Pazartesi, 13 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Ego bilinci ve farkındalık

Erdal Çolak
Son güncelleme: 19 Ekim 2023 00:39
Erdal Çolak
Paylaş
Paylaş

Doğadaki canlıları türlerine göre “biz ve onlar” ya da insanlar, bitkiler ve hayvanlar olarak nitelendirip ayrı ayrı yerlere koyuyoruz.

Hayvanlarla bitkiler arasında bir çeşit hiyerarşik yapı bulunsa da “ben ve onlar” diye bir mantık olmadığı aşikar. Nesnel dünyada insan hariç herhangi bir canlı türünde ego olmadığı için ne bitkiler ne de hayvanlar her daim kendilerine en iyisine layık  görür. Bunun sebebi ise benlik bilincidir. İç güdüleri ile hareket eden hayvanlar ego anlayışına sahip değillerdir ve insandaki gibi bir nefis duygusundan uzaktırlar.

İnsanın kişiliğin tüm yönlerinin ahenk, bütünlük veya olgunluk içinde olması ondaki benliğin olgunlaştığının göstergesidir. Tersi bir durumda ise benlik bilincinden yoksun dürtülerinin, egonun tutsağı olmuş bir kişilik tarzı ile karşı karşıyayız.

Klasik anlamda ego ile ilgili bilindik hikayede öğrenci bilgeye sorar:

“Usta ego nedir?”

Bilge yüzünü buruşturarak öğrenciye dönüp: “Bu ne biçim soru. Böyle bir soruyu ancak cahiller sorar. Hiç mi bir şey öğrenemedin bugüne kadar?” der.

Öğrenci dağılır, allak bullak olur, utanç, şaşkınlık ve öfkeden kıpkırmızı olmuştur.

Bilge babacan bir şekilde güler, bir elini öğrencisinin omuzuna koyarak şöyle der: “Evlat işte ego budur!”

İşte bu duyguda, düşüncede olan insan sıkışmışlık, kuşkular, yalnızlık ve önemsizlik duygularıyla ezilmiş, çaresiz bir varoluş hissiyatı içindedir. İnsana içinden çıkılması zor bir durumda olduğunu hissettiren yitirilmiş duygulardan, kendisinden ve diğerlerinden çok uzaklara gittiği bir dönemdeyiz. İnsanı manipüle eden, engelleyen, sıkıntı veren anlamsızlık duygusunun en büyük sebebi ego olsa gerek. Bu ego merhametli bir insan olmamızı imkansızlaştırır, gelişmemizi etkiler, mantıklı hareket etmemizi engeller, insanları yargılamamıza, mutsuz olmamıza neden olur. Ego insanı anlama, kavrama, hissetme, düşünme, belli bir varlığa, bir nesneye ya da evrensel bir değere doğru sürükleyip bağlayan mantığı, varoluşun insan tarafından farkındalığa duyulan ihtiyaca dönüşmesini engeller.

İnsan varoluşundaki sebebi unuttuğunda, özden uzaklaşıp başka egolar ile bir araya geldiğinde özünün çok ötesine ve uzaklara gittiğinde kafası, ruhu, yüreği çok karışır. Birbiri üzerinde etkisi bulunan ego durumlarından dolayı hayatındaki her şey paramparça, dağınık, yapboz oyunu gibi parçalar halindedir.

Evreni ,doğayı anlayabilmek, farkındalığa ulaşabilmek önce kişinin bu evrenin bir parçası olduğunu kabul etmesi gerekir. İnsan dürtülerden, hedonist bir anlayıştan, hazdan ve narsisizmden uzak durduğu sürece egosundan arınır. Sevgi ve bilgi ile farkındalığı yakalayarak iç dünyasına seyahatte bulunabilir. Ben yani ego bencildir, çıkarcıdır. Aklınıza gelebilecek bütün olumsuzlukların altında ego vardır.

Beni ben yapan her özelliğim kim olduğumu gösterir. Beni herkesten ayıran farklılığım dış görünüşüm değil, düşüncelerim, yaşayış tarzım ve duygularımdır. Kendini her anlamda
tanıyan birinin olduğunu düşünmüyorum. Çünkü öyle varlıklarız ki her geçen gün değişebiliyoruz. Evrensel nitelikte olan değerler değişmediği halde biz sürekli ani duygu ve düşünce problemleri yaşıyoruz.

Fakat şöyle bir gerçek var ki bizi biz yapan insani değerler kolay kolay değişmez. Kendini, ne istediğini bilen hayatına gerçekliğine ve ben bilincine bir anlam katmış olur.

Kimlik, karakter, mizaç ve huy ben olgusunu oluşturur. Benim anladığım kadarıyla ile ”BEN” insanın kişide kalıtsal, doğuştan var olan davranışlardır. Bireydeki bedensel, duygusal ve zihinsel etkinliğine çevrenin verdiği önem ve değerlerdir. Benimsenen bu değer yargıları, insanın kendine özgü fiziksel ve ruhsal bütünlüğü ”BEN”dir.

Ben olmayı belirleyen en önemli şey zihinsel özelliğimiz, duygu ve hislere sahip olma kapasitemizdir. Ben bilinci insan geçmişten ders çıkarma, geçmişini hatırlamadır.

Kişi soyut düşünme, dil kullanma, ahlaksal, estetik ve dinsel yargılarda bulunma yeteneğine sahipse kendine özgü, özel bir benliği olduğunu ve bu benliğin özüne bağlantılı olarak bir ruh taşıdığının bilincine varır. İnsanlar vardır, dünyanın kendi etraflarında döndüğüne inanır.

Kendileri olmasaydı diğerlerinin de bir kıymeti kalmayacağını düşünürler. Önemli ve vazgeçilmez olduklarını düşünen bu kişiler övgüyle egolarını beslerler.

Aşağıdaki hikaye egosuz var olmayı çok güzel anlatıyor:

Adam sevdiği kadını evine gider, heyecanla zile basar.

Kadın kapıyı açmadan sorar:

– Kim o? Kim var orada ?

Kadının sevgilisi “ben varım” der.

Kadın:

-Şimdi git, kusura bakma burada ikimize yer yok.

Sevgili gider. Bir süre sonra tekrar gelir. Zile tekrar basar ve kadın sorar:

– Kim o? Kim var orada?

Adam çok anlamlı bir cevap verir:

-Sadece sen varsın sevgili.

Kadın kapıyı açar…

İnsanı gerçek benliğiyle birleştiren, huzur veren, içimizdeki tüm negatif sesleri susturup sessizliğe odaklandığımızda ego yaratıcı bir güç haline sevgi ile gelebilir. Egoyu motive edebilecek güç aşktır…

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanErdal Çolak
Takip et:
Gazeteci-yazar-akade​misyen. Konya’nın Cihanbeyli ilçesine bağlı Kuşça kasabasında 1975’te doğdu. İlk ve ortaöğretimini Konya’da tamamladı, 1996 yılında başladığı Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeki üniversite, daha sonra Danimarka Kraliyet Okulu’nda (İVA) Copenhagen (The Royal School of Library and Information Science) Kütüphanecilik bölümünde tamamladı. Kütüphanenin Kültüre Etkisi ve Bilginin Bilimselliği üzerine doktora yaptı. Danimarka The Union Press Associat​ion IPC yönetim kurulu üyesi, uluslararası basın yayın kartı sahibi. Kişisel gelişim alanında eğitimler aldı. Psikoterapi Eğitimi sertifikası, Yaşam Koçluğu ve NLP (Zihinsel ve Dilsel Programlama) konusunda diploma sahibi. ”Sonsuzluk İle Hiçlik Arasındaki İnsan” adlı deneme kitabı Dancaya, ”Yalnızlık Aşktır; Yalnızlık, Yokluğun, Hiçliğin Şiirleri” kitabı”. ”Loneliness Is Love” adıyla İngilizceye çevrildi. ”Yüreğim Sensizliğim”, ”Yalnızlık Aşktır”, ”Ben Sana Değil Kendime Geç Kalmışım” adlarında şiir kitapları var. Danimarka’da yaşamaktadır.
Önceki Makale ‘Hamas köşeye sıkıştı’
Sonraki Makale ‘Tüm bu olanlar delice’

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörKöşe Yazıları

“Guggenheim Etkisi”

Emre Dilek
12 Ekim 2025
EditörKöşe Yazıları

Beyin yeniyi mi sever eskiyi mi? 

Dr. Nevin Sütlaş
12 Ekim 2025
Köşe Yazıları

Gazze’de Trump ve Erdoğan’ın “kırılgan ateşkesi…”

Aydın Sezer
11 Ekim 2025
Köşe Yazıları

Görünmeyen kafeslerimiz…

İnan Özbek
10 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?