Zedelenen kimin itibarı?-Deniz Zeyrek (Nefes)
“Milli Savunma Bakanlığı’nın haklarında ihraç kararı verilen beş teğmenin ihraç kararının iptali ve yürürlüğünün durdurulması talebiyle açtığı davada yaptığı savunmayı okudunuz mu?
Ben okudum. Okurken de kimi zaman çelişkilerine güldüm, kimi zaman sığlığına üzüldüm, kimi zaman da sorular sormadan geçemedim.
Bugünkü yazımda o savunmayı sizinle satır satır masaya yatırmak, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler başta olmak üzere bu savunmaya onay veren yöneticilere bazı sorular sormak isterim. Hadi başlayalım:
MSB SAVUNMASI: ‘Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası’ ile korunan hukuki yarar, üstün kamu fonksiyon ve hizmetlerinin yerine getirilmesinde disiplinin sağlanması, kamu gücünü elinde bulunduranlara karşı idarenin ve toplumun haklarının korunmasıdır. Burada, devletin ve TSK’nın itibarının, tutum ve davranış sonucunda zarar görmüş olması aranmamış, zarar görme tehlikesi bile yeterli görülmüştür.
YORUMUM ve SORULARIM: Toplum kimdir? Sen, ben, o, siz, biz, onlar…”
İmamoğlu adaylığı zorlarken radara yakalandığını biliyor muydu?-Okan Müderrisoğlu (Sabah)
“Önce, her türlü siyasi düşünce ve unvandan bağımsız olarak ve mutlak surette gözettiğimiz ilkeleri bir kez daha kayda geçirelim. “Lekelenmeme hakkı kutsaldır. Hakkında kesin hüküm kuruluncaya kadar kişi suçsuzdur. Şüpheden sanık yararlanır. Soruşturma gizliliği esastır!” Pratik hayatta prensiplerle uygulamaların ne kadar örtüştüğü bir tartışma konusudur. Gayretler de ideal olana yakınsamaya dönüktür.
Şimdi gelelim o kritik soruya…
“Ekrem İmamoğlu, cumhurbaşkanı adayı olmasa idi adli takibata uğrar mıydı?”
İmamoğlu fanatikleri ile Tayyip Erdoğan karşıtlarının bu noktadaki cevapları malûm. Ama bu genel kabuller, eldeki verilerle ve gerçek profille örtüşmüyor. Nedeni de o kadar karmaşık değil. Zira İmamoğlu da onun genel başkan seçtirdiği Özgür Özel de mızrağın çuvala sığmadığını biliyor ve tedbir almaya çalışıyordu.
Bu hususun, Ekrem Bey bakımından göstergesi çok açıktı. Beşiktaş Belediyesi’ne operasyon düzenlendiği sabah saatlerinde İmamoğlu’nun İstanbul Cumhuriyet Başsavcısına ulaşma girişimi ve kısa mesaj göndermesi, radara yakalandığını bildiğinin işaretiydi.”
Özgür Özel İmamoğlu’nu kızdırdı mı?Abdulkadir Selvi (Hürriyet)
“Özgür Özel’in, Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı konusundaki açıklamalarını takip etmek için yapay zekâya müracaat ettim; “S.O.S” verdi. Bir günde üç ayrı açıklama yapıyor.
Silivri kapısına dayanıp, “Ekrem İmamoğlu’nun kendisi bile bu vakitten sonra cumhurbaşkanı adaylığından çekilemez” diyor. Bu açıklamanın üzerinden 24 saat geçmeden “Eğer İmamoğlu bundan sonraki süreçte hâlâ içeride olmaya devam ederse, seçimden sonra parlamenter sisteme geçilir. Cumhurbaşkanı Yavaş, başbakan İmamoğlu olur” diyor.
Mansur Yavaş bu açıklamayla umutlanıp harekete geçmeye kalkınca bu kez, “A, B, C, Z planımız Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığıdır. Nokta” diye açıklama yapıyor.
Hangisine inanacağımızı şaştık. Özgür Özel’in birbirine zıt açıklamalarını takip etmekten başımız döndü.
Ekrem İmamoğlu’nun da kendisini Silivri’ye gömen ve cumhurbaşkanı adaylığının resmen bittiğini ilan eden bu açıklamadan çok rahatsız olduğu söyleniyor. CHP kulislerinde Özgür Özel’in bunun üzerine bir düzeltme yapmak zorunda olduğu konuşuluyor.”
Delilsiz suçlamayla 30 yıl hapis!-Mehmet Y. Yılmaz (T24)
“Türkiye’nin önde gelen oyuncularının menajerliğini yaptığı için kamuoyu tarafından tanınan Ayşe Barım hakkında 30 yıla kadar hapis cezası istenen iddianame mahkemeye gönderildi.
Dünya Darbeler Tarihi’ne geçecek bir suçlama bu: Oyuncuları mitinge götürerek hükümeti devirmeye teşebbüs!
Böyle bir iddianamenin mahkemeye gönderilebilmesi için İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının iddianameyi onaylamış olması gerekiyor.
Yani Başsavcı iddianameyi okumuş, eldeki delillere de bakıp böyle bir ceza istenmesini uygun bulmuş ki mahkemeye göndermiş.
Gerçekten çok ilginç!
Şimdi mahkemenin hâkimi okuyacak ve kuşkunuz olmasın ki iddianameyi kabul edecek ve artık hangi tarihte olacak ise yargılama başlayacak.
Hâkimin iddianameyi kabul edeceğinden hiç kuşku duymuyor olmamın nedeni, emrin yukarıdan gelmiş olması.
Çünkü hatırlarsınız Ayşe Barım’ın tutukluluk kararını kaldıran hâkimin başına gelmedik iş kalmamıştı.
İddianameyi okuyan hâkim, bu işi yaparken aklının bir köşesinde o hâkimin başına gelenleri hatırlamıyor olabilir mi?
Belli ki Saray karar vermiş, Adliyemiz de bu emri yerine getiriyor: Ayşe Barım süründürülecek!”
Yaşasın 1 Mayıs!-Fikri Sağlar (BirGün)
“Bugün 1 Mayıs.
İşçinin emekçinin bayramı… Ama böyle mi? Bu ülkede “1 Mayıs 1977 katliamı” yapıldı. Bırakın emekçinin bayram yapmasını, yaşamasını bile istemeyen bir vahşi sermayenin varlığı, o gün tarihe geçti… Taksim Meydanı kana bulandı! 34 genç ve emekçi öldü… İçimizdeki acı son bulmadı… Emekçiyi gözünü kırpmadan öldürenlerin ve alanı kana bulayanların kimler olduğu o gün belliydi, bugün, onların anlayışı başımızda… Ve emek sömürüsü hala devam ediyor…
Dünkü BirGün gazetesinin manşeti “Bir ülke düşünün üçte biri işsiz!” 22 yıllık iktidarın Türkiye’yi getirdiği durum, bundan iyi anlatılamazdı. İşin daha da kötüsü, iş bulmuş çalışanların tamamına yakını aldığı parayla geçinemiyor! Çalışma saatleri belli değil, sosyal güvencesi yok, tam bir emek sömürüsüne tabii tutuluyor… Basiretli olmayan bir devlet kuruluşu var. TÜİK… Dünyanın alay konusu… Oysa istatistik bilimi, doğru bir şekilde veri toplama ve toplanan verileri bilgiye dönüştüren bilimdir. Ülkelerin bugünden yarına gidişini belli eder…” Ancak, “Siyasi ahlak ve hukuk dışılığı seçen” Siyasetçinin de en rahat kullandığı bir kurumdur… Tıpkı bizde olduğu gibi isterlerse her şeyi tozpembe gösterebilirler… Günümüzde TÜİK, halkı aldatmak adına kullanılıyor.”
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: