Hayat, doğa, çevre, toplum, kültür, değerler, insan, mevsimler, günler, alışkanlıklar, her şey dinamik ve sürekli değişen bir yapıya sahip.
İnsan, ana rahmine düştüğü andan itibaren değişmeye başlar. Canlı olsun, cansız olsun her şey bir şekilde değişimi yaşar. İnsanların, hayatın değişim üzerine kurulu olduğu bilinciyle davranması gerekir. Bu değişim, dönüşüm sürekli, dinamik, canlı bir şekilde devam eder.
Yeri gelir insanın hayata, her şeye, herkese bakış açısı bile değişir. Hepimiz sürekli değişiyoruz aslında. Byron Kate’in dediği gibi, “Değiştirebileceğiniz şeyleri değiştirin, değiştiremeyeceğimiz şeyleri değiştirmeye kalkmak ve onlarla kavgaya girmek savaşı doğuruyor. Olanı kabul etmediğiniz zaman olan ile tartışmaya giriyorsunuz.“
İnsan değişimi akıl, irade ve duyguyu kullanarak gerçekleştirebileceğini anlamalıdır. Hayatın içerisinde mutlaka bir şeyler oluyor, içimizde uyanan duygular, patlayan öfkeler, sevgiler, sevinçler var. İşte bunların her birisi sahasında kendimizi değiştirmek için birer fırsat ve birer ipucu verir ki değişimi uygulayalım.
Yapılan bilimsel araştırmalar, toplum ya da insanlar için uygun ortam ve koşullar hazırlandığında herkesin olumlu veya olumsuz yönde değişebileceğini gösteriyor. Benzer şekilde, duygular ve düşünceler de hareketli, dinamik yapılara sahip olduklarından yerlerini başka duygulara, düşüncelere bırakıyor.
Ben duyguları günlük, saatlik, dakikalık hava durumu değişikliklerine benzetiyorum. Aynen mevsimler gibi duygular da yerini başka mevsimlere bırakır. Değişim insanda farklı duyguların oluşmasını, sonra bunların da dönüşmesini sağlar. Var olduğumuz her gün hiçbirimiz aynı değiliz. Her gün yeni birisi olarak doğuyor ve yeniden ölüyoruz.
İnsan beyni zihni meydana getiren düşüncenin oluşumuna imkan sağlayan bir organdır. Zihin insanda anlayış, kavrayış, algılama yetisi, öğrenilenleri, bunların geçmişle bağlantılarını bilinçli olarak saklama gücüyle hayatımızdaki evreni yaratır. Akıl yürütme, problem çözme, karar verme, plan yapma, davranış, düşünce değiştirme, dikkati yönlendirme, kendini izleme, duyguları kontrol etme gibi değişimler beynin ön bölgesinde yaşanır. İnsanın mizacı, kişiliğimizin genlerimizden gelen doğal bir parçası olduğundan kolay kolay değişime uğramaz. “Can çıkar huy çıkmaz”, “İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur” gibi atasözleri de mizacın değişmediğini gösterir.
İnsanın duygu, düşünce ve davranışlarında değişimi yaşadığı tarafı karakteridir.
Uygun şartlar oluştuğunda değişim dönüşüm doğal olarak yaşanır. Mesela, bir ağaç için yer değiştirmek ölümdür; bir insan içinse hayattır. Doğadaki canlıların hepsi varlıklarını değişebilme yeteneklerine borçludur. Değişim insanda kabullenmeyi, farkındalığı, yenilenmeyi, varoluşu gerçekleştirmesine yardımcı olur.
Mizacı değişmeyen insanların değişemeyecek yönünü en iyi ortaya koyan, “Yuvarlak doğanlar, kare ölemezler” sözüdür.
Görsel: vecteezy.com