Pazartesi, 2 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Dilin evrimine Darwinci bakış…

Halil Ocaklı
Son güncelleme: 1 Temmuz 2023 00:08
Halil Ocaklı
Paylaş
Paylaş

Dilin evrimi, toplumları ve kültürleri biçimlendiren karmaşık bir dönüşüm sürecini temsil eder ve evrimsel öykümüzün en heyecan verici konularından biridir. En eski dillerin doğuşundan bu yana dil, çeşitli değişim ve gelişim evrelerinden geçerek bugünlere gelmiştir.

Dilin evrimleşme yeteneği sayesinde, bizler bugün çevreye uyum sağlama ve yeni düşünce ya da duyguları daha iyi iletmede atalarımızdan daha iyi durumdayız. Ayrıca, yeryüzünde en sıcak ve en soğuk yerler de dâhil, göç ettiğimiz her yere dilleri de götürerek yaşamlarını sürdürmelerini sağladık.

Dahası, yalnızca konuşma dili ile sınırlı kalmayıp yazıyı da geliştirerek iletişimin daha kalıcı bir formunu oluşturduk.

Diller doğar, kullanıldıkça gelişir, büyür ve çevreye uyum sağlamak için evrimleşir. Dil, toplumların ve kültürlerin sürdürülebilirliğinde kritik bir rol oynar ve sürekli olarak çevresel koşullara ve iletişim ihtiyaçlarına adapte olur.

Bununla birlikte, bazen bunun tersi olur, bir dile artık gereksinim duyulmadığında kaybolabilir. Bu yüzden, işlevsellik bağlamında uygun bir habitata sahip olmayan dillerin kullanılma, gelişme ve dolayısıyla hayatta kalma şansı daha düşüktür.

Bir dilin işlevselliği azaldığında ve/veya son konuşan kişiler öldüğünde, pratik olarak kullanılamaz hale gelir ve tarih sahnesinden silinir. İnsanoğlunun varoluşu boyunca binlerce dilin doğup öldüğüne inanılmakta.

Dillerin kaybolması, insanlık için düşünce dünyamızın zenginlik ve çeşitlilik kaybı anlamına gelmektedir, ancak burada oluşan ayıklanmaya karşı koyma şansımız yoktur. Şu anda dünya genelinde yaklaşık 7.110 dil konuşulduğu, ancak yaklaşık 2.500 dilin tehlike altında olduğu düşünülmektedir.

Charles Darwin, evrim teorisiyle birlikte dillerin kökeni konusuna da ilgi göstermiştir.

1830’ların sonlarından itibaren bunu biyolojik evrime benzer bir şekilde açıklamaya çalışmıştır. Özel defterlerinde hayvanların iletişimsel gücü, yeni sesleri öğrenme kapasiteleri ve hatta bunları sözcüklere bağlama yetenekleriyle ilgili notlar bulunmaktadır.

Darwin, hayvanların ve insanların doğal çığlıkları arasındaki benzerliklere dayanarak, dilin evrimini eş arama ile ilişkili iletişim ihtiyacıyla ve seçilim mekanizmasıyla ilişkilendirmiştir. Dil ve müzik arasında da benzerlikler kurarak Darwin, “Diller şarkı söylemekle başlamış olabilir, müzikten aldığımız zevkin kökeni bu olabilir” demiştir.

Darwin, kullanışlılık açısından dil üzerinde bir seçilim baskısı olduğunu, bu nedenle dillerin daima daha etkili ve daha karmaşık bir yapıya evrilme eğiliminde olduğunu öne sürmüştür.

Darwin’in dilin evrimine ilişkin görüşlerini de içeren “İnsanın Türeyişi” (1871) adlı kitabından bazı anahtar noktalar:

  • Diller öncelikle insanın hayatta kalma ve etkileşme dürtüsüne bağlı olarak doğmuştur
  • Dillerin evrimi hayvanların çiftleşme çağrılarınca tetiklenmiştir
  • Dillerde değişimler sözcük seçilimi yoluyla gerçekleşir
  • Dünya dilleri ortak bir atadan evrilmiş
  • İlk insanlar el kol hareketleri ve basit sesler yardımıyla iletişim kurdular
  • Zamanla bu sesler daha karmaşık hale geldi ve sonunda bugün bildiğimiz dile dönüştü.

Darwin’in dilin kökeni ve evrimine ilişkin görüşleri fazla ilgi görmemiş ve tartışmalı bulunmuştu. Bazı dil bilimciler, doğal seçilim teorisinin dilin karmaşıklığını açıklamak için yeterli olmayabileceğini ileri sürmüşlerdi.

Darwin’in dil evrimi teorisi, ilk açıklanmasından 150 yıldan fazla bir süre sonra bile araştırmalara ışık tutmaya devam etmektedir.

Darwinci okumaya göre, sesleri üretme yeteneği ile dili anlama yeteneği karşılıklı olarak birbirini güçlendiren gelişmeler olmuştur. İnsanların iletişim isteğinden kök alan diller, iki temel yönüyle evrim geçirmiştir. İlki, insanın sesleri üretme, duyma ve ayırt etme ihtiyacını karşılamak için gelişmiştir.

İkincisi ise dili anlama, kaydetme ve anımsama gibi bilişsel ihtiyaçları yanıtlamak için gelişmiştir. Bu şekilde, diller insanın fiziksel ve bilişsel yeteneklerine daha etkili yanıtlar veren bir sisteme evrilmiştir.

Etkili iletişim kurabilen ve bilgilerini çocuklarına aktarabilen topluluklar, bu becerilerin gelişimi sayesinde vahşi doğada hayatta kalma ve soylarını devam ettirme avantajını elde etmişlerdir. Dolayısıyla bireylerin etkili iletişim için dili nasıl kullandıkları, evrimsel süreçte belirleyici bir rol oynamıştır.

Etkili ve yararlı olan dil bileşenleri doğal seçilim tarafından yeğlenirken, etkili olmayanlar ise yararsız bulunup ayıklanır. Örneğin, yakın çevre hakkında ayrıntılı bir söz dağarcığı oluşturan topluluklar, gıda kaynaklarıyla ilgili etkili iletişim kurarak açlık tehlikesinden kaçınabilmiştir.

Yeni olgu ve kavramları tanımlayan sözcüklerin ve dil bilgisi özelliklerinin gelişmesi ve çoğalması, dilin seslerden oluşan basit bir iletişim aracı olmanın ötesine geçmesini sağlamıştır. Bu noktada, dilsel doğal seçilim mekanizması kolektif bir düzenleyici olarak devreye girmektedir: Değişen dilsel eğilimlere uyum sağlayan sözcükler ve gramer özellikleri sık kullanım yoluyla korunurken, uyum sağlayamayanlar ayıklanır ve yok olur.

Son birkaç yıl öncesine kadar çevrimiçi platformlarda yaygın olan “LOL” (Yüksek Sesle Gülüyorum) ya da “OMG” (Aman Tanrım) gibi kısaltmaların yerini emojilerin alması da bir seçilim sürecidir. Bu durum, emojilerin kısaltmalara göre daha işlevsel ve pratik olduğunun anlaşılmasıyla gerçekleşmiştir.

Türkçeden bir örnekle devam edelim: “Bilgisayar”  terimi benimsenmiş, ancak “belgegeçer” (faks) terimi benimsenmemiş, ayıklanmıştır. Bilgisayarın yaygın kullanılması, faks cihazının ise artık neredeyse hiç kullanılmaması bu ayıklanmanın nedeni olabilir. Bir zamanlar hayat kurtarıcı olan ama şimdi yalnızca teknoloji müzelerinde sergilenen “floppy disk” uzun zaman önce unutuldu bile.

Tıpkı canlı organizmalar gibi diller de sürekli bir değişim ve yenilenme eğiliminde olurlar.

Bir sözcük artık sık kullanılmadığında, ölü bir hücre gibi etkisiz hale gelir ve sistem dışına itilir. Yerini, düşüncelerimizi iletmek için daha işlevsel olan yeni sözcükler alır. Bu yenilenme süreci dilleri canlı ve sağlıklı tutar.

Dillerin ve gramerin evrimini doğal seçilim ilkesine bağlamanın yeterince tutarlı olmadığını düşünen dilciler olabilir. Darwin zaten bu konuda öncü olmuş ve yolu açmıştır; gerisini yeni kuşak dilbilimcilerin dilin sosyal ve kültürel boyutunu da hesaba katarak araştırması doğru olacaktır.

Ben, doğal seçilimin dilin yapılanmasında önemli roller oynadığına ve bu rollerin araştırılması gerektiğine inanan dilcilerden biriyim.

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanHalil Ocaklı
Takip et:
Bayburt'un Sisne köyünde doğdu (1964). Almanya'da gurbetçi bir çocuk olarak büyüdü ve burada Yunan-Roma tarihi okudu. California Berkeley Üniversitesi'nde Proto-Altayca ve Japonca ilişkileri üzerine çalıştı. Bu süreçte Japonya'da Kyushu Üniversitesi'nde bir sömestr geçirdi. Çalışma alanı: Diyakronik (Artsüremli) Proto-Dil Tipolojisi. Türkiye ve ABD'de profesyonel turist rehberliği ve çevirmenlik yaptı, 50'den fazla ülke gezdi. Rodos'ta otel işletmeciliği yaptı. Hindistan'da çeşitli eğitimler aldı. Rusya'da Tver Devlet Üniversitesi'nde çalışırken Olga ile evlendi. Kadim Vedanta felsefesine derin bir ilgi duyuyor. Aksiyon dolu 35 yılın ardından, şimdi Bergamo (İtalya) ve Antalya'nın sade sakinlerinden biri olmaya çalışıyor.
Önceki Makale Gezegen adları nereden geliyor?
Sonraki Makale ‘Halk TV’ye dönemez’

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

İnsan aklı kuşatma altında

Dr. Nil Gönce
2 Haziran 2025
ManşetSerbest Kürsü

Öğrenen toplum olabilmek

Yıldırım Aktuğan
2 Haziran 2025
EditörSerbest Kürsü

Laos seyahat notları

Alper Eliçin
1 Haziran 2025
Serbest Kürsü

Diller neden dünyayı farklı anlatır?

Halil Ocaklı
31 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?