İnan Özbek
Makro ekonomik dengeleri alt üst ederek, sosyal ve ekonomik açılardan ciddi sorunlar yaratması nedeniyle mutlaka ve hızlıca çözülmesi gereken bir sorun olarak yüksek enflasyon, yol açtığı çeşitli sarmallar ve kısır döngülerle ekonomileri çıkmaz sokağa sokar.
Ortodoks (geleneksel) para politikası uyarınca, yükselen enflasyonun faiz artışlarıyla karşılanması sonucu, işletmelerin finansman ve üretim maliyetlerinin artması ve bu artışların hizmet ve mal fiyatlarına yansıtılması nedeniyle enflasyonun bir kez daha artması ve bu sürecin tekrarlanmasıyla oluşan faiz-enflasyon sarmalı, yüksek enflasyonun ortaya çıkardığı kısır döngülerden birisidir.
Bu nedenle, Ortodoks para politikalarıyla enflasyonla baş etmeye çalışan merkez bankaları, faiz artışlarının boyutları ve süreleri konusunda son derece hassas davranır, faiz-enflasyon sarmalına girilmemesi için çok çok ince bir çizgi üzerinde yürür.
Ülkemizde yaşanan enflasyonist süreçte Merkez Bankasının, yüksek enflasyona cevap verirken, geleneksel para politikasının aksine faiz indirimlerine gitmiş olması, bir faiz- enflasyon sarmalı yaşanmasını önlemişse de, yüksek enflasyonun sebep olduğu diğer sarmallar olan; kur-enflasyon ve ücret- fiyat sarmalları halihazırda yaşanmaya devam etmekte.
Ekonomik aktörlerin beklentilerle hareket ettiği, beklentilerin de gerçeklerden daha hızlı olduğu günümüzde, enflasyonist süreç bir kez başlayınca fiyatların daha da artacağı ve yerli paranın alım gücünün hızla düşeceği beklentisine kapılan bireyler ve firmalar kendilerini korumak adına dövize yönelecekler ve artan döviz talebiyle kurlar da tırmanışa geçecektir.
Artan döviz fiyatlarının kur geçişkenliğinin çok yüksek olduğu bizim gibi ekonomilerde, hızla iç fiyatlara yansıması ve böylece mevcut enflasyonun şiddetlenmesi ile ortaya çıkan kur-enflasyon sarmalı, hızlı fiyat artışlarının yarattığı bir kısır döngü olarak belirecektir.
Enflasyonist süreçte bozulan beklentilerle birlikte, gerek ücretli kesimin alım güçlerinin daha da düşeceği haklı beklentisiyle peşinen istedikleri ücret artışları, gerekse enflasyona endeksli normal ücret ayarlamaları, tüketici talebini ve sonuç olarak toplam talebi arttıracağından bu sefer de talep yönlü enflasyon hızlanacak, öteki deyişle ücret-fiyat sarmalı dediğimiz başka bir kısır döngü daha ortaya çıkacaktır.
Nitekim ülkemizde, 2021 yılı eylül ayından itibaren başlayan enflasyonist süreçte, asgari ücret başta gelmek üzere yapılan ve doğru da olan ücret artışları, bir yandan mal ve hizmet üreten işletmelerin maliyetlerini ve dolayısıyla da fiyatlarını artırarak arz yönlü enflasyona sebep olurken, öte yanda da tüketici talebini arttırmak suretiyle talep enflasyonuna neden olmuş, ücret artışlarının yarattığı satın alma gücünün kısa sürede reel olarak eridiği ücret-fiyat sarmalı yaşanmıştı.
Kısacası; ekonomik faaliyetin birçok boyutunu kısır döngüye çeviren yüksek enflasyon sorunu, arkasından kovalamanın fayda etmediği, bir şekilde önüne geçmenin şart olduğu çok çetrefilli bir hastalıktır.