Pazar, 5 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
MG Özel

Ergin Saygun’un kaleminden Ukrayna’ya güvenlik garantileri

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 3 Eylül 2025 08:55
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

Rusya ile bir barış anlaşması imzalandığında Ukrayna’ya verilecek güvenlik garantileri konusu bir müddettir tartışılmaktadır.

Başkan Trump, bu konuda ABD desteğini vadederek, Ukraynalı ve Avrupalı liderlerin yüreğine bir nebze su serpmiştir. Ancak bu garantilerin tam olarak neleri kapsayacağı belirsizliğini korumakta, çeşitli değerlendirmeler havada uçuşmaktadır. Trump, Avrupa ülkelerinin yükün çoğunu üstlenerek, Ukrayna güvenlik tedbirlerinin “ilk savunma hattını” teşkil edeceğini de açıklamıştır.

“Avrupa’nın işini artık Avrupalılar yapacaktır” mesajı.

Açık ve net.

Aslında güvenlik konusunda Avrupalılarca yapılmış oldukça fazla düzenleme mevcuttur. Mesela, AB Antlaşması Madde 42 (7) ye göre “Bir Üye Devlet topraklarına silahlı bir saldırı yapılırsa, diğer Üye Devletler… mevcut imkân ve kabiliyetleri ile yardım ve destek sağlamakla yükümlüdür.”

Bu hükme rağmen hâlâ “NATO’nun dışında 5’nci Madde” gibi bir garantiden söz edilmesi, “stratejik bağımsızlık” vs. gibi söylemlerin Avrupa’da kendine henüz bir yer bulamadığı ve Finlandiya Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi, ”Amaç(ın), güvenlik garantilerini ABD ile birlikte oluşturulmasını sağlamak” olduğu anlaşılmaktadır.

2009 yılında kabul edilen Lizbon Antlaşması, AB’nin dış politika ve güvenlik alanındaki yetkilerini genişletmiştir. Ancak yine de AB’nin güvenlik endişeleri tam olarak tatmin edilememiştir.

2023 Vilnius Zirvesi’nde, Ukrayna’ya ülkeler birçok konuda taahhütlerde bulunmuşlardır. Bunlar arasında özellik arz edenler, hava savunma sistemleri, insansız hava araçları ve bazı askeri teknolojiler dahil askeri malzeme ve teçhizat sağlanması, askeri eğitim ve danışmanlık, Ukrayna’nın askeri harcamalarını karşılamak için finansal destek, savunma sanayi iş birliği, istihbarat paylaşımı gibi maddeler bulunmaktadır.

Bu bağlamda Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası’ndan da (OGSP-CSDP) bahsetmek gerekir.

OGSP, Avrupa Birliği’nin dış politika ve güvenlik alanındaki temel araçlarından biri olup, AB ülkelerinin kriz yönetimi, sivil ve askeri operasyonların icrası ve üye ülkeler arasındaki iş birliğini teşvik eder. Ancak, kendi başına güvenlik garantisi verme imkanı sınırlıdır.

NATO ile iş birliği konusu da sık sık telaffuz edilmektedir. NATO’nun kollektif savunma garantisinin, üyelerinin çoğu aynı zamanda İttifak üyesi olan AB için de dolaylı bir güvenlik garantisi anlamına geldiğini savunanlar mevcuttur.

Aslında burada akla gelen soru; AB üyesi olmayan NATO üyelerinin, neden AB için güvenlik güvencesi gibi bir sorumluluk altına gireceğidir. AB’ye güvenlik garantisi verilecek ise, konu NATO içinde belirlenmiş usullere göre görüşülür (4’üncü Madde) ve karar bu şekilde alınır. NATO’nun AB’yi otomatik olarak desteklemesi söz konusu değildir.

Ukrayna’da konuşlanacak münferit NATO ülkeleri birliklerinin, Rusya’dan bir taarruza maruz kalması durumunda, NATO’nun 5’inci Madde’yi işleterek Rusya ile çatışmaya girmek zorunda kalacağını iddia edenler de bulunmaktadır. Bu çok doğru bir varsayım değildir. NATO Antlaşması’nın 5’inci Maddesi tamamen farklı olup, NATO üyesi ülkelerin topraklarına yani “Avrupa-Atlantik bölgesine” yapılacak bir taarruzdan bahseder. Ukrayna NATO bölgesi değildir. Ayrıca 5’inci Madde’nin yürürlüğe girmesi için tehdidin NATO ülkesine olması gerekir. Kaldı ki yapılacak olan güvenlik güvencesi uygulamaları NATO harekatı olmayıp, NATO ülkelerinden bazılarının Ukrayna’da, AB bünyesinde yapacağı münferit bir eylemdir.

Washington Antlaşması Madde 5:

“Taraflar, içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve, Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere, gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır.”

NATO’nun 5’inci maddesi uygulamasına ne şekilde katılınacağı ülkelerin kendilerine kalmıştır. Silahlı güç ile katılma mecburiyeti yoktur.

Bütün alınan kararların ve verilen sözlerin Ukrayna’yı tatmin etmemesinin sebebi, NATO’nun silahlı bir destek garantisi verememesi, Avrupa Birliği’nin de bir ordusunun bulunmamasıdır. Bu nedenle de AB’nin kendisi, güvenlik konularında başka ülkelerin ve kuruluşların destek ve yardımına muhtaçtır. Silahlı kuvvetlerini geliştirme cabalarının başlamış olması elbette ki memnuniyet vericidir, ancak bu modernizasyon faaliyetinin uzun zaman alacağı da muhakkaktır.

Onun için “ABD olmadan bu iş olmaz” mantığı yer etmiştir.

NATO ülkelerinin birliklerinin, Ukrayna’da konuşlandırılması konusunda bir fikir birliği henüz yoktur. Fransa, İngiltere ve Estonya, Belçika, Litvanya, Ukrayna’ya asker gönderebileceklerini bildirmişlerdir. Letonya ise konuya temkinli yaklaşmaktadır. İsveç hükümeti kararsızdır.

Almanya Ukrayna’ya asker gönderecek kapasitesinin sınırlı olduğunu beyan etmiş, İtalya, Macaristan ve Polonya asker göndermeyeceklerini açıklamışlardır.

Söz konusu güvenlik garantileri için, Ukrayna’da yaklaşık 15.000 ila 20.000 kişilik bir birlik konuşlandırılması konuşulmaktadır. Diğer ülkeler ve hatta Birleşmiş Milletler’in, uydu ve drone ile gözetleme desteği sağlayabileceği söylenmektedir.

Birlik konuşlandırılacak bölgelere Karadeniz’in dahil edilmesinin bazı hassasiyetler yaratması muhtemeldir. Türkiye savaşın ilk günlerinden beri “ikisinden de vazgeçmeme” politikasını başarı ile uygulamış, her iki ülkenin de görüştüğü tek devlet olarak, arabuluculuk misyonunu etkili bir şekilde yerine getirmiştir. Türkiye problem çözücü arabuluculuk girişimlerine devam etmelidir. Esasen Milli Savunma Bakanlığı, kalıcı barışın sağlanması ve her iki tarafın da kabul etmesi durumunda, Ukrayna güvenlik paketi kapsamında aktif bir rol üstlenmeye sıcak baktığını açıklamıştır.

Karadeniz’de de, her ne yapılacak ise, Rusya’ya karşı olmaması ve kendisi katılmasa bile, bir nevi onay vermesinin sağlanması önemlidir. Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğinden sonra, harekat sahası sınırlanmış olan Rusya’nın, Karadeniz’deki faaliyetlerinin kısıtlanması çabalarına karşı çıkması beklenmelidir.

Moskova izin vermez

Rusya’nın Ukrayna savaşının sebebini de “Ana vatanımız tehlikededir, yaptığımız nefsi müdafaadır” diye açıkladığı hatırlardadır. Moskova için nefsi müdafaa, NATO’nun doğuya doğru genişlemesini önlemek ve Ukrayna’nın NATO üyesi olmasına mani olmaktır. Bu nedenle, Rusya’nın, uzun bir savaştan sonra NATO ülkelerinin birliklerinin, Ukrayna’da konuşlandırmasına izin vermesini beklememek gerekir.

Rusya zaten, “Ukrayna’da NATO ülkelerinin katılımını öngören herhangi bir senaryoyu kategorik olarak reddettiğini” açıklamıştır. Sıkıntı, Rusya’nın bu tutumuna rağmen, gerginlikleri tırmandırmayı seven Batı’nın, kuvvet konuşlandırmada ısrarcı olması ihtimalidir. Nitekim böyle bir ihtimalin ilk belirtileri, NATO Başkomutanı (SACEUR) General Grynkewich’in planlamaya yardım etmekle görevlendirilmesidir. NATO’yu Karadeniz’e sokma çabaları da bir başka sinyaldir.

Sonuç olarak;

Bugüne kadar yapılanlar ve verilen sözler, Ukrayna’nın savunma kapasitesini artırma ve sürdürülebilir güvenliğini sağlama amacına hizmet etmekle beraber, genelde temenniler ve iyi niyet ifadelerinin ötesine geçememekte, Ukrayna’ya beklediği somut güvenlik garantilerini veremediği için, NATO ve özellikle de ABD’ye ümit bağlanmaya devam edilmektedir.

Manşet fotoğrafı: president.gov.ua

***

Ergin Saygun’un önceki makaleleri:

Ergin Saygun yazdı: Yeniden şekillenen stratejik düzen
Ergin Saygun yazdı: UCM kararları ve İsrail’e ABD yardımı
Ergin Saygun yazdı: Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. yılının düşündürdükleri
Ergin Saygun yazdı: Yeni dünya düzeni…
E. Org. Ergin Saygun yazdı: Rusya-Ukrayna savaşından çıkan dersler
E. Org. Ergin Saygun yazdı: Orta Doğu gene karıştı
E. Org. Ergin Saygun yazdı: Avrupa mı, Pasifik mi?
E. Org. Ergin Saygun yazdı: Ukrayna-Rusya Savaşı’nda neler oluyor?

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiJeopolitikRusya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Bacağını istemeyen adam…
Sonraki Makale Korkunç bir terör eylemi

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

MG Özel

“Türkiye NATO için savaşmaz”

Fuad Safarov
4 Ekim 2025
MG Özel

Rusya’dan Trump’a ‘Erdoğan’ yanıtı

Fuad Safarov
3 Ekim 2025
MG Özel

Putin Türkiye’ye krediyi onayladı

Fuad Safarov
2 Ekim 2025
MG Özel

Eylül ayında çok okunanlar

Medya Günlüğü
1 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?