Salı, 24 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Ben âşık oldum…

Yasemin Özben
Son güncelleme: 18 Haziran 2023 00:29
Yasemin Özben
Paylaş
Paylaş

Bir itirafım var: “Ben âşık oldum!”

Buram buram keskin kekik; çam, incir, ayva, adını bilmediğim ilk kez gördüğüm ağaç ve bitkilerin havaya yayılan sarhoş edici orman kokularına… Rüzgârın sesine… Sert esse bile ılık ve serinletici etkisiyle dokunuşuna… Yüksek katlı bina görmeden yaşamın müthiş keyfine… Dağ keçilerinin, kuzuların, kedilerin, civcivlerin yürekli dostluklarına… Ciğerlerime sadece oksijeni ve denizin iyotunu çekmenin verdiği o tarifsiz duyguya… Ege’nin mavisine, lacivertine, turkuazına, berraklığına, dalgaların bembeyaz köpüklerine, denizin içindeki rengârenk çakıl taşlarına âşık oldum.

Hani insanın sevdiğini içine sokası gelir ya, benim de içinden çıkasım gelmedi. Gün batımının hissettirdiği duygular uçurdu beni… Yüksek bir kale! Ta yüzyıllar öncesinden kalma. O eski taşlarda ne anılar vardı kim bilir? Ama ben o taşa oturup Türkiye’den Yunanistan’a doğru elimi uzatsam dokunacaktım. Güneşin “Şimdilik hoşça kal!” derkenki denize doğru yol alışındaki kızıllığına yeniden âşık oldum. “Yarın görüşmek üzere” diye seslendim usulca… İçim eriye eriye… Gecenin o uçsuz bucaksız dağlarında yıldızlar yeryüzüne indi. Mars’a, Jüpiter’in parlaklığına, Satürn’e ve o simsiyahlar içindeki gecede “Ben de buradayım, beni de gör!” diye ışık saçan tüm yıldızlara nasıl âşık olamam ki… Her biri birbirinden güzel!

Bu arada ben aşk sarhoşu iken bir adam vardı, ondan bahsetmeden duramayacağım. “Kurt” bir satıcı, kapıda bekliyor yan dükkâna kurabiye almak için bakarken sözleriyle bizi kendi dükkanına çekmeyi başardı. Şimdi satış yapacak önce kavala kurabiyesini ikramı… Sonra neye baksak anlatmaya başlıyor. Kalabalığız hangi birimize yetişsin? Canı krem satmak istedi sanırım. Ortaya “Saçı dökülen var mı?” diye soru attı. Hepimiz duraksadık tabii bir an…. “Ben!” dedim. Sevinçle bana baktı. “Şaka yaptım” dedim, “hem de size…” Adam elini başına götürdü, hiç saçı yok hep birlikte gülmeye başladık…. Sorusu havada asılı kaldı…

Rum köylerinde evlerin özellikle kapılarının eskitilmiş mavi ya da yeşil renklerine… O güzelim çiçeklerle süslenmiş balkon ya da kapı önlerine… Minicik bir mektup kutusuna bile değer verilip üzerine bronzla kabartılarak yapılan aslanın heybetine… Hani Ankara’nın Misket türküsünde bahsi geçen daracık daracık sokaklarına… Ormanla denizin iç içe yaşayışına ve taş evlerin o ağaçlarla, ormanla bütünlenişine… Dibek kahvesine, hayatımda ilk kez yediğim mandalina reçelinin tadına… Tablo gibi hazırlanmış kahvaltı sofrasını seyretmek bile yüreğimi doyurmaya yetti arttı.

Sakızlı muhallebi mi? Yoksa vişneli muhallebi mi? Yoksa keçi sütüyle yapılmış tazecik annemin yaptığı gibi anne sütlacı mı? Ne isterseniz var! Güler yüzlü insanlar tarafından sunularak üstelik… Çocuklarımın ellerinden tutarken eğer uzun kollu bir giysi varsa o giysiyi biraz yukarı kaldırıp tamamen elini tutarım böyle bir huyum vardır. Paltonun ya da giysinin üzerinden değil hatta eldiven varsa eldivenimi bile çıkarırım, illaki dokunarak tutacağım. Torunum Demir Deniz’im de kucağıma geldi uykulu, göğsüme yaslanarak başını dayayacak. Elbisemin yakasını biraz daha aşağı çekti ve başını usulca göğsüme dayadı…

Gülümsedim, bu benim huyum! İşte ben de bu adaya yüreğimle tutundum. Gökçeada’dan ayrılırken vapurun dalgaları, martıların eşliğinde; bakir kaldığı, beni kendine âşık ettiği için sonsuz teşekkürlerimle yüreğimi mutlulukla, usulca orada bırakırken torunumla vapurun arkasında adaya seslendik:

Hoşça kal! Hep böyle bakir kal!

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanYasemin Özben
Takip et:
Önceki yaşamında bir martıydı. Öyle mavi, öyle özgür ruh! Her fikre saygılı ancak son noktada bildiğini okur. Bir çift mavi gözün ışığında fikri hür vicdanı hür...
Önceki Makale Tuz ve sağlığımız
Sonraki Makale Kahve Osmanlı’dan gelir…

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörSerbest Kürsü

Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme potansiyeli

Yıldırım Aktuğan
23 Haziran 2025
Serbest Kürsü

“Kirli işler” ve “kirli ilişkiler…”

Gürsel Demirok
23 Haziran 2025
Serbest Kürsü

Dırdır mı dediniz?

Dr. Nil Gönce
22 Haziran 2025
Serbest Kürsü

Çocuksu yetişkinlikte direnmek

Medya Günlüğü
22 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?