Cumartesi, 28 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Çanakkale Savaşı’nda sinekler

Adil Gürkan
Son güncelleme: 26 Nisan 2025 17:10
Adil Gürkan
Paylaş
Paylaş

Çanakkale’yi birkaç saatte geçeceğini sanan İngiliz Kurmay heyeti, stratejik hatasının farkına birkaç hafta sonra vardı. Bir yılın sonunda, kaçmak zorunda kaldı. 

Nisan 1915’de karaya çıkan Müttefik Kuvvetler, askeri hedeflerine ulaşamadı. 

Yenildiler.

Yaklaşık olarak 213 bin asker öldü. Bunun yarıdan fazlası hastalıktan kaynaklandı. Hayatta kalan askerler, ülkelerine birer canlı cenaze gibi döndü.

Çanakkale’yi sadece kahraman askerlerimiz değil, adeta dağ, taş, börtü böcek, sinekler, iklim, her şey topyekûn savundu.

1. Sinek sürüleri

Müttefik komuta heyeti, çıkarmanın önünü ve sonrasını hesaplamamıştı. 

Sıkışıp kaldıkları sahiller boyunca, ölen askerlerin bedenleri çürüdü. Diğer sağlıksız koşullar da devreye girince, Gelibolu sahilleri dev sinek sürüleri ile doldu.

Yaydıkları mikroplarla, Müttefik askerler arasında hastalıkların patlamasına neden oldular.

Sinekler, Müttefik Kuvvetler’in beslenmesini de engelledi. Açılan her konserve kutusunu birkaç saniye içinde yüzlerce sinek kaplıyor ve yemeğin yenmesini engelliyordu. 

2. Beslenme yetersizliği

Savaşta askerinizi iyi doyurmak zorundasınız. İyi beslenemeyen asker, uzayan çatışmaların da etkisi ile bir süre sonra bedensel zafiyete yakalanır. 

Çanakkale’ye gelen işgalci askerlerin, yüksek bir motivasyonu yoktu. 

Vatan savunması için değil, daha ziyade maddi beklentilerle gelmişlerdi. Bu nedenle, Türk askeri gibi haftalarca açlığa dayanabilecek heyecanları ve moralleri yoktu. 

Müttefikler, yeterli besin ikmalini yapamadı. Sert bisküviler, iştah kapatan reçel, konserve sığır eti temel besinlerdi. Uzun süre aynı menü çıktı. Sert doğa şartları da zorlayınca müttefik askerleri kısa sürede pes edecek hale geldiler.

3. Su kıtlığı

Müttefik kurmaylar bir konuda daha vahim bir tedbirsizlik yaptılar. 

Gelibolu Yarımadası’nın su kaynaklarının yetersiz olduğunu dikkate almadılar. Özellikle Anzak Koyu adeta bir çöl gibi susuz idi. Burada şartlar çok daha berbattı. 

Kaynak olmadığı için, su gemilerle taşınıyor ve kıyıda tanklarda bekletiliyordu. Buradan da hayvanlarla siperlere taşınıyordu. Bu kanallar çok yetersiz kaldı. Susuz kalan birlikler fiziksel olarak perişan oldular. Hastalanan asker savaşamaz. Nitekim çabuk pes ettiler.

4. Olumsuz hava şartları

Gelibolu yaz ve kış çok sert hava şartlarına sahiptir. Yazın sıcaklar kavurur, kışın sert rüzgar insanları sersemletir ve hasta eder. 

Aşırı sıcaklar, su stoklarını da kısa sürede tüketiyordu ve bu da askerleri susuz bırakıyordu.

Sert kış koşulları ise ayrı bir felaket idi. Çok sayıda asker hafif üniformalar içinde dondu ya da aşırı nemden kaynaklanan siper ayağı rahatsızlığına yakalandı.

5. Bit istilası

Gelibolu’daki sağlıksız koşullar kısa sürede yaygın bir vücut biti istilasına yol açtı. Askerlerin bitli derilerini kaşıması dayanılmaz, acı verici yaralar açtı. 

Zor şartlar nedeniyle temizlenemeyen insanlar berbat hale geldiler. Bir kez bulaşan bitleri temizlemek çok zordur. Nitekim yapamadılar. Bedenen çöktüler.

6. Çürüyen cesetler

Hiç bilmedikleri topraklarda binlerce ölü arasında kalan birlikler, kısa sürede bu cesetlerden yayılan berbat kokulara maruz kaldı. Hiç kimse siperlerden çıkıp cesetleri gömmek için bir adım bile atamıyordu. Keskin nişancılar adeta av beklemekteydi.

Cesetler mikrop, sinek, koku ve bunlara bağlı olarak hastalıklar üretti.

7. Dizanteri salgını

Gelibolu’daki harekatın en yıpratıcı yönü, hastalık ve rahatsızlıkların, özellikle dizanteri gibi en tehlikeli olanın hızla yayılması idi. 

Hijyenik olmayan yaşam koşulları, çürüyen cesetler ve çok sayıda sinek nedeniyle ortaya çıkan ve daha da kötüleşen bu hastalık birlikleri adeta biçti. İnsanların güçlerini tüketti, onları ve giysilerini kullanılmaz hale getirdi ve bundan muzdarip binlerce kişinin yarımadadan tahliye edilmesine neden oldu.

8. Tuvalet sorunu

Gelibolu’daki tuvaletler asla kullanışlı değildi. Savaş bölgesindeki tuvaletler hiçbir zaman yüksek standartlarda olmazdı, ancak yarımadanın sıkışık yapısı, temiz tutmanın zorluğu ve yaygın dizanteri, tuvalet sorununu bir felaket boyutuna taşıdı.

Türk Kurmay zekâsı, Müttefik askerlerin buraları ziyaret etmek zorunda kalacaklarını bildiği için, tuvaletleri yoğun top atışları ile kullanılmaz hale getirdi. Müttefik askerleri siperleri bile açık hava tuvaleti haline getirdi.

9. Zorlu arazi

Gelibolu Yarımadası, 1915 yılında gerçekleşen uzun sefer için uygun değildi. 

Arazi, az bitki örtüsüne sahip, kayalık zemin ve dik vadilerle engebeli arazilerden oluşuyordu ve uzun süreli kalmaya elverişli değildi.

Nisan 1915’te Gelibolu’ya yapılan ilk saldırılardan sonra, Müttefik istilası güçlü Türk direnişi karşısında ivmesini kaybetti. 

Şu söylenebilir;

Türk Ordusu’nun keskin kurmay aklı, askerin, her zaman olduğu gibi, vatan için can vermeye hazır olması, arazi şartlarına hakim olmak gibi hususlar birleşince, zafer kaçınılmaz hale geldi.

Çanakkale’nin sineği, böceği, dağı taşı, otu bile adeta işgal girişimine karşı savunma yaptı.

Müttefiklerin askeri aklı, Çanakkale’yi hafife almanın bedelini çok kötü ödedi.

Fotoğraf: iwm.org.uk

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanAdil Gürkan
Takip et:
1956’da Mengen Hacıahmetler Köyünde doğdu. İlköğrenimini Mengen Cumhuriyet İlkokulunda tamamladı. Darüşşafaka Liseli olmakla gurur duyar. Hacettepe Üniversitesinde turizm ve işletme eğitimi aldı. Turizm ile ilgili olarak ABD- AH & MA Eğitim Enstitüsünden otelcilik diploması vardır. 1987 yılından bu yana turizm ve otelcilik sektöründedir. Genel olarak otel zincirlerinde ve 5 yıldızlı otellerde gelişen kariyerinde Genel Müdürlük yaptı. Bu gün itibarıyla Türkiye’nin büyük bir turizm grubunda Kurumsal İletişim ve Eğitim Direktörü olarak çalışmaktadır. Mutfak, bisiklet, şiir, roman, tarih ve arkeoloji, Anadolu otları, mantarları ve orman meyveleri özel ilgi alanındadır. Yaz ve kış denize girmek, uzun mesafe bisiklet sürmek tutkusudur. Hepsinden önemlisi, insan, hayvan ve doğa sevdalısıdır. Ütopyası, savaşsız, sömürüsüz, şiddetsiz bir dünyadır. Yazılarında genellikle insanı gülümsetmeye yönelik mizah kullanır. İnsanları güldürmek iyidir…
Önceki Makale Yunan isyanında İstanbullu Rumlar
Sonraki Makale Demokrasinin “yumuşak karnı”

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Dini otorite her şeyi bilir mi?

Halil Ocaklı
28 Haziran 2025
ManşetSerbest Kürsü

İngilizce, Germence, Türkçe, Sahaca

Metin Gülbay
28 Haziran 2025
*Serbest Kürsü

Uzman gözüyle “nükleer İran…”

Medya Günlüğü
28 Haziran 2025
ManşetSerbest Kürsü

Katılım sağlama, katıl!

Adil Gürkan
28 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?