Cumartesi, 28 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Atmayalım lazım olur!

Erdal Çolak
Son güncelleme: 2 Mayıs 2024 00:25
Erdal Çolak
Paylaş
Paylaş

Doğada insan dahil birçok canlı türü sürekli biriktirme ve istifleme içgüdüsüyle hareket eder.

İnsan sürekli olarak bilinçsizce durmadan biriktiren bir canlıdır. İnsan bir şekilde duygusal ve düşünsel olarak öfkeyi, aşağılamayı, acımasızlığı, sıkıntıyı, nefreti, hayal etmeyi ve anılarını biriktiriyor. Stoklama, saklama, biriktirme insanın doğasında bulunan bir içgüdü. Saklama, biriktirme, zamanı gelince kullanmak üzere toplama ihtiyacı bilinçaltında yer alır. Aslında istifleme mantığı aidiyet duygusunun eksikliğinden ortaya çıkan bir bozukluktur.

Tarihe baktığımızda insan avcılık toplayıcılık ile birlikte biriktirme, stoklama davranışına girmiştir. Önceleri mağarada yemek saklarken daha sonraları işi ilerleterek kutsal nesneleri ya da totem eşyalarını saklamaya başladı. Biriktirme sorunu istifçilik sendromu veya istifleme bozukluğu olarak ortaya çıktı. Sigmund Freud’un düşüncesine göre, bebeklik döneminde tuvalet terbiyesinin sert ve ağır şekilde verilmesi ileride çocukta bazı sorunlara neden olur.

Çocuğun libido dediğimiz psikoseksüel gelişim evrelerinin birinde duraklamayı, bu evreye takılıp kalmasını tetikler. Bu durum ileride bir şeyleri atmaya kıyamayan insan tipi olarak karşımıza çıkabiliyor.

Kişi çocukluk evresinde herhangi bir psikolojik yetersizlik yaşadıysa bir şeyleri biriktirme, bir araya getirme, benzer şeylerin daha fazlasına sahip olma hastalığına yakalanmıştır. Çocukluk çağında uğranılan istismar, ihmal, fiziksel şiddet, çok sevilen bir yakınını kaybetme, çocuğun ileriki yaşlarda karar vermede zorlanma, mükemmeliyetçilik ve erteleme gibi bazı kişilik özelliklerine sahip olmasına yol açar. Bu olumsuz kişilik özelliklerinin bir araya gelmesi de istifleme sendromuna sebep olur. İnsandaki gereksiz eşya toplama ve biriktirme, tamamlanma, bütünleşme arayışı, kişinin mutluluğun peşinde koşmasıdır aslında.

Günümüzde kimileri eski gazete, dergi, plastik eşyalar, giysiler, mektuplar, torbalar akla hayale gelmeyen nesneler gibi her türlü şeyi bilinçsizce çöp yığını gibi istifliyor. Bugün birçok kişinin dolaplarında tuttuğu giysileri ve ayakkabıları ya da diğer eşyaları ihtiyacı olan birilerine vermemesinin altında istifleme sendromu yatıyor.

Bu tür bir stoklama sendromuna girmiş kişi eşyayla, aklın sınırlarının çok ötesinde, fazlasıyla duygusal ilişkiler kurarak zihninin derinlerinde o eşyayı kendisine özdeş sayıyor.

Söz konusu olan sadece eşya stoklaması değil, dijitalleşen dünyada yeni teknolojilerin ortaya çıkışı ile dijital belgeler de istifleniyor. Dikkat edilirse hemen hemen herkesin akıllı telefonlarında kullanmadığı birçok program boşuna yer kaplıyor. Telefon rehberleri kim olduğunu hatırlayamadığımız isimlerle dolu. Bilgisayarlar da kullanılmayan masaüstü simgeleri, dijital fotoğraflar, eski belgeler, klasörler, e-postalarla dolu; dijital istifçilikten yani bir anlamda dijital bir çöplük bahsediyorum.

Kısacası ister dijital olsun, isterse kullanılmayan somut eşyalar, bazı kişiler bu nesneleri ellerinde tutarak ve geçmiş ile bağ kurarak onlarla hayata tutunmaya çalışıyor. Bir ev düşünün yüzlerce tabak, 2-3 tane elektrikli süpürge var, üstelik bunların kullanılmayan eskileri de var ama atmaya kıyamıyorlar. Sırf moda diye çok pahalı tabaklar, fincanlar alan ama hiç kullanmayan insanlar gördüm. Ya da farklı görünmek amacıyla sürekli kitap alan ama asla okumayanları. Kitap istiflemek, arkasına entelektüel bir eylemmiş gibi saklanarak toplumda bir statü kazanma çabasının en iyi örneği.

İnsan hayatını meydana getiren yaşam alanında biriktirilen aşırı duygular, düşünceler ve eşyalar nedeniyle zihnimizde adım atacak yer kalmıyor. İşte bu çöp yığını gibi eşyaları hayatımızdan çıkarmadığımız sürece düzenli bir yaşam sürdüremeyiz. Nasıl ki bir evin içi gereksiz eşya ile dolu olduğunda hareket edebilmemiz zorlaşıyorsa aynı durum insan zihni için geçerli. Zihnini temizleyebilen kişi sosyal, düşünsel, bilişsel ve duygusal dünyasında karmaşık sorunlar yaşamaz.

Fanatik bir anlayışla herhangi bir öğretiye, düşünceye, dine, inanca bağlananlar da kurdukları duygusal bağ nedeniyle istifçilik sendromu yaşıyor.

Joshua Fields Millburn’un dediği gibi, “minimalizm hayatın fazlalıklarını elemenin, esas olana odaklamanın, mutluluğu bulmanın, kendinizi gerçekleştirmenin ve özgürlüğün aracıdır…”

EtiketlendiSeçilen
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanErdal Çolak
Takip et:
Gazeteci-yazar-akade​misyen. Konya’nın Cihanbeyli ilçesine bağlı Kuşça kasabasında 1975’te doğdu. İlk ve ortaöğretimini Konya’da tamamladı, 1996 yılında başladığı Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeki üniversite, daha sonra Danimarka Kraliyet Okulu’nda (İVA) Copenhagen (The Royal School of Library and Information Science) Kütüphanecilik bölümünde tamamladı. Kütüphanenin Kültüre Etkisi ve Bilginin Bilimselliği üzerine doktora yaptı. Danimarka The Union Press Associat​ion IPC yönetim kurulu üyesi, uluslararası basın yayın kartı sahibi. Kişisel gelişim alanında eğitimler aldı. Psikoterapi Eğitimi sertifikası, Yaşam Koçluğu ve NLP (Zihinsel ve Dilsel Programlama) konusunda diploma sahibi. ”Sonsuzluk İle Hiçlik Arasındaki İnsan” adlı deneme kitabı Dancaya, ”Yalnızlık Aşktır; Yalnızlık, Yokluğun, Hiçliğin Şiirleri” kitabı”. ”Loneliness Is Love” adıyla İngilizceye çevrildi. ”Yüreğim Sensizliğim”, ”Yalnızlık Aşktır”, ”Ben Sana Değil Kendime Geç Kalmışım” adlarında şiir kitapları var. Danimarka’da yaşamaktadır.
Önceki Makale ‘Süpürün’ sözüne kınama
Sonraki Makale Eşyalar ve siyaset

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Köşe Yazıları

İran’da kadınlar, savaş ve rejim

İsmail Boy
25 Haziran 2025
Köşe Yazıları

İran’da sol nasıl kaybetti?

Ulaş Başar Gezgin
24 Haziran 2025
Köşe Yazıları

Sakız’daki gizemli Türk yatı

Cenk Başlamış
22 Haziran 2025
Köşe Yazıları

Libya’nın doğusundan sürpriz çıkış

Aydın Sezer
21 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?