Sosyal medyada bir süre önce bir fotoğraf dikkatimi çekmişti. Genç bir emekçi kadın yere çömelmiş kaynak yapıyordu
Kaynak gözlüğü gözlerinde. Ardından iş yerinde çalışırken gösteren başka fotoğrafları vardı. Sıva yaparken, karoları yerleştirirken, başka yerlere kaynak yaparken vs. Bunun üzerine emekçi kadını daha yakından tanımak istedim. Bir şirket bünyesinde çalışan sıradan bir işçi olduğunu söyledi. “Öyle vay denilecek bir deneyimim yok henüz. Çabalamaya devam ediyorum. Denizli’de bu iş yerinde 8 aydır çalışıyorum. Daha önce amatörce çalışmalarım oldu” dedi.
Yaptığı işin eğitimini alıp almadığını, okula gidip gitmediğini sordum.
“Okula devam ediyordum. Açık liseden sonra peyzaj mimarlığı hedefimdi. Ama şu an okulu bıraktım. Çünkü bana okulun çok katkısı olmayacağını işin içine girince gördüm. İstesem devam edebilirim ama istemiyorum. İşin bütün teknik bilgilerinden sonra sağlam ekip ve sağlam çevre önemli olan. Bu işin bütün püf noktaları bunlar.”
Emekçi Bahar Üner’den söz ediyorum. Yaşam öyküsü üzerinde kendisiyle uzun bir sohbetimiz oldu. Son derece ilginç, ders alınacak bir yaşam öyküsüne sahip olduğunu gördüm Bahar’ın. Emekçi Kadınlar Günü öncesinde kendisini sizlere tanıtmak istedim.
7 Mart 1984 doğumlu. Nazilli’de dünyaya gelmiş. “Babam benim doğduğum yıllarda Libya’daymış. Annem bu sebeple dayımların yanında kalıyormuş. Babam müteahhit, annem ev hanımıydı. 12 yaşıma kadar temelleri çatırdayan bir aile ortamı içinde büyüdüm. Daha küçük yaşlarımda kendime ‘Ben anne olursam bunları yapmayacağım. Eşime ise nasıl iyi baba olunur öğreteceğim’ diye sözler veriyordum. 12 yaşıma geldiğimde annem ile babam ayrıldı” diyerek çocukluk günlerine dönüyor..
Ardından anneannesinin köydeki evine yerleşmişler. O zor günleri şöyle anlatıyor Bahar:
“Yerleştiğimiz ev bayağı köhne. Banyosunun oda içerisinde. Perde ile çevrili duvarları. Tavanı sadece kiremit örtülü. Alt tavanı olmayan kerpiç bir evdi. Annem kendi imkanları ile açık olan kirişleri çamur ile sıva yapmıştı. Duvarlarını kireç ile badana, tabanını yine çamurla sıvamıştı, Çok küçüktüm merakla annemi izliyordum. Onu izlerken büyümüştüm sanki. Kendime sözler vermeye devam ediyordum ‘yaparsın Bahar toparlarsın.’ Bizim bu evde yaşamımız oldukça zordu, tavanda gezen farelerin pislikleri üzerimize dökülüyordu. Çünkü bu ev buğday ambarı olarak kullanılan bir yerdi. Birdenbire farelerden kurtulmamız oldukça zordu. Bir sene rahatsız edici bu durumla yaşadık. Henüz 13 yaşıma gelmiştim, besicilik yapan komşularımız dan yem çuvalları topladım. Onları güzelce yıkadım temizledim. Bu çuvallarla önce tavanı çaktım, böylelikle tavandan böcek, toprak ve pislik dökülmesini engelledim. Sonra banyoya gelmişti sıra. Zeminin çatlamış betonunu harç sıva ile yamalar yaptım. Ardından çuvallarla duvar, bulduğum tahta parçaları ve çuvallarla kapısını yaptım. Böylece odaya su sıçramasını engelledim. Ben bunları yaptığım zamanlarda annem bulduğu işlerde çalışıyordu. Erkek kardeşim sanayide çalışıyor, ben ise hem evle ilgileniyor hem de üç yaşındaki kız kardeşime bakıyordum o yıllarda. Gerek tarlalarda gerek tekstilde gerek lokanta bulaşık hanesinde çalışıyorduk.”
17 yaşına geldiğinde sevdiği erkekle tanışmış. Kaçarak evlenmiş. Reşit olmadığından babasının rızasını almış. Talihsizliği evliliği boyunca da yakasını bırakmamış. 19 yaşına girdiğinde 2003 doğumlu ilk çocuğu dünyaya gelmiş. 2005’te ikinci çocuğu, 2006’da üçüncü çocuğu, 2008’de dördüncü çocuğu. Bu arada eşi borç sebebiyle bir süre cezaevine girmiş. Güç koşullarda yaşam mücadelesi verirken, 4. çocuğunu iyi bir aileye evlatlık vermek zorunda kalmış… Çocuklarına yaşadıkları zorlu süreci oyuna çevirerek hissettirmemeye çalışmış. Yıllar böylece geçmiş. Çocuklar büyümüş. Çocuklarla beraber Bahar ve eşi de büyümüş, Çalışma hayatına atılmış.

Bahar o günleri de şöyle anlatıyor:
“Ben de çalışıyordum artık ama zihniyeti bozuk insanlar sebebiyle iş değiştirmek zorunda kalıyordum. Dışarıdan bakıyorlar, kendi mücadeleni veriyorsun. Hemen ‘bu yalnız sevgi görmüyor bundan yararlanılır’ diye düşünüyorlar. Başlıyorlar sarkmaya. Böyle durumda iki seçenek kalıyor. Ya katil olursun ya da işinden olursun. bu sebeple çok iş değiştirmek zorunda kaldım. Ta ki camında ‘vasıflı vasıfsız eleman aranıyor’ yazısını görene kadar. Tabii bu zamana kadar sekreterlikten tezgahtarlığa, tekstilden temizliğe ne kadar bildiğim iş varsa yaptım market dahil olmak üzere.”
İş dünyasında “sütü bozuk insanlar” olduğu gibi dürüst insanlar da var. 2015 yılında tanıştığı işletme sahibi Mehmet Acar, Bahar’ın yetişmesine önemli katkılarda bulunmuş dürüst insanlardan. Bahar’a mesleğin yanı sıra ticaretten pazarlamaya, ön muhasebeye kadar çeşitli alanlarda yardımcı olmuş. Bahar, ardından eşinin yanında çalışmaya başlamış..
Bu iş deneyimi ile ilgili şunları anlatıyor:
“Eşimin mesleği çelik çatıydı, kendi işini almış ama eleman sorunu yaşıyordu. Ben, ‘ Bana da öğret bu işi ikimiz çalışalım’ dedim. Önceleri karşı çıktı, ‘Senin yapacağın iş değil bu’ dedi. Sonrasında mecburen beni yanında götürdü. Kaynak yapmayı bir kere gösterdi, sonra yanında kaynak yapmaya başladım. Çoğu kişi şaşırıyordu. Bazıları ise videoya alıyorlardı çalışırken. Eşim bana spiral, gazaltı kaynak makinesi, portif kullanmayı, ölçü almayı öğretti. Tam her şey yoluna giriyor, ben de bırakın usta olmayı kalfa bile olmadan eşim amansız bir hastalığa yakalandı. Motor nöron yani ALS hastalığı. Yıl ise 2018. Bütün dünyamız bir kez daha başımıza yıkıldı .”
“Şirin bir ev”
Eşinin rahatsızlığından sonra tekrar zor bir yaşam mücadelesi bekler Bahar’ı. Güçlü olmak zorundadır. Çocuklarının ve eşinin psikolojisini toparlamak zorundadır. Aynı zamanda evinin geçimini karşılamak zorundadır. Masrafların daha düşeceğini düşünerek köye taşınırlar. Köyde bir akrabalarından kalan çok eski kerpiç bir eve taşınırlar. Ev bakımsız, yıkılmaya yüz tutmuş. Bahar, tekerlekli sandalyede giderek güç kaybeden eşinin ve çocuklarının konforunu sağlamak amacıyla kolları sıvar. Yuvayı dişi kuş yapar denir. Bahar da yeni yuvalarını nasıl yaptığını şöyle anlatıyor.:
“Öncelikle evin ayrılan duvarlarını çivi ve tel yardımı ile birleştirdim. Sonrasında araştırmalar. kerpiç sıva nasıl daha dayanıklı olur eskiler neler yapar bir sürü bilgiye ulaştım. Bana en yakın olan malzemeleri toparlayıp başladım çalışmaya; iç ve dış sıvasını horasan harcı denilen, aynı zamanda çok sağlıklı olan sıva ile sıvadım. Ardından iç, dış, tavan kapı pencerelerini boyadım. Küçük ama şirin bir ev oldu. Evin bahçesi eşimin keyif aldığı yerdi. Dış görselini değiştirdim. Köşe ve pencere kenarlarına çamurdan söve süslemeler yaptım. Kapı girişi kısmına rampa girişli geniş veranda çevirdim. Üzerine beton döküldü, üstünü ahşap ile kapadım. Kış ayları için terafini şeffaf branda ile çevirdim, çiçeklerle de süslediğim veranda eşimin keyif alanı oldu. Evin içinde eşimin arabası ile rahat gezebilmesi için kapı eşiklerini söktüm. Yer zemine parke döşemesini yaptım. Banyomuz mutfaktaydı. Banyo fayansları su sızdırıyordu. Derz aralarını yeniledim fayansları boyadım. Tuvalet dışarıda ve eşim için kullanışlı değildi. Banyoya klozet ve lavabo koydum. Su tesisatlarının yerlerini değiştirdim. Mutfak çok kullanışsız ve düzensizdi. Önce dolapları söktüm. Degibaj ile kesip boyayıp tekrar başka alana bulaşık makinesi ve buzdolabı koyacak şekilde yeniden tasarladım. Böylelikle mutfağımda kullanım alanı arttırdım. Eşim ve çocuklarım için daha rahat ve kullanışlı bir ev haline geldi. Böylece 4 senemiz geçti. 4 . senenin ortalarında 2021 yılında eşimi kaybettim.”
Eşinin vefatının ardından annesinin aynı köydeki evine taşınırlar. Burada da mücadeleye devam etmekte kararlıdır. Ancak yıkılmış ve yorulmuş bir Bahar vardı artık. Ne kadar uğraşsa ve çaba gösterse elinde hiçlikten ve kaygıdan başka hiçbir şey kalmamıştı. Bu kez kendisini toparlamak ve kafasını dağıtmak amacıyla annesinin evinin bahçesinde amatör bir şeyler yapmaya başlar. İnşaat molozları ile balkon altındaki depo önüne parke malzemeleri ile kapaklarını yapar. Ahşap direkler, üstüne oluk kiremit kapatarak malzeme ardiye deposu oluşturur. Çiçekliklerin bordür taşlarını gaz betona şekil vererek oluşturur. Fidanlık arası yürüyüş yolu yabani otları engellemek için kırık kiremit parçaları döşer vs.

Eşinin vefatından sonra 3 yılı böyle geçer. Ancak bu durum böyle gidemezdi. Bahar’ın çocukları vardı, bir şeyler yapması gerekiyordu. Şehir merkezine taşınırlar. Büyük oğlu 20 yaşında belediyede, küçük oğlu 18 yaşında pazarlama üzerine çalışıyordu. 22 yaşındaki kızı ise üniversite öğrencisiydi (mimari restorasyon). Çocukları Bahar’ın eğitim almalarını istiyorlardı. “Bu kadar yeteneğin ve hayal gücünle mimarlık yaparsın” diyorlardı.
“Gel başla o zaman”
Bahar, açık lise kaydını oluşturur, aynı zamanda bulduğu her işte çalışmaya devam eder. Ancak esas ilgi alanı peyzaj işi ile de ilgilenir. Hedefi peyzaj mimarlığıydı. Bir gün yine iş ilanlarına bakarken şu an çalıştığı iş ilanını görür ve arar. Ararken çok ümidi yoktur. Daha önce havuz inşaatı için konuştuğu bir firma, kadın olduğu için kabul etmemişti. Aynı sonucu alacağından korkarak gitmişti görüşmeye. Peyzajda çalışan kadınlar vardı ancak Bahar dikim, söküm, bakım değil peyzaj inşaatına dair her şeyi öğrenmek istiyordu. Bu durum kadın olarak olumsuz karşılanıyordu. Patronu ve ustası görüşmede, “Bizim işimiz ağırdır, kazma kürek çalışırız, yerine göre teknolojik aletlerinin girmediği alanlarda bilek gücümüzle çalışıyoruz” derler. Bahar “Varım” deyince patron, “Tamam o zaman gel başla” der.
Bahar çok mutludur. Eve adeta uçarak gelir. Mutlu olmasının bir nedeni de işletmenin bir aile ortamı olmasıdır.
“Takdir edersiniz ki yalnız dul bir kadın olmak günümüz şartlarında birçok zorluğu da beraberinde getiriyor. Maalesef zihni bozuk, abaza diye tabir edebileceğimiz bağnazlıktan çıkamamış bir toplulukta yaşamanın zorluğu. Çalıştığım yer bütün bu durumdan uzak bir yer. Patronumun eşi ‘ablam’, çocukları ‘ kardeşim’, kendisi ise ‘abim’ diyebileceğim kocaman bir ailem oldular” diyor. Keza ekip arkadaşlarından övgüyle söz ediyor, “İnsanlıktan ve insanlardan tam ümidimi kesmişken böylesine güzel temiz yürekli insanlarla karşılaşmak dünyaya olan bakış açımı bir nebze olsun değiştirmişti, onlara minnettarım” diyor.
Bahar yeni işinde, işin püf noktalarını her detayını, inceliklerini en iyi şekilde öğrenmeye devam ediyor. Okul ise Bahar için şu an rafa kaldırılmış bir detay. İşin içinde oldukça okulun kendisine çok katkı sağlamayacağı kanaatinde. Özellikle konu peyzaj ise.
Taş fabrikası sahibinin verdiği şu öğüdü unutamıyor: “Okul ile çok zaman kaybetme. Onu istediğin zaman yaparsın. Sen işin ve tecrübeyle ne kadar iyi olursan o’kadar iyi yerlere gelirsin.”
Bahar, eğitime karşı bir insan olmadığını da bu arada vurguluyor. Eğitimin önemine inanıyor. Ama diploma sahibi olmanın kendisine sadece projeler üzerinde iyi bir insan olmasını sağlayacağını ancak sahada hiçbir şey vermeyeceğini düşünüyor. “Eğer ben bu işi kendim yapacaksam sahada en iyisi olmalıyım. Ekibimi bilinçli yönlendirmeliyim. Yani peyzaj projelerden ibaret değil. Birincisi sağlam bir ekibin olacak. İkincisi sağlam bir bilgi dağarcığın olacak. Üçüncüsü sağlam bir çevren olacak. Sen bunlara peyzaj alanında sahipsen diploma ikinci planda kalıyor ” diyor.

Sahada neler öğrendikleri ile ilgili olarak da şunları söylüyor:
“Bitkilerin ilaçlaması, bakımı, kod almayı, harç karmayı ve harç çeşitlerini, sulama sistemlerini, dijital bağlantılarını, çim sürmesini, çim ekmesini… Bu işler teferruat, süslemesi de tamamen hayal ürünü. Hayalin sana ne verirse o güzellikler ortaya çıkıyor. Okulda ise bütün bu bilgiler kağıt üzerinde ezbere dayalı olacak, uygulamada ise hepsi noksan kalacak. Peki daha neler yaparım kısmına gelecek olursak… Boş zamanlarımda Google ile dünyayı gezerim iklimi, doğası, havası ve kültürleri, düşünce yapılarıyla neler yaparlar, doğayı nasıl korurlar bu konularla ilgili da farklı düşünceler edinmek isterim.”
“En iyisi olun”
Bahar gençlere de şu tavsiyelerde bulunuyor:
“Çocuklarıma da sürekli söylediğim gibi ne iş yaparsanız yapın, nerede olursanız olun, yaptığınız işin ve orasının en iyisi olun. Ben bugüne kadar yani bu yaşıma kadar hiç mükemmel bir hayat yaşamadım, mükemmel denilebilecek işler çıkarmadım ama yaşadığım zorluklarla dolu hayatımı en iyi hale getirmek için hep çabaladım. Tam ‘düştüm’ dediğim yerden daha güçlü kalktım, kırıldığım dediğim yerden çiçek açtım. Karanlığım aydınlık olacak, inancımı elimden hiç bırakmadım. Şimdi ise hedefim kariyerimde en iyisi olmak. Çocuklarıma güzel bir gelecek bırakmak, iyi bir iş kadını olmak. Umarım başarabilirim. Herkese naçizane tavsiyem, hayatlarınızdaki olumsuzluklara ve olumsuz insanlara sitem etmeyin. İlkelerimiz arasında affetmek, bağışlamak, rıza göstermek hep olsun. O zaman insanın hayatında başaramayacağı hiçbir zorluk kalmıyor.”
Bahar’la tanıştığımda geçmiş yıllarda başarılı gençlerimiz ve iş insanlarımız hakkında yazılar kaleme aldığımı söz ettiğimde, “Ancak ben henüz başarılı iş kadını değilim. Ama çabam bu yönde” demişti. Bahar’ı dinleyince başarıdan da öte, etkileyici gerçek bir yaşam öyküsü karşıma çıktı. Zorluklarla dolu bir yaşam öyküsü. Azim ve irade ile ayakta kalabilmenin yaşam öyküsü. Dişi kuşların yuvalarını nasıl yaptıklarının, çocuklarına, eşine nasıl kol kanat gerdiklerinin yaşam öyküsü.
Bahar’ın 40 yıllık öyküsünden alınabilecek dersler var. Üniversite mezunu pek çok işsiz gencimizin ortalıkta dolandığı bir ortamda, gençleri ihtiyaç duyulan mesleki ve teknik eğitime yönlendirmenin ne denli gerekli ve önemli olduğunu onun anlatımından da görüyoruz. Koşullar uygun olsa, gerekli eğitimi alsa, sahip olduğu yetenek ve hayal gücüyle çocuklarının da dediği gibi belki başarılı bir mimar olabilirdi.
Ancak Bahar eğitim için uygun koşullara sahip olamadı. Hayata tutunabilmek ve ayakta kalabilmek için kadın olarak çeşitli zorluklarla karşılaştı. Pek çok kadının karşılaştığı türden. “Sen kadınsın yapamazsın” anlayışı ile tanıştı. “Abaza” erkeklerin bakışlarından çalışan kadınları korumanın ne denli güç olduğunu gördü. Hayatta karşılaşılaşılabilecek zorluklar karşısında yılmadan, umutsuzluğa kapılmadan mücadeleye devam edilmesi gerektiğini yaşayarak öğrendi.
2025 Aile Yılı. Aile içindeki birlik ve beraberliğin korunması, mevcut riskler karşısında ailenin topyekûn desteklenmesi, doğacak çocuklar için aileye maddi yardımda bulunulması öngörülüyor. Gayet güzel, yapıcı bir hedef. Bahar’ın yaşadıkları anımsandığında önemi daha iyi anlaşılıyor. İnsan merak etmeden geçemiyor: Bahar gibi insanlarımız çocukları ile yaşam mücadelesi verirken, ilgili kurumlarımız kendilerine ne ölçüde yol gösterici, destekleyici ve yardımcı oluyor? Ne ölçüde insanlarımız kendi kaderlerine terk ediliyor?
Emekçi Kadınlar Günü’ne bir kala Emekçi Bahar’ın yaşam öyküsünü okudunuz. Ders alınacak bir öykü. Alkışlanacak, takdirle karşılanacak bir yaşam mücadelesi…. Kim bilir içimizde nice benzer yaşam öyküleri var. Bilmediğimiz, tanımadığımız, fark etmediğimiz emekçi kadınlara dair.
7 Mart onun doğum günü. Bahar’a evlatlarıyla sağlıklı, mutlu, huzurlu, başarılı nice yıllar dilerim.
Aydınlık günler Bahar’la mutlaka gelecek…