Cumartesi, 28 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
ManşetSerbest Kürsü

Bir Tweet’le tetiklenen kaos

Dr. Nil Gönce
Son güncelleme: 28 Haziran 2025 16:54
Dr. Nil Gönce
Paylaş
Paylaş

“Kalem kılıçtan keskindir” derlerdi… Ama bugünün savaşları artık dijital cephede veriliyor, kılıçsız, barutsuz.

Savaşın silahı ise kelimeler, görseller, deepfake videolar. Hedefse zihinlerimiz. Yeni düşman: dezenformasyon. Mark Twain’in dediği gibi, “Yalan dünya turuna çıktığında, hakikat daha ayakkabılarını giyiyor olur.”

Bu savaşın en tehlikeli yanı, düşmanın görünmez olmasıdır. Kim, nereden, hangi amaçla yayın yapıyor belli değildir. Bir bot ordusu, bir ülkenin gündemini değiştirebiliyor. Bir yalan, milyonlarca kişiye ‘gerçek’ diye yutturulabiliyor. Peki biz bu savaşta ne yapacağız?

Gece yarısı çalan dijital alarm

Telefonunuz gece yarısı titriyor. Ekranda, tüm dünyayı değiştirebilecek bir haber beliriyor: “ABD, İran’ın nükleer tesislerini vurdu.” Eski bir başkanın hesabından atılmış gibi görünen bu tweet, dakikalar içinde küresel bir kaosa dönüşüyor. Borsalar çöküyor, medya acil yayına geçiyor, insanlar panikle sokaklara dökülüyor. Ta ki birkaç saat sonra bunun sofistike bir deepfake olduğu anlaşılana kadar…

Bu kadar yıkıma bir yalan yetiyorsa, gerçeği düşünmek bile korkutucu. Dijital çağın en büyük tehlikesi artık bombalar değil, algılar. Gerçek savaşlar değil, dezenformasyonun yarattığı psikolojik savaşlar.

Gerçeklerin değil algıların savaşı

Bugünün savaşları artık algoritmalarla yürütülüyor. Pew Research’in 2023 verilerine göre yetişkinlerin yüzde 64’ü haftalık olarak en az bir sahte haberle karşılaşıyor. Türkiye’de Teyit.org’un bulgularına göre ise, siyasi içerikli sahte haberlerin yüzde 72’si kasıtlı olarak üretiliyor. Dijital cephedeki bu savaşta bizler çoğu zaman savunmasızız.

Peki neden? Neden kanıyoruz? Nobel ödüllü psikolog Daniel Kahneman’a göre beynimiz iki sistemle çalışır:

  • Sistem 1: Hızlı, otomatik, duygusal, sezgisel karar verir.
  • Sistem 2: Yavaş, mantıklı, analitik ve bilinçlidir.

Kriz anlarında zihnimiz refleksif bir şekilde Sistem 1’e geçer. Yani doğruluğunu sorgulamadan içerikleri paylaşırız. Özellikle korku, öfke ve umut uyandıran içerikler daha kolay yayılır çünkü beynimiz duygusal alarm durumuna geçmiştir.

MIT araştırmacıları (Vosoughi, Roy & Aral, 2018) sahte haberlerin gerçek haberlere göre 6 kat daha hızlı yayıldığını gösterdi. Çünkü sosyal medya algoritmaları öfke ve korku içeren içerikleri öne çıkararak daha fazla etkileşim üretir.

Rusya-Ukrayna krizi

Sloviansk’ta bir bebeğin Ukraynalı askerlerce öldürüldüğü yalanı, StopFake ve diğer doğrulama platformlarınca çürütüldü. Ancak bu sahte haber, çatışmanın şiddetlenmesinde ciddi bir psikolojik etki yarattı (BBC Türkçe, 2018).

Fransa-Nanterre olayı

2023’te polis kurşunuyla yaşamını yitiren Nahel M. sonrası sosyal medyada dolaşan manipüle edilmiş videolar ülke çapında protestoları körükledi. Fransız İçişleri Bakanlığı verilerine göre:

  • Yüzde 32’si bağlamından koparılmış videolar,
  • 87.000’den fazla şüpheli hesap,
  • Yapay zekâ ile üretilmiş içerikler tespit edildi.

3 günde:

  • 1,2 milyon paylaşım,
  • 3.000 gözaltı,
  • 1 milyar euro maddi zarar yaşandı.

ı2024 yılında sahte belgelerle ilgili 48 saat içinde 1.2 milyon paylaşım yapıldı. Meta’nın 2023 raporuna göre ise Türkçe deepfake’lerin yalnızca yüzde 17’si tespit edilebildi. Yani her 5 sahte videodan 4’ü fark edilmeden yayılıyor.

Dünya Ekonomik Forumu’nun 2024 raporuna göre dezenformasyonun küresel ekonomiye maliyeti yıllık 800 milyar doları aşıyor. Bu maliyet yalnızca ekonomik değil; kamu güvenliği, siyasal istikrar ve toplumsal barışı da tehdit ediyor. Cambridge Üniversitesi’nin (2017) araştırması, dijital dezenformasyonun seçmen davranışını yüzde 49–55 oranında değiştirebildiğini gösteriyor.

Medya okuryazarlığı

Zihinlerimizi korumak, beden sağlığımız kadar önemli hâle geldi. Paylaşmadan önce durmak, özellikle duygusal içerikleri iki kez düşünmek ve en az üç güvenilir kaynaktan doğrulamak artık temel bir dijital refleks olmalı. Dijital medya okuryazarlığı eğitimi erken yaşta başlamalı, algoritmaların şeffaflığı yasal güvence altına alınmalıdır.

Son söz: Direniş dijital bilinçle başlar

Her gece telefonumuza düşen bir bildirimin, sadece algılarla dünyayı alt üst edebildiği bir çağda yaşıyoruz. Ve bu çağda en büyük silah artık bilgi değil; eleştirel düşünme. Unutmayın: Gerçeği aramak zaman alır. Ama yalanın yayılması sadece bir tık uzağınızda. Bir sonraki gece yarısı bildiriminiz gerçek mi yoksa dijital bir kurgu mu? Cevap sizin ellerinizde…

Kaynaklar

  1. BBC Türkçe (2018). Ukrayna’da Dezenformasyon
  2. Cambridge Üniversitesi (2017). Seçmen Davranışı Üzerine Çalışma
  3. Dünya Ekonomik Forumu (2024). Küresel Risk Raporu
  4. Fransız İçişleri Bakanlığı (2023). Nanterre Olayları Raporu
  5. Meta (2023). Türkiye’de Deepfake Tespiti Raporu
  6. Vosoughi, S., Roy, D., & Aral, S. (2018). The spread of true and false news online. Science
  7. Pew Research (2023). Dijital Haber Tüketimi
  8. Teyit.org (2024). Türkiye’de Sahte Haber Analizi

Görsel: teyit.org

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiMedya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanDr. Nil Gönce
Takip et:
İstanbul’un renkli sokaklarında büyüdüm, ama merakım beni dünyanın dört bir yanına götürdü. Akademik ciddiyetimle ‘Dr.’, insanlara dokunan yönümle ‘psikolog’ oldum. Klinik psikolog kimliğimle ruhların derinliklerine yolculuk ederken, bir yandan da uluslararası hakemli dergilerde yayımlanan makalelerimle bilime katkı sunuyorum. Beyin-zihin ilişkisi, psikiyatrik bozukluklar, kişisel gelişim ve öğrenci koçluğu alanlarında çalışıyor; bilimsel bilgiyi yaşamın içinden süzüyorum. Yazmak benim için yalnızca üretmek değil; anlamak, anlatmak ve iyileştirmekle ilgili bir eylem. Akademik makalelerim uluslararası dergilerde yer bulsa da, asıl tutkum insana dokunan hikâyeleri paylaşmak. Çünkü biliyorum: İyileşmek, anlaşılmak ve büyümek, en çok da paylaştıkça anlam kazanır. Hayata biraz bilim, biraz mizah, ama hep insan sıcaklığıyla bakıyorum. Çünkü en karmaşık denklemler bile, bazen doğru bir soruyla, bazen de küçük bir gülümsemeyle çözülebilir."
Önceki Makale Tarihin sıfır noktası
Sonraki Makale Bufalo, bizon ve “bizim manda”

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Tarihin sıfır noktası

Yasemin Özben
28 Haziran 2025
ManşetSerbest Kürsü

İnsanı “ezen” katedral

Alper Eliçin
28 Haziran 2025
GünlükManşet

Kim daha çok uyuyor?

Medya Günlüğü
28 Haziran 2025
GünlükManşet

Ressamın tavuk döner aşkı

Medya Günlüğü
28 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?