Cumartesi, 17 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Erdoğan gerçekten sıkıştı mı?..

Metin Gülbay
Son güncelleme: 11 Haziran 2024 00:50
Metin Gülbay
Paylaş
Paylaş

31 Mart 2024 yerel seçimlerinde CHP’nin büyük sıçrama yaparak birçok il ve ilçe belediye başkanlığını kazanması ve il genel meclisi oylarına bakarak ülkenin birinci partisi olması sonrasında CHP’li medyada ki buna Saraçhane medyası da deniyor, Tayyip Erdoğan’ın bu yenilgiden bir çıkış yolu aradığı savı ortaya atıldı ve hemen kabul gördü. Yalnız CHP’li medya değil, sol medya da, haydi yüzde 90’ı diyelim, bu savı dillendirmeye başladı.

Erdoğan yerel seçimden sonra hiçbir şey yapmadan CHP Genel Başkanı yani en çok oy almış partinin lideri derhal Erdoğan ile görüşmek istediğini açıkladı. Tarih 18 Nisan idi yani seçimin üzerinden yalnızca 18 gün geçmişti. Yenilginin buharı AKP’nin üzerinde tütüyordu.

Erdoğan Allah’ın bir lütfu olan bu hamleye hemen “tabii ki olur” karşılığını verdi. Bunun üzerine malum medyada “bakın nasıl da Erdoğan sıkıştı çıkış yolu arıyor” görüşü pompalandı. Oysa görüşme isteği durduk yerde Özgür Özel’den gelmişti. Erdoğan tırnağını bile kıpırdatmamıştı.

Aldığı seçim sonucunun şokunu yaşayan Erdoğan Özel’in bu hamlesiyle bir hayat öpücüğüne kavuşmuş oldu. Özgür Özel önce siyasette yumuşama gereği bu adımı attığını söyleyip sonra partisi içinden “ne yumuşaması, yoksa yapılanları af mı edeceğiz” protestoları gelince normalleşme sözünü anmaya başladı, yumuşama değil normalleşme. Özel’in ve tabii ki onun bu tutumunu  destekleyen Ekrem İmamoğlu’nun normalleşmeden anladığı, yediği kroşeyle yere düşen rakibine el uzatarak hakem 10’a kadar saymadan onun ayağa kalkmasını sağlamaktı. Bunda da başarılı oldular.

Erdoğan seçimin üzerinden 72 gün geçtikten sonra iadeiziyarette bulunacağını açıkladı. Bu arada bırakın sersemliğini üzerinden atmayı, önce Van’da ardından 1 Mayıs’ta Saraçhane’de, daha sonra da Hakkari’de attığı sağ kroşelerle muhalefete meydanı dar etmeye başladı.

Yumuşama, normalleşme isteyen bir kişi bunları yapar mı? Sıkışmış bir görüntü mü veriyor Erdoğan? Tam tersine 31 Mart gecesi elinden gider gibi olan ipleri CHP sayesinde yeniden ele geçirip karşı hamlelerini birbiri ardına yapmaya başladı.

Erdoğan’ın çok akıllı, becerikli, kurnaz artık ne kadar olumlu sıfat varsa kullanın, bir siyasetçi olduğunu söyleyenlerin yanıldığı bir şey var. Seçmen Erdoğan’ı sandıkta yendi ve bu onun en  korkulu rüyasıydı. Erdoğan çok korktu. Ancak bu korkunç rüyadan uyanması CHP sayesinde uzun sürmedi.

Çünkü zaten bir yıl önce yapılmış genel seçimleri yine CHP’nin beceriksizliği sayesinde kazanmış ve 2028’e kadar iktidarını garantiye almıştı. Zatıalileri ne normalleşme ne de yumuşama istiyordu çünkü buna gereksinim duymuyordu. Niye yumuşasın veya normalleşme istesin yani niye ipleri elinden kaçırmayı arzu etsin ki?

Zaten bunu da her hareketiyle gösteriyor. Ne uçaklarından birini  elden çıkardı ne Külliye’nin (2022 yılı harcamaları 5,6 milyar liraydı) harcamalarından bir kuruş tasarruf etmekten söz etti ne yapımı süren diğer sarayları için harcamaları durdurdu ne yedi sekiz maaş alanlara engelledi ne de korumalarına günde 3 milyon lira harcamaktan vazgeçti. Niye vazgeçsin ki?

Ama muhalefet ve CHP-Saraçhane medyası Erdoğan’ın sıkıştığından, bir çıkış yolu aradığından, bunun için de çırpındığından söz etmekten vazgeçmiyor. Ben körüm herhalde diye düşünüyorum, milyonlarca insanın gördüğünü göremiyorum çünkü.

Erdoğan çok sıkışmışmış…

Erdoğan bilerek, isteyerek bu yolda ilerliyor. Sanıldığı gibi Devlet Bahçeli’nin tasallutu altında olduğuna da inanmıyorum. Yani Erdoğan iyi, Bahçeli kötü değil. Erdoğan Bahçeli’yi de oyuncak gibi kullanıyor, evet arada bir tokatlıyor falan ama Bahçeli’nin grup konuşmalarındaki ciyak ciyak bağırmalarına bakarak sakin olan tarafın Bahçeli değil Erdoğan olduğunu anlıyoruz. Eğer kullanan kişi Bahçeli olsaydı bu konuşmaları sükûnet içinde, yavaş yavaş, tane tane yapar, son derece keyifli olduğunu gizlemez ve üstün konumda olduğunu, iplerin elinde bulunduğunu gösterecek biçimde bir görüntü verirdi.

Bence Bahçeli’nin ipleri de Erdoğan’ın elinde ve muhalefetin bu savı da geçerli değil. MHP’lilerin poliste ve yargıda kadrolaşmasının Erdoğan’ın muhalefetine rağmen olduğunu düşünmüyorum. Bu arada birtakım uygulamalara karşı çıktığı ileri sürülen Milli Görüş kökenli bazı AKP’lilerin de Erdoğan’ı pek iyi tanımadıklarını düşünüyorum. Erdoğan her şeyi ama her şeyi BİLE İSTEYE yapıyor.

Ve Erdoğan bunu 1994 yılında sahneye koyduğu oyunu otuz yıldır sürdürüyor ve planını başarıyla uyguluyor.

Sözün özü bu konuda da körlük bende galiba, göremiyorum şu apaçık olan gerçekleri!

Anayasa manayasa falan diye şimdi de yoksulların, emeklilerin çığlıklarını perdeleme operasyonunu devam ettiriyor ve bunun da bir sonucu olduğunu göreceğiz sanıyorum.

Değişeceği savlanan şu 66. madde neymiş diye baktım Anayasaya. Şöyle başlıyor:

Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.

Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk’tür.

Eeee “ne var ki” mi diyorsunuz?

Sizce bu iki cümle birbiriyle çelişmiyor mu?

Türk Devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk ise bu şu anlama geliyor: Etnik kökeni veya dinsel inancı ne olursa olsun T.C. vatandaşı olan herkes Türk’tür. İyi de aynı maddeye göre anne ve babanın da Türk olması gerekiyormuş meğerse. Peki anne ve babası Türk kökenli olmayan ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bir insan Türk mü değil mi?

Amaaan zaten körüm, bir de uğraştığım şeye bakın…

Herkese keyifli günler dilerim.

 

Fotoğraf: Cumhurbaşkanlığı

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanMetin Gülbay
Takip et:
İlk haberi 1982'de staj yaptığı Nokta İnsanlar dergisinde yayınlandı. Özgür Gündem, Evrensel, Radikal gazeteleriyle, CNN Türk ve Skytürk televizyonlarının kuruluş ekibinde yer aldı. Kırk yılda birçok yayında çalıştı. Gazeteci meslektaşlarıyla birlikte hazırladıkları üç kitap çalışması bulunuyor, dördüncüyü kendi başına yaptı. 2003 sonu ile 2012 başı arasında Dünya Yayın Grubu'nda Ajans Dünya'nın genel yönetmenliğini yürüttü. 2014'te meslektaşı Adnan Genç ile ortakhaber.com haber sitesinin yayınına başladı. 2,5 yıl süren yayını açılan davalar nedeniyle bitirmek zorunda kaldılar. Çeşitli internet sitelerine tarih ve bilim yazıları yazarak emeklilik hayatını sürdürüyor.
Önceki Makale Alttakiler-üsttekiler
Sonraki Makale Fidan’ın Çin ziyareti

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Hoca bana fena taktı!

Alper Eliçin
17 Mayıs 2025
ManşetSerbest Kürsü

1900’lerin başında İstanbul

Metin Gülbay
17 Mayıs 2025
ManşetSerbest Kürsü

Amerika’nın sıra dışı öyküsü

Halil Ocaklı
17 Mayıs 2025
ManşetSerbest Kürsü

Türkçenin lanetlenmiş kelimesi

Adil Gürkan
17 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?