Salı, 20 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Aidiyet ve bölünme

Hasan Erçakıca
Son güncelleme: 26 Haziran 2023 00:45
Hasan Erçakıca
Paylaş
Paylaş

1924 Anayasası’nda Türk milletini “kaderde, kıvançta ve tasada bölünmez bir bütün” haline getirmek gerektiğinden söz edilmişti. O günden beri Türk ulusunun “kaderde, kıvançta ve tasada bölünmez bir bütün olduğu” dilimize pelesenk olmuştur. Söyleyip duruyoruz!

Son zamanlarda gerek Türkiye’de gerekse Kuzey Kıbrıs’ta yaşanan seçimler, Türk ulusunun tasavvur edildiği gibi “bir bütün” olmadığını çok güzel bir şekilde ortaya koymuştur. Zaten sosyal bilimciler, kozmopolit nüfus yapıları içinde “farklılıkların abartılarak ön plana çıkarıldığını” saptamış bulunuyorlar. Belli ki sosyal gruplar bu şekilde ayrışarak kendilerine “güvenli bir yaşam alanı” yaratmanın yolunu bulmuş oldular.

Türkiye’de yaşanan onca ekonomik, siyasal ve sosyal soruna karşın Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi yalnız ve yalnız “aidiyet duygusu” ile izah edilebilmektedir. Türkiye halkı “kaderde, kıvançta ve tasada bir bütün” olabilseydi, kendilerini bu kadar kötü yöneten lideri terk eder, nasıl yöneteceğini tam olarak bilmeseler bile şanslarını yeni bir liderden yana denerlerdi. “Bundan kötüsü de olamaz ya” diye düşünmelerini gerektirecek bir ortamda kendilerini ait hissettikleri parçanın liderine oy vermeleri, kendilerini Türk ulusunun ayrılmaz bir parçası olmaktan daha çok, “farklı bir grubun parçası” olarak hissettiklerini göstermiyor mu?

Pazar günü (25 Haziran 2023) KKTC’de yapılan ara seçimleri, bu gözle izlemeye çalıştım. 210 bin seçmene sahip KKTC, “birlik ve bütünlük” açısından nasıl bir yer olmuş acaba?

Seçim öncesinde yapılan en akılcı değerlendirme, “taraftarını sandığa götürebilecek” olanın kazanacağı şeklindeydi. Sonuç da öyle oldu galiba… Diğer faktörler bir yana, katılma oranının %30’da kaldığı seçimin sonucunu inatçı sol seçmenler belirledi. Kampanya süresince de gördük ki, tek milletvekilli için yapılan bu ara seçimin iddialı iki adayı sadece kendi kamplarını toparlamaya çalıştılar. Halk adayların ne söylediklerini duymak bile istemedi ve sonuçta sandığa da gitmedi.

Buna göre seçime parti aidiyetlerinin damga vurduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. KKTC’nin en azından 15-20 yıllık yakın geçmişi dikkate alındığı zaman bu aidiyeti, “kamusal olanaklardan pay koparma ortaklığı” olarak değerlendirmek mümkündür. Parti kampanyalarında gördüğümüz kişilerin kahir ekseriyetinin, kamuya kapağı atabilmiş parti üyeleri olması bunu yeterince kanıtlıyor. Parti liderlikleri bile, “büyük ve güçlü aile” olmayı ve kendilerini öyle sunmayı, yurttaşlık hak ve görevlerinden önde tutmayı becerebilmiş olan bu ailelere tabi olmayı, onlara verdikleri karşılığında oylarına talip olmayı siyasetin temel bir unsuru olarak görüyorlar sanırım. Bu ailelerin yeni kuşakları, “babam ve annem doğru parti mi seçmişlerdir” diye sorgulamıyorlar. Ailenin gösterdiği yolda yürüyerek kişisel refahlarını yükseltmeye çalışıyorlar.

Anadolu’nun farklı yörelerinden gelerek Kuzey Kıbrıs’a yerleşmiş olan Türkiye kökenli göçmenlerin içinden çıkan “liderlerin” oluşturduğu hemşeri dernekleri de seçimlerde önemli bir rol oynamaya başladılar. Adaylar ve partiler, dünya görüşlerinin ne olduğuna bakmaksızın bu dernek liderlerinin desteğini almak için yarışıyorlar. Karadenizliler zaten hep vardılar. Şimdi bunlara Hataylılar, Adıyamanlılar ve Antepliler de katıldı. Alevi ve Kürt gruplarını da işin içine katmak lazım ama…

KKTC’deki parti liderlerinden birinin ağabeyi olan Ayhan Arıklı, seçim öncesindeki paylaşımında, KKTC’deki Türkiye kökenli seçmenleri, Meclis’te ve diğer kamusal organlarda temsil edilme hakkına sahip çıkmaya çağırıyordu. Bu çağrı, dünya görüşüne veya sınıfsal kökene göre değil, geldiği yere göre temsiliyet arayışının çok güzel bir örneği olsa gerektir.

Sonuçta “çok rasyonel” bir tavırla karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum: Bu dernek liderleri, hem kendi menfaatlerini hem de grup üyelerinin menfaatlerini korumak bakımından bu tür örgütlenme ve politikaları zorunluluk olarak hissetmiş olmalıdırlar.

Geldiğimiz aşamada, yurttaşlık hak ve görevlerinin umursanmadığı bir düzende yaşıyoruz anlaşılan. Kimse anayasal haklarından veya görevlerinden söz etmiyor. Kimse oy vereceği adayın dünya görüşünden, küresel sorunlardan, ekonomik sorunları hafifletmek için ne yapmak gerektiğinden bahsetmiyor. Herkesin istediği şeyler vardır ve bunları yerine getirmenin sözünü verenin destekçisi olmaya gönüllüdürler.

Demokrasinin zaten böyle bir şey olduğu bazı Yunan filozoflarınca ifade edilmiş olsa bile, çağdaş demokrasinin bu şekilde çalışarak gelişebileceğini sanmıyorum. KKTC’deki seçmen sayısı ve nüfus sınırlıdır. Türkiye tarafından desteklenmekte olan KKTC’de yönetimi elinde bulunduranların taraftarlarına dağıtabilecek “olanak” bulmaları hâlâ daha mümkün olabilmektedir. Seçmenlerin bazıları ise, hakkı olanları almak için bile bir siyasetçinin korumasından yararlanmak gerektiğini düşünmekte ve siyasete sadece bu nedenle bile olsa katılmaktadır.

Peki ama Türkiye gibi 80-90 milyon nüfuslu, 60-70 milyon seçmene sahip ülkeler ne olacak? Kamu kaynaklarının bölüşülmesine dayanan bir siyasal sistem ile yollarına devam edemeyecekleri açık değil mi? Kamu kaynaklarının bu şekilde kullanılması, toplumsal kalkınmanın önündeki en büyük sorun olarak ortaya çıkmakta değil midir?

Bir milletin “kaderde, kıvançta ve tasada bölünmez bütünlüğünün” korunabilmesi için yurttaşlık hukukunun egemen kılınması ve kamunun herkese hukuk çerçevesinde “eşit” davranması gerektiği Türkiye’de yaşanan gelişmelerle yeterince kanıtlanmıştır. Böyle bir anayasal düzeni hayata geçirmek kaçınılamaz bir gerekliliktir.

KKTC’ye bakmayın ama… O, zaten umutsuz vakadır! Anası ne olursa, kendisi de o olacaktır!

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanHasan Erçakıca
Takip et:
1956 yılında Kıbrıs-Larnaka’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kıbrıs’ta tamamladıktan sonra 1974 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesinde makine mühendisliği okumaya başladı. Okuldan siyasi nedenlerle ayrıldıktan sonra gazeteciliğe başladı. Daha sonra Anadolu Üniversitesinde ekonomi (2000) okudu; yüksek lisans derecesini Yakın Doğu Üniversitesinde gazetecilik alanında tamamladı (2004). Doktorasını, “Kıbrıslı Türklerde Kamusal Alan, Kamuoyu ve Kamuoyu Oluşturma” konulu teziyle Girne Amerikan Üniversitesinde verdi. Yenidüzen gazetesinde başladığı gazetecilik yaşamını daha sonra çeşitli platformlarda devam ettirdi. Medya Günlüğü’nün yanı sıra kendisine ait vekibris.com sitesinde yazıları, Bakış Açısı-Kıbrıs isimli Youtube kanalında videoları yayınlanmaktadır.
Önceki Makale ‘Putin seçimde gitti geldi’
Sonraki Makale İstanbul trafiği nasıl düzelir?

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Köşe Yazıları

Samsun ışığı…

Hasan Sevilir Aşan
19 Mayıs 2025
EditörKöşe Yazıları

Mekke’de doğanın öfkesi 

Dr. Nevin Sütlaş
18 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

İslam dünyasının nabzı Kazan’da  

Okay Deprem
18 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Birand’ın başını ağrıtan röportaj

Cenk Başlamış
15 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?