Salı, 15 Tem 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Ağrı öğrenilir mi?

Dr. Nil Gönce
Son güncelleme: 14 Temmuz 2025 23:16
Dr. Nil Gönce
Paylaş
Paylaş

Yüzyıllardır Batı tıbbı, insan bedenini bir makine gibi ele aldı. Kalp ritmindeki bozukluklara kardiyoloji, ruhsal sıkıntılara ise psikiyatri bakıyordu. Zihin ve beden, farklı kutulara yerleştirildi. Oysa modern nörobilim, bu keskin sınırların yapay ve bazen zararlı olduğunu ortaya koyuyor.

Çünkü beynimiz sadece geçmişi hatırlamakla kalmaz; bedensel deneyimleri “öğrenir”, alışkanlık haline getirir ve gerektiğinde yeniden ortaya çıkarabilir. Peki, bu durum ağrı için de geçerli mi? Beyin gerçekten ağrıyı öğrenebilir mi?

Nörobilimci Dr. Camilla Nord’un deneyimi bu soruya ışık tutuyor. Fiziksel bir nedeni kalmadığı halde devam eden kronik ayak ağrısı, beynin bu ağrıyı “alışkanlık” haline getirmesiyle açıklanmıştır. Yani artık bedensel bir hasar yoktur, ancak beyin hâlâ ağrı sinyali üretmeye devam eder. Bu durumda ağrı, artık sadece bedenin sinyali değil, zihnin bir yanıtı haline gelir.

Beynin sessiz çığlığı

Fonksiyonel Nörolojik Bozukluk (FND) olarak adlandırılan rahatsızlıkta, beyinde yapısal bir hasar olmadan felç, bayılma veya konuşma problemleri görülür. Maalesef bu hastalara hâlâ “Her şey kafanda” denilerek itibar kaybettirici yaklaşımlarda bulunulabiliyor.

Oysa fonksiyonel MR görüntülemeleri, beynin hareket kontrolü ile ilgili bölgelerinde gerçek işlevsel bozukluklar olduğunu net bir şekilde gösteriyor. FND, Parkinson kadar yaygın olmasına rağmen yeterince tanınmıyor; bu durum hastaların yanlış anlaşılmasına ve etkin tedaviye ulaşamamasına yol açıyor.

Tahliller temiz çıkabilir ama…

Çarpıntı, uyuşma, bitmeyen yorgunluk gibi şikâyetler sıkça karşımıza çıkıyor. Tıbbi testler normal çıksa da bu belirtiler son derece gerçek ve yıpratıcıdır. Beyin, geçmişte yaşanan acıyı ve korkuyu bir tür “bedensel hafıza” olarak depolayabilir ve benzer durumlarda bu tepkiyi otomatik olarak tetikleyebilir. Bu nedenle psikosomatik olarak adlandırılan belirtiler, aslında karmaşık bir nörobiyolojik temele dayanır.

Beyin bir kâhin gibidir

Beyin sadece geçmişi hatırlamakla kalmaz, aynı zamanda geleceği de sürekli tahmin eder. Bu öngörü sistemine “predictive processing” (öngörücü işleme) denir.

Eğer kişi “Kalbim yine sıkışacak” diye beklenti içindeyse, beyin bu öngörüye uygun şekilde kalp ritmini etkileyebilir. Tıpkı Pavlov’un köpeklerinin zil sesi duyunca salya üretmesi gibi, beyin de beklentilerle otomatik tepkiler oluşturabilir.

Örneğin:

  • Migren hastası biri, “Yarın toplantı var, kesin başım ağrıyacak” diye düşündüğünde, beyin bu beklentiyle ağrıyı önceden tetikleyebilir.
  • Fibromiyalji’si olan biri, hava değişimini “Ağrılarım artacak” sinyali olarak yorumladığında, beyin bu inanç doğrultusunda ağrı şiddetini gerçekten yükseltebilir.

Bu mekanizma, panik atak, anksiyete ve bazı kronik ağrıların ortaya çıkmasında, sürdürülmesinde ve şiddetlenmesinde kritik rol oynar.

Umut var

İşte en güzel haber: Beyin esnek ve değişime açık bir organdır. Buna “nöroplastisite” diyoruz.

Nöroplastisite, beynin yeni deneyimler ve öğrenmelerle kendini yeniden şekillendirebilme yeteneğidir. Yani beyniniz yeni bağlantılar kurabilir, eski alışkanlıkları silebilir. Bu da iyileşmenin temelini oluşturur

 Örneğin:

  • Kalp atışını doğru algılamayı öğrenen kişilerde anksiyete yüzde 40’a kadar azalabilir.
  • Kronik ağrıyı yöneten bilişsel davranışçı terapiler, beynin “ağrı hafızasını” zayıflatmada etkilidir.
  • Meditasyon ve farkındalık egzersizleri, beyin-beden iletişimini güçlendirerek bu sürece destek olur.

Yani beynimiz, ağrıyı ve kaygıyı “öğrendiği” gibi, bunları bırakmayı da öğrenebilir.

Sonuç: Zihin ve beden bir bütündür

Her şey kafanda” demek hem bilim dışı hem de zarar verici bir yaklaşımdır. Çünkü kafamızdaki düşünceler ve duygular doğrudan bedenimizi etkiler. Aynı şekilde bedenimizde yaşananlar da ruh halimizi şekillendirir.

Sağlık; beynin, bedenin, duyguların ve geçmiş deneyimlerin bir arada değerlendirilmesiyle mümkündür. Sihirli bir çözüm olmayabilir, ancak doğru bilgi, farkındalık ve hedefe yönelik küçük adımlarla büyük iyileşmeler mümkündür.

Beyin ve bedenin dansı kopmaz; onları ayrı tutmak yanlıştır. Sağlık, bu eşsiz uyumu anlamak ve birlikte hareket etmekten geçer.

 Fotoğraf: synergysportsandwellnesscentre.com.au

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanDr. Nil Gönce
Takip et:
İstanbul’un renkli sokaklarında büyüdüm, ama merakım beni dünyanın dört bir yanına götürdü. Akademik ciddiyetimle ‘Dr.’, insanlara dokunan yönümle ‘psikolog’ oldum. Klinik psikolog kimliğimle ruhların derinliklerine yolculuk ederken, bir yandan da uluslararası hakemli dergilerde yayımlanan makalelerimle bilime katkı sunuyorum. Beyin-zihin ilişkisi, psikiyatrik bozukluklar, kişisel gelişim ve öğrenci koçluğu alanlarında çalışıyor; bilimsel bilgiyi yaşamın içinden süzüyorum. Yazmak benim için yalnızca üretmek değil; anlamak, anlatmak ve iyileştirmekle ilgili bir eylem. Akademik makalelerim uluslararası dergilerde yer bulsa da, asıl tutkum insana dokunan hikâyeleri paylaşmak. Çünkü biliyorum: İyileşmek, anlaşılmak ve büyümek, en çok da paylaştıkça anlam kazanır. Hayata biraz bilim, biraz mizah, ama hep insan sıcaklığıyla bakıyorum. Çünkü en karmaşık denklemler bile, bazen doğru bir soruyla, bazen de küçük bir gülümsemeyle çözülebilir."
Önceki Makale Zenciler Birbirine Benzemez
Sonraki Makale Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Serbest Kürsü

Silah bırakmanın şifreleri…

Gürsel Demirok
14 Temmuz 2025
EditörSerbest Kürsü

Avrupa’nın yeni alt sınıfı

Metin Duyar
14 Temmuz 2025
ManşetSerbest Kürsü

Kalkınmanın anahtarı

Yıldırım Aktuğan
14 Temmuz 2025
EditörSerbest Kürsü

Türkçenin Anadolu’daki dönüşümü

Halil Ocaklı
12 Temmuz 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?