Doç. Dr. Hasan Canpolat (tasam.org)
1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra Amerikan hegemonyasının zirve dönemi başlamıştı. Amerikan kibrinin doruk noktası, tüm Orta Doğu’yu yeniden inşa edebilmeyi umduğu 2003 yılındaki Irak’ın işgaliydi. Bu dönemdeki tek kutupluluk derecesi tarihte nadirdir.
ABD hedeflediği değişimi sağlamak için askeri gücün etkinliğini abarttı. Nihayetinde birliklerinin iki ülkedeki savaşlara dayanamaması ve Amerikan önderliğindeki küreselleşmenin yol açtığı devasa eşitsizlikleri çok daha görünür hale getiren uluslararası bir mali krizin etkisiyle zirveden hızla geriye kaymaya başladı. Amerikan gerilemesinin uzun vadeli kaynakları aslında uluslararası olmaktan çok yereldir. Görülmek istenmeyen gerçek şu ki Amerikan döneminin sonu çok daha önceleri gelmişti ve ABD uzun zamandır siyasi ve sosyal olarak bölünmüş, ekonomisi duraklayan ve askeri gücünü artık daha fazla taşımayan bir ülke durumundaydı.
Ancak bir dizi gelişme, ABD destekli hükümetin çöküşünün ardından Kabil’den çıkmaya çalışan çaresiz Afganların korkunç görüntüleri, salgın dönemindeki başarısızlıkları ve Kongre baskını bu durumu dünyanın gözlerinin önüne apaçık serdi.
Pandeminin Aralık 2019’da Çin’de ortaya çıkmadan önce bile birçok analist ABD ekonomisinin önemli sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu söylüyordu. Ama salgının etkileri ile oluşan ekonomik yıkım, analistleri ve deneyimli politika yapıcıları bile neredeyse nutku tutulmuş bırakacak kadar ani ve şoke edici oldu.
2020’nin sadece iki ayında, 36 milyondan fazla Amerikalı işini kaybetti. Bu “Büyük Buhran”ınkine eşdeğer bir seviyedir. ABD halen ekonomisinin 2020-2022 arasında aldığı hasarı onarmaya, enflasyonu düşürmeye ve istihdamı artırmaya çalışıyor.
Amerikalılar karşılaştıkları krizle ilgili Amerika Birleşik Devletleri’nin tarihinden dersler arıyorlar; ancak ülkeyi kendisinden önceki küresel hegemon olan selefiyle karşılaştırmak daha aydınlatıcı olabilir. Çünkü bugün Amerika’nın durumu birçok yönden savaşlar arası dönemde gerilemeye başlayan İngiliz İmparatorluğuna benziyor hatta göstergeleri daha da kötü.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere’nin kamu borcu, 1918’de GSYH’nin % 109’u iken 1934’te % 200 civarına yükseldi. Amerika’nın federal borcu ise bu yıl GSYH’nin yaklaşık % 110’una ulaşacak ancak Kongre Bütçe Ofisi, 2050 yılına kadar % 200’ü aşabileceğini tahmin ediyor.
Makalenin devamını okumak için tıklayın
Karikatür: Global Times