Rusya ile ilgili gelişmeleri yakından izleyen Hazal Yalın Telegram kanalında yazdı:
Anvers’in (Antwerpen) Yahudi kuyumcuları ünlüdür. Yanlış hatırlamıyorsam dünyadaki elmas işlemeciliğinin büyük kısmını da bunlar yapar.
AB, Rusya’nın elmas madenciliği yapan Alrosa şirketinin yaptırım listesine alınmamasına karar verdi. Malûm, her şeyde bir numara olmayı ve aralarında yarışmayı ilke bellemiş olan Polonya ve Baltık ülkeleri, AB toplantısında “Alrosa da ille girsin” diye epey uğraştılar ama Belçika’nın vetosuna takıldı.
Aman canım, önemsiz böyle şeyler, üzerinde durmaya değmez; hepimiz biliyoruz ki demokrasi cengaveridir Avrupalı yöneticiler; Belçika filan şey ettiyse de tesadüfle şey olmuştur.
* * *
Şimdilik en “avantajlı” görünen, tahmin edilebileceği gibi Macaristan. Budapeşte, kendi petrol boru hattından gelen Rusya gazına tavan fiyat uygulamasından muaf tutuldu.
Bu ne demek?
Bu demek ki, tavan fiyat uygulaması getiren ülkelere petrol satmayacağını açıklayan Rusya, tavan fiyat getirmeyen Macaristan’a satabilir. Yalnız re-eksport yapabilir mi Budapeşte, biraz muallak doğrusu; teknik olarak tabii bunun önünde bir engel yok, ama petrol Rusya menşeli olduğu için AB reeksport fiyatlarına müdahale edebilir (https://t.me/Hazal_Yalin/2327 )
Macaristan’ın ikinci avantajı, atom enerjisi alanında ikinci imtiyazını sağlamış olması. Önemli bu, zira Macaristan atom enerjisi kurumu ülkenin tek nükleer istasyonu Paksi için 5’inci ve 6’ncı enerji üniteleri inşası işini Rosatom’a ihale etmişti. (Eski bir hikâyedir; https://t.me/Hazal_Yalin/1951 )
Macaristan’ın üçüncü avantajı ise doğal ki yazılı belgelerde görünmüyor. Şimdilik sinekten yağ çıkarmakta uzmanlaşmış görünen Budapeşte, hiç kuşkusuz, Avrupa Komisyonu’nun intikam için dondurduğu ödeneği (yaklaşık 5 milyar avro) açtırmayı da başarmış olmalı. ( https://t.me/Hazal_Yalin/2177 )
Kabul etmek gerek ki Orbán oyunu ustaca oynuyor; zurnanın zırt dediği yerde Avrupa Komisyonu adını taşıyan Amerikan lobisinin isteklerine onay veriyor ama oraya varıncaya kadar at pazarlığı yürüttüğü için Rusya ile arayı da bozmuyor. Yalnız bu işin sonu nereye varır, bilinmez; “Osmanlı’da oyun çok”.
Üstelik belki, Ankara’nın oynamak istediği rolü Budapeşte’nin çok daha avantajlı şartlarda oynaması Avrupa’nın pekâlâ işine geliyor da olabilir; bütün enerji kapıları kapanmışken Macaristan üzerinden az çok aralık bir kapı bırakmak fena mı olur?
* * *
Kurnazlık ve zekâ çoğu zaman örtüşmez; kurnazlık ötesini berisini, öncesini sonrasını düşünmeden anlık hinlikten ibarettir, zekâ ise çok yönlü düşünmeyi gerektirir.
Avrupalıların kurnazlık yarışması devam ededursun, bütün kurnazların ortak akıbetine yakalandılar, üstelik bunun aynı gün içinde yaşanması, kaderin gerçek bir istihzası: OPEC+, Rusya’nın üretimi kısma talebini eksiksiz kabul etti. OPEC+ ülkeleri kasım ayından itibaren üretimi günde 2 milyon varil kısacaklarını açıkladılar.
Bu, dün de yazdığım gibi, benim için sürpriz olmasından başka Avrupa için tam bir felaket ilanı. Gerçi ben, kararın uygulanabileceğinden hâlâ kuşkuluyum, üstelik (Bloomberg’in hesaplarına göre) mutabakata imza atan ülkelerin bir kısmı hâlihazırda zaten belirlenen kotaların altında üretim yapıyorlar, dolayısıyla toplam üretim kısıtlaması aslında 2 milyon varilin çok altında, fiilen sadece 880 bin varil.
Bu da aslında muazzam bir indirim demek değil; OPEC+ günlük yaklaşık 42-45 milyon varil üretim yapıyor olduğuna göre günlük kotaların düşürülmesi sadece yüzde 2 dolayında kısıtlama anlamına gelir.
Demek ki, AB açısından yaşamsal bir felaket, gerçek bir budalalık ilanı anlamına gelen bu karar, her ne kadar epey azalmış olsa da kendi rezervlerine sahip olan ABD açısından sadece, önü alınabilecek siyasi bir felaket.
880 bin varil ciddi bir hacim değil ama gene de karar alınabilmiş olması altında yatan güçlü bir dinamik olduğunu gösterir. Körfez’in gerçek patronu testereli reformist (bir gün Türkiye basınında hakkında yazılmış hayranlık yazılarını toplamak gerek, çok eğlenceli şeyler var arasında; hele biri harikalar harikası: hanımefendi İslam’da reformu testereliye kaptırdık diye hayıflanıyor) MbS, böylece, Amerikan yönetiminin canını nereden yakabileceğini göstermiş oluyor. Sadece kurnaz değil, Brüksel’deki Amerikan lobisinin topundan daha zeki olduğunu kabul etmek gerek.
* * *
Avrupalıların tarihi budalalığından söz ederken abartmıyorum. Rusya petrolüne tavan fiyat getirme kararının, OPEC+’nın hükmünü açıklamasından birkaç gün bile değil, sadece birkaç saat öncesine denk gelmesi bile budalalığın boyutunu anlatmaya yeter, ama gerçek budalalık (Putin 4 yeni federal birimin kabul konuşmasında “kendi halklarına ihanet” demişti bunun için) başka yerde yatıyor.
Dün yazmıştım; ABD Maliye Bakanlığı, “ABD’li hizmet sağlayıcılarının (nakliye, aktarma, sigorta, ticari finansman, vb.) sadece belirlenmiş tavan fiyatla yapılan işlemlere katılacaklarını, ama bunların ABD yargı alanının dışında kalan işlemlerden ötürü cezalandırılmasının planlanmadığını açıkladı.” Başka deyişle Rusya petrolüne tavan fiyat uygulaması sadece ABD’ye girişi için geçerli; ama ABD’li şirketlerin bu petrolü taşımak, sigortalamak, finansmanını sağlamak vb. işlemlerinde geçerli değil.
Bu ne anlama gelir? “Amerikan şirketlerine küresel imtiyaz getirirken onların rakiplerini ortadan kaldırmakta yardımcı olmak.”
Bir de Avrupa’nın yaptırımına bakın: bunun tam tersi! Gerçekten tam tersi: Avrupalılar, Rusya petrolünün üçüncü ülkelere taşınmasına yaptırım getiriyorlar!
Muhteşem, muhteşem.
Hazal Yalın. Çoğunluğu klasik Rus edebiyatından 50’den fazla çevirisi var. “1945. SSCB-Türkiye İlişkileri” ve “Rusya: Çöküş, Yükseliş ve Dinamikler”in yazarı. Aralarında Tolstoy, Dostoyevski, Saltıkov-Şçedrin, Gogol, Turgenyev, Puşkin, Zamyatin, Kuprin, Gonçarov, Leskov, Grin, Zoşçenko, Strugatski Kardeşler gibi yazarların bulunduğu çeviriler, Kırmızı Kedi, Kitap, İthaki, Helikopter, Remzi gibi yayınevlerinde yayınlanıyor. Güncel makaleleri genellikle Yakın Doğu Haber’de (ydh.com.tr) yayınlanıyor. @Hazal_Yalin