18.5 C
İstanbul
18 Nisan 24, Perşembe
spot_img

Evren kıpır kıpır, sen ne dersen de!

Metin Gülbay

Dünya’nın kendi çevresinde dönüşü üzerine çok şarkı bestelendi. Ermeni asıllı Fransız sanatçı Mark Aryan’ın bestesini seslendiren Ajda Pekkan’ın “dünya dönüyor” şarkısını özellikle yaşı ellinin üzerinde olan herkes bilir. Sonra tabii ki sözleri ve bestesi Tuğrul Dalcı’ya ait olan ve Nilüfer’in 1973 yılında seslendirdiği “dünya dönüyor, sen ne dersen de” nakaratıyla bilinen ünlü şarkısı var.

Dünya dönerken sanatçılara da ilham kaynağı olmuş. Böylesine romantik bir yanı var işin. Dünya tabii ki dönüyor, hem de ne dönme. Önce kendi çevresinde dönüyor saatte 1667 kilometre (km) hızla, ama aynı anda yalpalayarak dönüyor, öne ve arkaya doğru 23,5 derece açı yaparak ki bu hareket mevsimlere neden oluyor.

Sonra aynı anda Güneş’in çevresinde dönüyor saatte 106 bin km hızla. Evet inanılmaz bir hızla dönüyor ve biz hiçbir şey fark etmiyoruz. Buraya kadar söylediklerim klasik üniversite öğrenimi almış olan herkesin bildiği bilgiler.

Bundan sonrasını ise herkes bilmiyor.

Dünya aynı anda hem kendi çevresinde hem Güneş çevresinde dönerken Güneş de Samanyolu içinde dönüyor. Her 225-230 milyon yılda bir turunu tamamlıyor. Bu esnada Güneş’in hızı saatte 828 bin km. Güneş’le beraber sistemin içinde ne varsa, toz zerresine kadar yani, onunla birlikte hareket ediyor, onlar da Samanyolu içinde dönüyor.

Anladık bir de bu varmış diyeceksiniz.

Demeyin çünkü daha bitmedi.

Bir de birbirine yakın galaksilerin oluşturduğu gruplar var.

Samanyolu, Andromeda ve Üçgen galaksileriyle birçok başka uydu galaksinin oluşturduğu gruba Yerel Grup deniyor. Üçgen galaksisinin Andromeda’nın uydu galaksisi de olabileceği ileri sürülüyor bu arada.

Samanyolu’nun da uydu galaksileri var. Bunlar, Yay Eliptik Cüce Galaksisi, Büyük Macellan Bulutu, Küçük Macellan Bulutu, Büyük Köpek Cüce Gökadası, Küçük Ayı Cüce Galaksisi, Ejderha Cüce Gökadası, Karina Cüce Gökadası, Altılık Cüce Galaksisi, Yontar Cüce Galaksisi, Ocak Cüce Gökadası, Aslan I, Aslan II, Büyük Ayı Cüce Galaksisi I ve Büyük Ayı Cüce Galaksisi II.

Epey de varmış.

Tam on milyon ışık yılı çapında bir grup bu. İşte bu “galaksi arkadaş grubu” Başak Süper grubuna doğru çekiliyor yani hareket ediyor. Hareket yerine “çekiliyor” demek lazım çünkü doğru sözcük bu. Başak Süper grubunun iki bine yakın galaksiden oluştuğu ve 110 milyon ışık yılı çapında olduğu tahmin ediliyor. Süper denmesinin nedeni de bu. Süper dediğime bakmayın onun da süperi var.

Yerel grubun Başak Süper Kümesi’ne doğru yolculuğundaki hızı saatte 2 milyon 250 bin km. Görüldüğü gibi kütle büyüdükçe hız da artıyor.

Başak Süper Kümesi ise daha da büyük ve Laniakea adlı bir dev grup tarafından çekiliyor. Buna da Büyük Çekici deniyor. Laniakea Hawai dilinde engin cennet anlamına geliyor. Başak Kümesi’nin Laniakea’ya doğru ne kadar hızla ilerlediğine ilişkin bir rakam bulamadım.

 

Dünya ve Jüpiter

 

Eski bilgilerimiz yerle yeksan oldu

Halbuki eskiden Büyük Patlama ile oluşan evrendeki galaksilerin birbirinden hızla uzaklaştığını sanıyorduk, bize böyle söylenmişti astronomlar tarafından, altmış, yetmiş yıllık bilgilerden söz ediyorum. Artık çok daha duyarlı teleskoplar ve kızılötesi kameralarla çalışılıyor ve hiç bilinmeyen galaksiler keşfedildiği gibi galaksi kümelerinin olduğu da ortaya çıktı.

Tüm galaksiler birbirinden uzaklaşmıyor. Galaksi kümeleri daha büyük kümelere doğru çekiliyor. Bu da evrenin yapısına uygun çünkü büyük çekim gücü olanlar daha küçük çekim gücü olanları çeker.

Çekim yasası diye bir şey var. Büyük kütleli olanlar daha büyük çekim kuvvetine sahip. Dünya Jüpiter’i çekemez çünkü onun onda biri çapa sahip, Jüpiter Dünya’yı çeker. Ama tabii Jüpiter’in on katı çapa sahip yıldızımız yani Güneş sistemin efendisi olduğu için o hepsi üzerinde bir çekim uyguluyor ve onları bugünkü gibi bir düzen içinde tutuyor.

Galaksi kümelerinin daha büyük kümelere doğru çekilmesiyle evrenin işleyişi hakkında çok daha farklı bilgilere sahip olundu. Ama değişmeyen bir şey var dikkat edilirse. Evrende tek bir eylem var: ÇEKİM, dolayısıyla da HAREKET.

Hiçbir şey yani kütle hareketsiz değil. Her kütle ya kendi çevresinde ya gezegeninin çevresinde ya yıldızının çevresinde ya galaksisinin çevresinde ya da hep birlikte daha büyük galaksi kümelerine doğru hareket ediyor.

Durmuyor hiçbir şey. Hareket ederken de koşullar değişiyor. Dünya’da hiçbir gün diğer gün ile aynı uzunlukta değil. Live Science’taki bir habere göre, 19 Temmuz 2020 tarihinde bir gün 24 saatten 1,4602 milisaniye daha kısa sürdü. Yani Dünya daha hızlı dönmüş o gün. Bu araya sıkıştırayım da söylemedi demeyin, hiçbir gün tam olarak 24 saat değil, milisaniyenin kesirleri oranında birbirinden farklı. Dünya da Güneş çevresinde tam 365 günde dönmüyor her seferinde.

Mikro kosmos da aynı durumda

Göktaşları, gezegenler, yıldızlar, galaksiler hareket halinde de atomlar hareketsiz mi? Onlar da hareket ediyor. Atom çekirdeğinin çevresinde dönen elektronların hızı saniyede 2200 km. Çekirdek pozitif yüklü, elektronlar ise negatif. Çekirdeğin çekim gücü nedeniyle elektronlar hep aynı yörüngede döner. Ama eğer enerji verilirse veya bir biçimde enerji alırsa yörüngesini değiştirerek bir üst yörüngeye çıkabilir.

Daha da fiziğe kimyaya boğulmadan şunu söyleyebiliriz ki atomlar hep hareket eder, atomun içinde de gördüğümüz gibi hep hareket vardır.

Siz bu yazıya başladığınızdan bu yana Dünya Güneş’in çevresinde, Güneş Samanyolu merkezinin çevresinde, Samanyolu Başak Kümesi’ne doğru, Başak Kümesi Laniakea’ya doğru milyonlarca kilometre yol aldı. Yazıya başlarken evrende başka yerdeydiniz, şimdi bambaşka bir yerdesiniz.

Biraz da gevezelik yapayım

Hareketin evrende bu kadar belirleyici olması toplumsal yaşamda pek hissedilmiyor ne yazık ki. “Ne diyorsun yahu” diyeceksiniz, demek istiyorum ki evrenin yasalarına uygun bir düşüncemiz yok. Hareket etmek bir yana tersine hareket etmekten yana olanlar çoğunlukta gezegenimizde. Evrende hiçbir “an” diğerine benzemezken, insanların kimi 100, kimi 1400, kimiyse 2000 yıl öncesinde yaşamanın düşünü kuruyor. Bunun imkânı yok gördüğünüz gibi.

Bizim de evrenin işleyişine uygun bir şekilde düşünce yapımızı değiştirmemiz gerekiyor. Bu arada hemen belirteyim ki evrende ileri-geri, önce-sonra, sağ-sol, yukarı-aşağı diye bir şey yok. Hareketi/çekimi temel alıp öyle düşünülmeli. Çözümlemelerimizi yaparken, projeksiyon yaparken bugünkü verilerin kesinlikle değişeceğini, hem de bir an sonra değişeceğini bilmeliyiz. Tarih tekerrür etmiyor kesinlikle. Evrenin yapısı buna izin vermiyor.

Ankara’da yaşayan biri ile İstanbul’da veya Kars’ta yaşayan biri aynı günü/şeyleri yaşamıyor. Türkiye’de yaşayan biriyle İsveç’te veya  Şili’de yaşayan biri de aynı günü yaşamıyor. Koordinatlar ve buna bağlı olarak koşullar değişiyor çünkü. Bu yüzden sabit fikirli olmayalım, ısrarcı olmayalım, çevremize anlamaya çalışmak için bakalım, öyle bakıp geçmek için değil.

Sezen Aksu’nun Mevlana’nın sözlerinden bestelediği şarkıyı hatırlıyorsunuz değil mi?

Hatırlamayanlar için, şöyleydi:

Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş

Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş

Dünle beraber gitti cancağızım
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım

Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.

Sekiz yüz yıl öncesinden ne hoş bir evren tanımı. Mevlâna bilmeden, fark etmeden o kadar güzel betimlemiş ki olayı.

Ben Metin Gülbay, herkese keyifli bir hafta sonu dilerim.

Medya Günlüğü

Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Medya Günlüğü
Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

İlginizi Çekebilir

4,757BeğenenlerBeğen
666TakipçilerTakip Et
11,281TakipçilerTakip Et

Popüler İçerikler