Perşembe, 15 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Doğa seslerinin dile katkısı

Halil Ocaklı
Son güncelleme: 20 Mayıs 2023 00:37
Halil Ocaklı
Paylaş
Paylaş

İletişim kurma yöntemi türler arasında farklılık gösterebilir ve bazı türler diğerlerine göre daha gelişmiş iletişim davranışları sergiler.

Başlangıçta iletişim koku alma, dans etme, dokunsal sinyaller ve vücut diline dayanıyordu. Ancak, ses üretim düzeneğinin gelişmesi iletişimde önemli bir ilerlemeye, bugünkü düzeyine ulaşmasına yol açmıştır.

İlk insanlar için iletişim, vahşi doğa koşullarında hayatta kalmada önemli bir rol oynamıştır. İletişim kurmak için kullandıkları basit mırıltılar ve homurtular giderek daha rafine ve yinelenebilir seslere dönüştü. Zamanla insanlar işitsel uyaranları tınılarına göre kategorize etme ve buna göre tepki verme yeteneğini geliştirdi.

Doğadan gelen sesleri taklit etme alışkanlığı, insanın ses verilerini ezberleme kapasitesini güçlendirdi ve iletişim kurma arzusunu besledi. Bu bağlamda doğal çevre ve sosyokültürel etkileşimler, dillerin ortaya çıkışında ve erken evriminde etkili olmuştur. Doğal çevre ses çeşitliliğinin, kültürel çevre ise söz çeşitliliğinin somutlaşmasına katkıda bulunmuştur.

Bazı tarihsel dilbilimciler tarafından öne sürülen “Bow-Wow” teorisine göre, dilin ve konuşmanın kökeni, çevreden algılanan seslerin tekrarlanmasıyla açıklanabilir. Bu teoriye göre, onomatope ya da yansıma ses olarak bilinen bu sesleri yansılamak sesli iletişim kapasitemizi zenginleşmiştir.

On binlerce yıl önce, sakin doğal ortamlarda hayvan sesleri muhtemelen en sık duyulan seslerdi. İnsanlar, kendi seslerini tehlikeli hayvanların seslerine benzeterek sembolik bir benzetme ve ilişkilendirme yapmış olabilirler. Bu şekilde, bir potansiyel yırtıcı tehdidine karşı özel bir seslenme ile klandaki herkes uyarılıyordu.

İzciler, klanlarının diğer üyelerini yaklaşan yırtıcılar konusunda uyarmak için ayı, timsah, aslan, sırtlan veya kurt gibi hayvanlara atfedilen belirli sesleri kullanmış olabilirler. Alarm seslerinin sıklığı ve yoğunluğu muhtemelen tehdidin türü, boyutu, yönü ve uzaklığı hakkında bilgi veriyordu. Ayrıca, yırtıcılar kadar tehlikeli olabilecek saldırgan komşuları belirtmek için farklı alarm sesleri üretilmiş olabilir.

Kaya çizimleri ve diğer referans buluntular, sözlü iletişimin yaklaşık 35-40 bin yıl önce yavaş yavaş sosyal yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldiğini göstermektedir.

İnsanoğlunun doğadan yansıyan sesleri yorumlama yeteneğini geliştirmesi, 7 binden fazla dil yaratma kapasitesinin oluşmasındaki en temel adımlardan biriydi. Bu bilişsel gelişim, düşüncelerin sözler aracılığıyla daha akılda kalıcı bir şekilde iletilmesini sağlayacak kavramlar türetmemizi sağladı. Bu nedenle, doğadan yansıyan sözcükler tüm modern dillerde ortak bir bileşen olarak bulunmaktadır.

Örneğin, miyavlamak, havlamak, kükremek, melemek, kişnemek, anırmak, vıraklamak, vızıldamak, gıdaklamak, gürlemek, hırlamak gibi kavramlar doğrudan hayvanlarla ilişkilendirilerek türetilmiş fiillerdir.

Aynı şekilde, yemek kaynarken oluşan kabarcıkların çıkardığı piş sesinden “pişirmek”, kısık sesli konuşurken duyulan fıs sesinden “fısıldamak”, su akarken duyulan şır sesinden türetilen “şırıldamak” da yansıma seslerden türetilmiş sözcüklerdir.

Ayrıca, hapşırmak, öksürmek, hıçkırmak, horlamak, fokurdatmak, şapırdatmak, vızıldamak, viyaklamak, gıcırdamak, patlamak, çatlamak, vınlamak, tıklamak, hışırdamak gibi eylemler de yansımalı sözcüklerdir. Uğultu, gürültü, patırtı, çatırtı, şangırtı, zırıltı ve tıkırtı gibi sözcükler daha çok mekanik işlerden yansıyan seslerden türetilmiştir.

Çocuk dilinde, yansımalı sözcüklerin çoğunlukla anlatım gücünü pekiştirmek amacıyla ikileme şeklinde kullanıldığı gözlemlenmektedir. Birkaç örnek verelim: Zıp zıp, çuf çuf, düt düt, bip bip, rın rın, nani nani, tık tık, pat pat, bıcı bıcı, nam nam, ham ham, pisi pisi, pır pır, kuçu kuçu, cıs, üf vb.

Bunlar yalnızca birkaç örnektir, doğadan yansıyan seslerden türetilen sözcüklerin çeşitliliği oldukça geniştir.

Yansımalı sesler ayrıca insanların belirli duygusal bir durum veya tutumu daha canlı biçimde dile getiren sözcükler oluşturmasına da yardımcı olmuştur. Örneğin, “inleme”, “sızlanma”, “içi cız etme”, “iç geçirme”, “içi burkulma”, “iç çekme”, “of çekme”, “hüngür hüngür ağlama”, “hıçkırma”, “kıkırdama”, “kahkaha atma” vb.

İletişim yeteneği uzun bir süre boyunca sınırlı kalan insan, doğadan yansıyan sesler ve diğer bir dizi etkenler yardımıyla bu yeteneğini geliştirmiştir. İnsan, başka hiçbir türün başarmadığını başararak canlılar âleminin açık ara en iyi iletişimcisi oldu.

Sonuç olarak, doğadan yansıyan sesler insan iletişiminin gelişimi ve evriminde ve dolayısıyla ilk insanların hayatta kalmasında önemli bir rol oynamıştır.

halilocakli@yahoo.com

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanHalil Ocaklı
Takip et:
Bayburt'un Sisne köyünde doğdu (1964). Almanya'da gurbetçi bir çocuk olarak büyüdü ve burada Yunan-Roma tarihi okudu. California Berkeley Üniversitesi'nde Proto-Altayca ve Japonca ilişkileri üzerine çalıştı. Bu süreçte Japonya'da Kyushu Üniversitesi'nde bir sömestr geçirdi. Çalışma alanı: Diyakronik (Artsüremli) Proto-Dil Tipolojisi. Türkiye ve ABD'de profesyonel turist rehberliği ve çevirmenlik yaptı, 50'den fazla ülke gezdi. Rodos'ta otel işletmeciliği yaptı. Hindistan'da çeşitli eğitimler aldı. Rusya'da Tver Devlet Üniversitesi'nde çalışırken Olga ile evlendi. Kadim Vedanta felsefesine derin bir ilgi duyuyor. Aksiyon dolu 35 yılın ardından, şimdi Bergamo (İtalya) ve Antalya'nın sade sakinlerinden biri olmaya çalışıyor.
Önceki Makale Göğüs ağrısı
Sonraki Makale Keyifli, renkli, hareketli

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Serbest Kürsü

“Bir Cumhuriyet Şarkısı” filminin düşündürdükleri

Gürsel Demirok
13 Mayıs 2025
EditörSerbest Kürsü

2 üniversite karşılaştırması

Alper Eliçin
13 Mayıs 2025
EditörSerbest Kürsü

Azala azala yok mu olacağız?

Metin Gülbay
13 Mayıs 2025
Serbest Kürsü

Geleceğin inşasında kalıcı adımlar

Yıldırım Aktuğan
12 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?