Trump’ın ‘ara güç’ taktiği mi?-Mehmet Ali Güller (Cumhuriyet)
“ABD aynı anda hem Rusya’yla hem İran’la müzakere yürütüyor. Bu iki müzakere sorunlara gerçekten çözüm arama amaçlı mı yoksa Washington’un baş rakibinin müttefiklerini “ara güç yapma” hamlesi mi?
ABD’nin asıl hedefi, baş rakibi Çin sonuçta. Bunu yaparken de Çin’in müttefiklerini azaltmak istediği elbette düşünülebilir. Nitekim AB’yi dışlamak pahasına Rusya’yla başlattığı normalleşme, çoğunlukla “tersine Kissinger stratejisi” olarak yorumlandı.
Trump’ın hem Doğu Avrupa’daki hem Ortadoğu’daki temel meseleleri iyi kötü bir çözüme bağlayarak Çin’e karşı daha net harekete geçmek istediği anlaşılıyor.
Peki Moskova ve Tahran, Çin’e arkasını döner mi? İşte Washington’un yürüttüğü stratejinin açmazı burada: Putin ve Hamaney, ABD’yle “normalleşmek” pahasına Çin’e sırtını dönmez ama Trump’ın bu çabasından fazlasıyla yararlanırlar.
Öte yandan Trump’ın izlediği çizgi, Çin’in müttefiklerini ara güç yapmaya çalışırken ABD’nin müttefiklerini ara güce dönüştürebilme olasılığı da taşıyor. Transatlantik bir çatlaktan bahsedebiliriz; bu çatlağın AB’yi özellikle ABD’nin başlattığı küresel ticaret savaşı nedeniyle Çin’le daha yakın olmaya itebileceğini söyleyebiliriz.”
Jeffrey Sachs’ın Antalya’da anlattığı masal-Yasin Aktay (Yeni Şafak)
“Antalya Diplomasi Forumunun ilginç bir konuğu vardı. İlginçliği söylediklerinde tabii. Türkiye’de konuşup hoşumuza gelecek şeyler söyleyen herkese peşinen açtığımız yüksek kredi, onun başka yönlerini ilk anda göz ardı etmemize de yol açıyor. Söylediklerini sosyal medyada ardından bütün internet sitelerine düştüğü için hemen herkesin ilgiyle takip ettiği BM Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (SDSN) Başkanı Jeffrey Sachs’ın mesela İsrail ve ABD’nin bölgemizdeki olumsuz rolleriyle ilgili söyledikleri dolayısıyla kimse onun gerçekte Avrasyacı, Çin ve Rus istihbaratıyla yakın ilişkili olmak dolayısıyla suçlandığına dikkat etmemiş. Dahası Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı zulmü inkâr eden, bu konuda Çin’e koşulsuz destek veren yanı da hiç hatırlanmamış.
“Bölgede yaşanan birçok kriz ve savaşın sorumlusunun ABD yönetimi ve müttefiki İsrail olduğunu ve bunların kasten yapıldığını” iddia eden Sachs’ın söyledikleri bu cümleden ibaret olsa ve burada kalsa herkesin bildiği hakikati bir ABD’li olarak söyleme cesaretinde bulundu diye alkışı hak ederdi tabii. Ama birçok emsali gibi Sachs’ın bu apaçık hakikati ifade ettikten sonraki söyledikleri, bölgemizde yıllardır olup biten her şeyi tam bir karartma işleminden başka bir kapıya çıkmamış.”
Terörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?-Hasan Cemal (T24)
“Terörsüz Türkiye!
İyi güzel.
Peki ya demokratik Türkiye?..
Örgütün kendini feshetmesi,
silahların gömülmesi…
İyi güzel.
Peki ya Kürt sorunu…
Kürtlerin “eşit vatandaşlık” hakları…
Terörsüz Türkiye!
İyi güzel.
Peki ya bağımsız yargı…
Hukukun üstünlüğü…
İktidara değil,
hukuka bağlı
hakim ve savcılardan
oluşan bir yargı düzeni…”
Gazze boşalır kasa dolar mı?-İbrahim Kahveci (Karar)
“Görünürde olan ile gerçekte olanlar… Bazen bu farkları anlayabilmek için bir ömür gerekebiliyor. Ve farkına varıldığında da iş işten geçmiş oluyor.
Tarih hep önceden uyaran aydınların yargılanması ile geçmiştir. Bazen mahkeme yargılamıştır bazen toplum ve iktidar… Genellikle de acıları çekenler önceden uyaranlar olmuştur.
Nitekim peygamberler tarihi de hep benzer acılarla doludur. Uyarıcı peygamberlere yapılan zulümler bazen o dereceye varmıştır ki, o toplumlar helak edilmiştir.
Bu kısa girişten sonra günümüzde bizlerin ülkemizde yaşadığı iki gelişmeye bakalım.
1-Terörsüz Türkiye…Ve Yeni anayasa.
Şu anda ortada bir anayasamız var ve bu yasaya göre de AİHM kararlarına uymak zorundayız. Peki, Anayasaya ve AİHM kararlarına uyuyor muyuz? Hele hele iktidarın uygulamaları tersine kararlara…
Türkiye ‘seçimli otokratik’ bir yönetim sürecinde hızla ilerliyor. Girdiğimizi söyleyen de var girmek üzere olduğumuzu söyleyen de.
Yeni anayasa ile eğer demokratik ve özgürlükçü bir ülke hedefliyorsak bu baskı ve hukuk dışı uygulamalar niye? Dikkat ederseniz “Kurucu Önder” noktasına gelen terörist başına hitap ile yeni anayasa arasında bir bağ kurulabilir.”
Emekli aylıkları neden düşük?Özgür Erdursun (Dünya)
“Emekli aylıklarının düşük olmasının birkaç temel nedeni vardır.
-Emekli aylığı hesaplama sitemi,
-Ekonomik etkenler,
-Gerçek maaşı üzerinden değil de düşük ücretlerden SGK’ya bildirimler,
-Yaşanılan enflasyon ile açıklanan enflasyonun farklı olması,
-GSYH’ya oranla SGK’ya yapılan bütçe transferlerin düşük emekli, aylıklarının düşük olmasının başlıca nedenleridir.
1-Aylık Bağlama Oranı (ABO) etkisi
Emekli aylığının düşük olmasının en önemli nedeni Aylık Bağlama Oranı’nın (ABO) düşük olmasıdır. Emekli aylıkları üç farklı dönem için farklı şekilde hesaplanır ve bunların ortalaması ile emekli aylığı belirlenir.
-2000 öncesi
-2000-2008
-2008 sonrası
Özellikle 1/10/2008’de 5510 sayılı yasa ile emekli aylığı hesaplama sisteminin köklü bir şekilde değişmesi emekli aylıklarına olumsuz etki etmektedir.”
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: