’de bile bunu uygulayan hoca yo, biraz saygı ve biraz farkındalık.
Kısacası, Fenerbahçe sistemin doğal düşmanı ve kurtuluş savaşı veriyor.