İnsanların seslerle iletişim kurma yeteneğinin nasıl ve ne zaman ortaya çıktığı, dil bilimcilerin üzerinde durduğu önemli konulardan biridir.
Bununla birlikte, dil evrimi üzerine yapılan akademik araştırmalar, seslerin dil için temel olduğunu ve ilk insanların sesleri kullanarak iletişimi geliştirdiklerini açık olarak ortaya koymaktadır.
Seslerin gelişimi hem biyolojik adaptasyon hem de doğal seçilim baskısıyla da şekillenmiştir. Tarihsel dil bilimi konularındaki çalışmalar, dilin biyolojik bir adaptasyon sonucu ortaya çıktığı hipotezini desteklemektedir. Seslerin gerek üretilmesinde gerekse işitilmesinde kullanılan ses ve duyma organlarının yapısı sesleri daha iyi duyabilmek için evrimleşmiştir.
Bu bağlamda; doğal seçilim süreci sesleri insan iletişimi için daha etkili bir konuma getirerek çeşitli avantajlar sağlamıştır. Bu avantajlar; klan içindeki sosyal bağları pekiştirmiş, örgütlenmeyi ve dayanışmayı artırmıştır. Seçilimsel süreçte ses çeşitliliğinin artmasıyla birlikte, diller toplumsal yaşamda daha büyük roller üstlenmiştir.
Seslerin dinamik yapısı
Sesler, konuşan kişinin ağız ve ses organlarının etkileşimiyle oluşturulan, yan yana geldiklerinde anlam yüklenen ünsüz ve ünlü birimlerdir. Bu birimler, belirli kombinasyonlar aracılığıyla dillerin özgün ses sistemlerini oluşturur. Evrimsel uyum kapasitesi, kullanım koşulları, coğrafi izolasyon ve komşu klanlarla kültürel alışveriş gibi faktörlerden etkilenerek doğal çeşitlilik trendi gösterebilir.
Ses değişimiyle ilgili temel bir dil bilim kuralı vardır: Bütün dillerde sesler değişebilir, ancak tüm sesler aynı anda ve oranda değişmez. Bazı durumlarda diller, yeni anlamlara ad türetmek için belirli sesleri vurgulama yoluyla çoğaltmıştır. Örneğin, İngilizcede “address” sözcüğü ilk hece vurgulandığında (AD-dress) “konum bilgisi” anlamına gelir, ikinci hece vurgulandığında ise (ad-DRESS) birine ya da bir topluluğa resmi şekilde konuşma yapmak anlamına gelir. Çincede elma anlamına gelen “Píngguo” sözcüğü dört ayrı tonlama nedeniyle dört tamamen farklı anlama gelmektedir.
Seslerin değişim yönelimi, aynı ekosistemde doğmuş akraba dillerde bile bir dilden diğerine farklılık gösterebilir. Bazı sesler zamanla birleşerek asimile olur, diğerleri düşer veya daha dirençli olanlar dilin yapısında değişmeden kalabilir. Kimi sesler değişmeden kalabilirken, bazı dinamik sesler farklı dönem ve bölgelerde yavaş, bazıları ise daha hızlı değişebilmektedir.
Seslerde zamanın akışı içinde oluşan değişiklikler anlamların bükülmesine, genişlemesine ve çeşitlenmesine yol açabilir. Bir sesin bir kültürde belirli bir bağlamda kullanılması, o sesin farklı bir anlam yüklenmesine neden olabilir.
Diller arası anlam çeşitliliği
Yazılışı ve okunuşu neredeyse aynı olan bir sözcük, bir dilde olumlu bir anlam taşırken, başka bir dilde olumsuz veya tamamen farklı bir anlama sahip olabilir. Örneğin Almancada “Gift” zehir, İngilizcede “Gift” armağan demektir.
Aynı şekilde, Almancada “Rat” sözcüğü öneri, İngilizcede ise fare anlamına gelmektir. Farsça kökenli olan “Beter”, Farsçada ve Türkçede “daha kötü” anlamında kullanılırken, Hollandacada tam tersine “Beter” daha iyi anlamına gelmektedir. Başka bir örnek olarak, Fransızcada “Tortue” (tortu) kaplumbağa, Hırvatçada “Tortu” kek, Türkçede ise “Tortu” çökelti anlamına gelmektedir.
Bu örnekler, benzer sözcüklerin farklı dillerde bağlamdan bağımsız olarak olumlu ya da olumsuz çağrışımlara sahip olabileceğini göstermektedir. Bu durum aynı zamanda seslerin anlamlarını kavramada kültürel öğrenmenin ve yinelenen deneyimin önemini vurgulamaktadır. Bu nedenle evrimsel bir bakış açısı benimsemek, seslerin doğasındaki değişiklikleri ve bunların dil üzerindeki etkilerini anlamak için kritik öneme sahiptir.
Dillerde sesleri yöneten kurallar büyük ölçüde kullanıcı eğilimlerine ve kullanım sıklığına göre şekillenir. Aynı dil topluluğunun üyeleri birbirlerinin konuşmalarını anlar çünkü o dilde seslerin nasıl üretildiği ve kullanıldığına ilişkin kuralları öğrenerek büyürler.
Dilin fonolojik kuralları tanıyor olmak, okuyucu ile yazar arasındaki iletişimde benzer bir işlevi yerine getirir. Dilin sesbilgisel yapısını kavramak, yazılı iletileri çözme sürecinde önemli bir görev üstlenir. Bu nedenle, siz şu anda bu metni okurken yazı dilinin ortak (kriptografik) kodlarını çözme yeteneğinizi kullanıyor ve iletiyi anlıyorsunuz.
Seslerin soyut dönüşümü
İlk insan toplulukları seslerin yanı sıra el kol hareketlerini de kullanarak etkileşim kapasitelerini genişletmişlerdir. Böylece, topluluk olarak bir arada yaşama ve dayanışma prensiplerini daha etkili biçimde tesis edebilmişlerdir. Bu evrimsel süreç, ilişkilerin ve örgütsel düzenin gelişmesini kolaylaştırmış, dillerin karmaşık özellikler edinmesinin yolunu açmıştır.
İnsan dilinin evrimsel gelişimi, iki temel teknolojik atılımı da beraberinde getirmiştir. İlk olarak, ses birimlerinin ve ses öbeklerinin bilinçte soyut kavramlara dönüşerek sonsuz sayıda düşünceyi üretme ve iletme olanağı sağlamasıdır. İkincisi ise bilginin korunmasında, kuşaklar arasında kültürel aktarımda, sanat ve edebiyat eserlerinin yaratılmasında önemli bir rol oynayan yazının varlığıdır.
Evrimsel gelişimin bir aşamasında insan dili, belirli ses birimlerini (fonemleri) sembollerle eşleştirerek soyut kavramları ifade etme yeteneğini geliştirmiştir. Seslerin anlamlı birimlere dönüştürülmesi ve bunların karmaşık simgesel anlamlarla ilişkilendirilmesi, düşüncelerin söze dökülmesini sağlamıştır.
Doğayı ve evreni anlama yolculuğunda ilerleyen insanoğlu, karşılaştığı her yeni unsuru adlandırmak ve kategorize etmek için önceleri sesleri ve ardından da yazıyı kullanmıştır. Bu süreç, insanlara yaşamla ilgili bilgileri düzenleme ve entelektüel süreçleri genişletme fırsatı sunmuştur.
Sesler soyut kavramları tanımlamak için kullanılan sembollerle eşleştirilemeseydi, düşüncelerimizin hiçbirini aktaramazdık. İnsan dilinin temelini oluşturan seslerin, dillerin evriminde yaşamsal bir rol oynadığı açıktır. Bu evrim yalnızca binlerce dilin gelişimine katkıda bulunmakla kalmamış, aynı zamanda insanlığın sosyokültürel, bilişsel ve düşünsel gelişimini de derinden etkilemiştir.
halilocakli@yahoo.com