Dünyanın değişen siyasi, askeri ve ekonomik koşullarının Türkiye’nin stratejik konumunu güçlendirdiği görüşü sıkça dile getirilir.
Doğru bir görüş. Türkiye’nin bölgedeki stratejik önemi ülkemize bir üstünlük sağlamakta. Uluslararası toplumun ilgi odaklarından biri konumuna sokmakta.
Ancak bu özellik beraberinde ülkemiz için sıkıntılı durumlarda yaratmakta. Türkiye, düzensiz göçmenler, insan kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı, silah kaçakçılığı, organize suçlar gibi uluslararası toplumun endişe kaynağı olduğu konularda bu konumundan ötürü dikkatleri üzerinde toplamakta.
Bu çerçevede, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının kesişme noktasında yer alması, Türkiye’yi politik ve ekonomik açıdan gelişmemiş ülkeler ile refah seviyesi yüksek devletler arasında bir köprü konumuna sokmakta. Bunun sonucu ülkemiz, düzensiz göçmenler tarafından uzun yıllardır geçiş güzergahı olarak kullanılmakta.
Orta Doğu, Kafkasya ve Balkanlar’da yıllardır süregelen çalkantılar Türkiye’ye kitlesel akınlara yol açtı. Tarihsel bağları ve sorumluluk anlayışıyla ülkemiz zor durumda bulunan bu sığınmacılara kucak açtı. 1980’lerden sonra Türkiye sadece göç veren bir ülke değil, göç alan bir ülke konumuna geçti. Küreselleşmenin getirdiği iletişim ve seyahat özgürlüğü tüm dünyada göç hareketliliğinde artışa yol açtı. Türkiye de bu küreselleşme sürecinden derinden etkilendi.
Her ne kadar asırlar boyu zor durumda olan sığınmacılara ülkemiz kucak açmışsa da, son yıllarda giderek artan göç hareketi kamuoyunda haklı eleştiri, kaygı ve tepkilere yol açıyor. Artan bu tepkileri de değerlendiren iktidar bir takım adımlar atma ihtiyacı hissetti.
Konu çok boyutlu, çok yönlü. Düzensiz göçle mücadele önceden belirlenmiş bir stratejiyi ve bu strateji doğrultusunda uygulamaya konulacak eylem planlarını gerekli kılıyor. Belirlenen stratejiyi, eylem planlarını hayata geçirecek kurumların oluşturulmasını gerekli kılıyor. Bu kurumların görevlerinin belirlenmesini gerekli kılıyor. Sığınmacıların geri göndermenin zorla mı, gönüllü mü olacağı gündeme geliyor. Bu konu özellikle Suriye’den ülkemize sığınanlar konusunda çok tartışıldı.
Düzensiz göçle mücadelede uluslararası iş birliği de önemli. Etkin mücadele, etkin iş birliği ve destekle mümkün. Uluslararası iş birliğinde öne çıkan bir konu da Almanya Başbakanı Merz’in son Türkiye ziyaretinde gündeme geldiği anlaşılan Geri Kabul Anlaşmaları. Almanya’nın sığınmacı olarak kabul edilmeyen göçmenlerin geri gönderme sürecini hızlandırmak istediği, bu konuda göç politikaları konusunda etkin bir role sahip Türkiye’den destek beklediği görülüyor.
Tüm bu konular kamuoyunda çeşitli şekillerde tartışılsa da pek çok insan yeterli bilgiye sahip değil. Bu itibarla, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı’nın internet sayfasındaki paylaşımlarından da yararlanarak düzensiz göçle nasıl mücadele edildiği konusunda bazı bilgiler derledik.
Türkiye’nin göç alan bir ülke durumuna gelmesi sonucu, ülkemizin düzensiz göçle mücadele için stratejiler geliştirmesine, hukuksal reformlar yapmasına ve uluslararası iş birliğini geliştirilmesine neden olduğu görülüyor. Bu kapsamda düzensiz göçle mücadele etkinliği artırmak amacıyla 2018 tarihinde bir kararname ile Düzensiz Göçle Mücadele Dairesi Başkanlığı kuruldu. Akabinde 2021 tarihinde kararnamede yapılan değişikliklerle Göç İdaresi Başkanlığı birimleri arasında Düzensiz Göçle Mücadele ve Sınır Dışı İşleri Genel Müdürlüğü yer aldı.
Söz konusu Genel Müdürlüğün görev alanı şu şekilde:
1)Düzensiz göçle ilgili iş ve işlemleri yürütmek,
2)Düzensiz göçle mücadele edilebilmesi amacıyla kolluk birimleri ve ilgili kamu kurum ve kuruluşları arasında koordinasyonu sağlamak, tedbirler geliştirmek, alınan tedbirlerin uygulanmasını takip etmek,
3)Türkiye’nin taraf olduğu geri kabul anlaşmalarına ilişkin hükümleri yürütmek,
4)Geri gönderme merkezlerini işletmek veya işlettirmek,
5)Başkan tarafından verilen diğer görevleri yapmak.
Mücadele stratejileri
Göç İdaresi Başkanlığı’nın “2026-2030 Türkiye Düzensiz Göç Strateji Belgesi ve Ulusal Eylem Planı” hazırlıklarına başladığı Başkanlıkça geçen günlerde açıklandı. Başkanlığın, 2015-2018 yılları ile 2021-2025 yıllarını kapsayan Düzensiz Göçle Mücadele Strateji Belgeleri ve Ulusal Eylem Planları uygulanmış..
Verilen bilgilere göre bu eylem planlarının hedefleri şunlardı:
-Düzensiz göçü kaynağında önlemeye yönelik ulusal ve uluslararası mekanizmalar ve iş birliklerinin güçlendirilmesi,
-Sınır güvenliğinin arttırılması ve düzensiz göçle mücadele alanında tedbirler geliştirilmesi
-Yabancı iş gücü göçünün etkin ve kapsamlı politikalarla yönetilmesi
-Düzensiz göçmenlere ilişkin ülke içerisindeki işlemlerin insan hakları odaklı yürütülmesi, hassas durumdaki düzensiz göçmenlerin korunmasına yönelik çalışmaların artırılması ve düzensiz göçle mücadelede kanıta dayalı politikalar üretilmesi
-Düzensiz göçmenlerin insan hakları standartları çerçevesinde geri gönderilmesi sisteminin güçlendirilmesi ve yeniden uyumlarının sağlanması.
Yeni strateji belgesi ve eylem planı hazırlanırken, bu hedeflere ne ölçüde ulaşılabildiğinin gözden geçirilerek, önümüzdeki süreçte ne tür yeni politikalara gereksinim duyulduğunun ele alınması muhtemel.
Gönüllü dönüş
Ülkemizin içerisinde bulunduğu coğrafi ve stratejik konumuna ek olarak gelişen bir ekonomiye sahip olmasının, Türkiye’yi artık bir geçiş ülkesi konumundan çıkararak düzensiz göçmenler için hedef ülke haline getirdiği gözleniyor. Bu durum son yıllarda düzensiz göçmenler için çekim unsuru oluşturmakta ve ülkemiz sınırları içerisinde yakalanan düzensiz göçmen sayısının kayda değer bir seviyede artmasına sebebiyet vermekte.
Düzensiz göçle mücadele edebilmek için, düzensiz göçmenlerin sınır dışı edilerek ülkemizden çıkarılmaları tek başına yeterli değil. Sınır dışı edilen düzensiz göçmenlerin ülkemize tekrar dönmelerinin engellenmesi temel hedeflerden biri. Bu düşünceyle; düzensiz göçmenlerin menşe ülkelerindeki durumlarının iyileştirilmesinin sağlanması, insan onuruna yakışır, uluslararası standartlara uygun ve gönüllülük temelinde ülkemizden çıkışlarının sağlanması amaçlanıyor.
Bu kapsamda Ulusal Destekli Gönüllü Geri Dönüş mekanizmasının temellerini oluşturmak amacıyla 2019 tarihinde Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nda ek düzenleme yapıldı. Bu düzenlemeyle birlikte, ülkesine/üçüncü ülkeye gönüllü olarak çıkış yapmak isteyen düzensiz göçmenlere, insan ticareti mağdurlarına ve uluslararası koruma başvuru sürecindeki yabancılara destekler sağlanabileceği hüküm altına alındı.
Uluslararası iş birliği
Ülkemiz düzensiz göçe karşı uluslararası düzeyde sorunların tespiti, bilgi alışverişi, ortak mücadele ve iş birliği şeklindeki çalışmaların çoğuna aktif olarak katılmakta. Üzerinden düzensiz göçü önlemek ve ülkemizde yasa dışı bulunan yabancıları çıkarmak için etkin ve kararlı biçimde mücadele etmekte.
Düzensiz göçle mücadelenin, ülkelerin kendi başlarına kaderlerini tayin edebileceği bir mesele olmaktan çıktığı görülüyor. Bu bağlamda ulusların ikili, bölgesel ve küresel gruplar oluşturarak bu mücadeleyi sürdürme eğilimi dikkat çekiyor.
Türkiye düzensiz göç konusunda daha etkin ve verimli çalışmalara olanak sağlanabilmesi için birçok ulusal ve uluslararası kurumla iş birliği içinde. Bunların başında Birleşmiş Milletler Göç Kuruluşu, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Uluslararası Göç Politikaları Geliştirme Merkezi (ICMPD) ve çeşitli ulusal sivil toplum kuruluşları gelmekte.
Türkiye, 53 katılımcı ve 4 gözlemci ülke ile birlikte 13 uluslararası kuruluşun katıldığı, düzensiz göçü önlemeyi, düzensiz göçle mücadelede kalıcı çözümler bulmayı ve göç yönetimi alanında sürdürülebilir politikalar geliştirmeyi amaçlayan Budapeşte Süreci’nin 2006 yılı Ocak ayının başında başkanlığını üstlenmişti. Türkiye düzensiz göçle mücadele konusuna verdiği önemin bir göstergesi olarak bu süreçte öncülüğünü yaptığı İpek Yolu Bölgesi Çalışma Grubu’nun kurulmasını sağlamış ve göç yolu üzerindeki kaynak, transit ve hedef ülkeleri bir araya getirmeyi olanaklı hale getirmişti.
Türkiye Uluslararası Göç Politikaları Geliştirme Merkezi (ICMPD)’nin yürütmekte olduğu Akdeniz Bölgesinde Transit Göç Diyaloğu girişimine de katkı sağlamakta.
Ankara, FRONTEX (AB Sınır Güvenliği Birimi) ile düzensiz göçü önlemek amacıyla 28 Mayıs 2012’de Mutabakat Zaptı’nı imzaladı.
Geri kabul anlaşmaları
Düzensiz göçte uluslararası iş birliği sürecinin etkili yöntemlerinin başında “Geri Kabul Anlaşmaları” gelir. Bu anlaşmalar ülkelerin düzensiz göçe karşı tedbir almalarını zorunlu hale getirmekle birlikte, düzensiz göçmenlerin insan haklarının korunmasına ve uluslararası teamüllere uygun olarak ülkelerine veya en son transit geçtikleri ülkeye gönderilmelerini sağlamakta.
Başka bir deyişle, geri kabul anlaşmaları bir ülkede düzensiz olarak bulunan kişilerin anlaşma yapılmış kaynak ülkeye veya en son transit geçiş yaptıkları ülkeye yapılan anlaşmada belirlenen şartlar ve kurallar çerçevesinde güvenli bir şekilde geri gönderilmesini sağlayan anlaşmalardır.
Ülkemiz düzensiz göçle mücadele kapsamında transit ve hedef ülkelerle Geri Kabul Anlaşmaları imzalamaya önem vermekte. Bu çerçevede yürütülen çalışmalar neticesinde 2001 yılından bu yana Suriye, Yunanistan, Kırgızistan, Romanya, Ukrayna, Pakistan, Rusya, Nijerya, Bosna-Hersek, Yemen, Moldova, Belarus, Karadağ, Kosova, Norveç ve Avrupa Birliği ile Geri Kabul Anlaşması imzalandı.
Bununla birlikte, ülkemiz ile Avrupa Birliği arasında uzlaşılan 18 Mart 2016 tarihli bir Mutabakat bulunmakta. Avrupa Birliği ile Geri Kabul Anlaşması ve Vize Muafiyeti Yol Haritası eş zamanlı olarak 16 Aralık 2013 tarihinde Ankara’da imzalanarak 25 Haziran 2014 tarihinde TBMM tarafından onaylandı. Avrupa Birliği ile Geri Kabul Anlaşması 1 Ekim 2014 tarihinde tarafların kendi vatandaşlarının geri kabulü ve transit geçiş hükümleri açısından yürürlüğe girdi. Anlaşmada yer alan üçüncü ülke vatandaşlarının geri kabulüne ilişkin hükümler ise henüz yürürlüğe girmedi.
Sonuç olarak düzensiz göçle mücadelede Ankara’nın ciddi çaba içinde olduğu görülüyor. Konunun öneminin bilincinde olduğu görülüyor. Bu anlayışla düzensiz göçle mücadele amacıyla yeni strateji belgeleri ve eylem planları hazırlığına giriştiği anlaşılıyor. Düzensiz göçle ilgili eleştiriler yapılırken Ankara’nın bu çabaları göz ardı edilmemeli, mücadelenin güçlükleri dikkate alınmalı.
İnsan hakları odaklı hazırlanacak 2026-2030 Türkiye Düzensiz Göç Strateji Belgesi ve Ulusal Eylem Planı’nda, düzensiz göçü önlemede, düzensiz göçü kaynağında önlemeye yönelik mekanizmaların güçlendirilmesine, ulusal ve uluslararası iş birliğini güçlendirmeye, sınır güvenliğini artırmaya yönelik etkin önlemlerin alınmasına, yabancı iş gücü göçünün etkin ve kapsamlı politikalarla yönetilmesine yönelik öneriler yer almalı.
İlgili yazılar:
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:
