Ali Bulunmaz, Cumhuriyet Kitap Eki, Gazete Duvar, Bianet, K24, Artful Living gibi farklı mecralardaki kitap değerlendirme yazılarıyla tanıdığım bir isim. Onun yazılarında, felsefenin ışığını apaçık görebiliyorum. İstanbul Üniversitesinde felsefe lisansını tamamlayan Bulunmaz, Maltepe Üniversitesinde de felsefe yüksek lisansı yapmış. Felsefenin, yaptığı her işe, okuduğu her metne ve karşılaştığı her olaya eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşma refleksi geliştirmesini sağladığını belirten Bulunmaz, “Felsefe bölümünde okuyan kişi yaşamla ve dünyayla ne kadar ilişki kurarsa o kadar imkâna erişebilir. Bakma ve görme ilişkisi önemli” diyor.
Elif Şahin Hamidi
***
–Neden felsefe? Yolun nasıl felsefeye düştü?
-Felsefeye yolum, 1998’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü kazandığımda düştü. Daha doğrusu, felsefeye ilgim resmiyet kazandı. Öteden beri kitaplara ve felsefeye meraklıydım, tam da bu nedenle öğrenim görmek istediğim bir alandı.
–Peki, felsefe sana ne yaptı? Felsefeyle birlikte değişen bir şey oldu mu hayatında?
-Yaşamım değişti diyebilirim; olayları, durumları, bilgiyi ve bilgi olmayanı anlama, kavrama ve değerlendirme şeklim farklılaştı. Yaptığım her işe, okuduğum her metne ve karşılaştığım her olaya eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşma refleksi geliştirdi felsefe. Bunun yanında, İoanna Kuçuradi, Betül Çotuksöken, Teoman Duralı, Cengiz Çakmak gibi çok kıymetli hocalarımla, okulda tanıştığım ve hâlâ görüştüğüm arkadaşlarımla karşılaştırdı beni felsefe.
–Kimileri felsefeden korkuyor. Felsefeden korkmaya gerek var mı sence ve bu korku nasıl aşılabilir?
-İnsan bilmediğine inanır, bilmediğinden korkar. Bu korkuyu aşmanın tek yolu felsefeyi öğrenmek. Daha doğrusu öğrenmekten çekinmemek. Zor ama imkânsız değil.
–Felsefe ve diğer disiplinler arasındaki ilişki hakkında ne düşünüyorsun? Disiplinler arasılık neden önemli? Felsefe neden herkese lazım ya da lazım mı?
-Disiplinler arası ilişki elbette çok önemli; her şeyden önce hem felsefi yaklaşım konusunda hem de diğer alanlarla ilgili ufku genişleten bir girişim. Bilgi alışverişinden tutun da eksikleri görme ve tamamlama, birbirini zenginleştirme bağlamında hayli etkili. Bu anlamda felsefe itici bir güç ve evet, bence herkese, her disipline lazım.
–Peki felsefe karın doyurur mu? Aileler, çocukları aç kalacak diye felsefe okumalarını pek istemiyor gibi de…
-Ne felsefe ne de başka bir bölüm, alan tek başına karın doyurur. (bu noktada karın doyurmaktan ne anladığımız da önemli tabii: geçinmek mi, maddi anlamda zenginleşmek mi?) Felsefe okurken kendinizi kültürel ve sosyal babta nasıl ve ne kadar geliştirdiğiniz önemli. Dünyaya ve yaşama açık olmak gerek. Tüm bunları bir arada başarabildiğiniz ölçüde yol alabilirsiniz.
-Felsefeci sadece felsefe mi yapar: Sadece kitaplara gömülüp okur, yazar, düşünür mü? Ya da hangi alanlarda iş yapar, yapabilir?
-Bazı felsefecilerin bile felsefe yapamadığı ya da felsefeyi bilmediği bir ülkede yaşıyoruz. Tabela ve bina üniversitelerinin felsefe bölümlerine bakmak, bu gerçeği görmek için yeterli. ÖSYM kılavuzuna göz attığınızda felsefe bölümlerinden mezun olanların yapacağı epey bir iş sıralanıyor, fakat bir de gerçekler var. Bir önceki soruya verdiğim yanıtın benzerini buraya da iliştirebilirim; felsefe bölümünde okuyan kişi yaşamla ve dünyayla ne kadar ilişki kurarsa o kadar imkâna erişebilir. Bakma ve görme ilişkisi önemli.
–Gündelik hayatta insanların genellikle ezberler, ön yargılar, değer yargıları, inançlar, izmler, ahlaksal normlar üzerinden değerlendirmeler yapıp, değer harcadıklarını görüyoruz. Çoğu çatışma, kavga gürültü de buradan çıkıyor. Bu noktada felsefe bir çıkış kapısı aralayabilir mi insana?
-Elbette bir çıkış kapısı aralar. Yeter ki felsefe göz korkutmasın, ezberlere ve ön yargılara kurban edilmesin.
–Felsefeyle ilgilenenlere, felsefe okumak isteyenlere ne tavsiye edersin?
-Öncelikle felsefeye ilgilerinin derin mi, yoksa öylesine mi olduğuna karar vermeliler. Derinse zaten iyi hocalarla ve bölümlerle karşılaşacaklardır. Sonrası felsefeyle (felsefe tarihi, mantık, ontoloji, bilgi felsefesi vd. disiplinlerle), tarihle, sosyolojiyle, psikolojiyle, antropolojiyle, sanatla ve bilimle ilgili bol bol okumayı, doğrudan kaynağından araştırmayı ve yüzeyselliğin çekimine kapılmamayı gerektiren bir süreç. Bunların tamamını bir arada yapmak gerekiyor.
Gelecek hafta: Belgin Önal’la söyleşi
***
1. Söyleşi Elif Karakaş: Felsefe adındaki kraliçe
2. Söyleşi Alper Hasanoğlu: Felsefeden korkan terapi görsün
3. Söyleşi Ertan Tunç: Her yol felsefeye çıkar
4. Söyleşi Beste Nâsır: Felsefe insanlaşma yolculuğudur
5. Söyleşi Serhan Kansu: Felsefe bir ışık yakar
6. Söyleşi Hâle Seval: Felsefe hayatımızın içinde
7. Söyleşi Furkan Soltekin: Ezberle savaşmak için felsefe
8. Söyleşi Uğur Selçuk Güneşli: İnsana yakışır bir yol aradım
9. Söyleşi Kornilia Çevik Bayvertyan: ‘Doğruya ulaşmanın anahtarı felsefe’
Yazar hakkında
Elif Şahin Hamidi 1979 yılında doğdu. 1998 yılında, Trakya Üniversitesi EMYO Serigrafi Bölümünden, 2004 yılında, Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Basın-Yayın Bölümünden mezun oldu. 2018 yılında, Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları Anabilim Dalı İnsan Hakları Yüksek Lisans Programını tamamladı. Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’nin danışmanlığında “Gazetecinin İşi, Hak Gazeteciliği ve İnsan Hakları” başlıklı bir tez yazdı. Şu an aynı üniversitede felsefe doktorası yapıyor.
Öğrencilik yıllarından bu yana çeşitli mecralarda muhabir, editör, genel yayın yönetmeni olarak görev yaptı ve yazmayı hep sürdürdü. Kitap değerlendirme yazıları, yazarlarla yaptığı söyleşiler, hazırladığı dosya konuları ve haberler farklı mecralarda yayınlanıyor.
2014 yılında Beta Yayınları tarafından yayımlanan Sıradışı Uyumsuz Muhalif: Bir Entelektüeli Yitirmek/Vakur Kayador’un Ardından başlıklı kitapta, “Hep Vakur ve Hep Yalnızdı” başlıklı yazısıyla yer aldı. Ayrıca Ercan Kesal ile Peri Gazozu adlı kitabı üzerine yaptığı söyleşi, 2017 yılında yayımlanan Aslında adlı kitaba dahil olurken, Murat Gülsoy’un Nisyan adlı romanıyla ilgili değerlendirme yazısı, 2018 yılında yayımlanan Murat Gülsoy: Edebiyatta 30. Yıl/Basında Yazılanlar adlı kitapta kendine yer buldu. Prof. Dr. Şehnaz Ceylan’ın editörlüğünü yaptığı ve Ekim 2020’de yayımlanan Çocuk Edebiyatı başlıklı kitaba, “Kitaplara ve Okumaya Dair” başlıklı yazısıyla katkıda bulundu. 2021’de yayımlanan Etik, Hukuk ve İnsan Hakları/İoanna Kuçuradi’ye 85. Doğum Günü İçin adlı armağan kitaba, yüksek lisans tezinden hareketle, “İnsan Hakları Işığında Gazetecinin İşi” başlıklı bir yazı yazdı. “Toz, Ölüler ve Diriler” başlıklı öyküsü, Sözcükler Edebiyat Dergisinin Mayıs-Haziran 2022 sayısında yayımlandı. Kasım 2022’de yayımlanan Edebiyatta Denizcilik Denizcilikte Edebiyat adlı kitaba, Nazlı Eray’ın Pasifik Günleri romanı hakkında bir yazıyla katkı sunarken, Şubat 2023’te yayımlanan Edebiyatta Hukuk adlı kitaba, Aristophanes’in Kadınlar Savaşı/Lysistrata oyunu hakkındaki “Barış Düşünün Peşinde: Lysistrata” başlıklı değerlendirme yazısıyla katkıda bulundu. Son olarak, İoanna Kuçuradi için hazırladığı Ömrümüzü Yönlendiren Rastlantıların Kavşağında: İoanna Kuçuradi başlıklı armağan kitap, Mart 2024’te, Kuçuradi Felsefe ve İnsan Hakları Vakfı Yayınları’ndan çıktı. Ayrıca yüksek lisans tez çalışması, İnsan Hakları Işığında Gazetecinin İşi başlığıyla, yine Mart 2024’te kitaplaştırıldı.
Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezinde Uzman olarak görev yapıyor ve Prof. Dr. İoanna Kuçuradi ile birlikte çalışıyor. İnsan Hakları Anabilim Dalı ve İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Danışma Kurulu Üyeleri arasında yer alıyor. Ayrıca, İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi ve UNESCO Felsefe ve İnsan Hakları Kürsüsü Bültenini hazırlıyor.