Bugün hayatımda ilk kez bir spekülasyon yazısı kaleme alacağım. Üstelik yakın tarihimizle ilgili…
Mayıs 2016’da Sakarya Meydan Muharebesi’nin yapıldığı yerleri görmek için dört kişilik bir grup Polatlı’ya gittik. Muharebe bölgesi hayli geniş olduğundan ve bir gün içerisinde önemli noktaları ziyaret etmek istediğimizden savaş tarihi konularında uzman bir rehber de organize ettik. Kendisi eski bir deniz piyadesi olup ilgi duyduğumuz alanlarda olağanüstü derecede bilgiliydi. Turumuz esnasında, Sakarya Muharebeleri’nin gerçekleştiği günlerde Mustafa Kemal’in kullandığı karargâhı (manşet fotoğrafı) da ziyaret ettik.
Karargâh Polatlı-Ankara arasında Alagöz Köyü’nde. Cepheye oldukça yakın. Mustafa Kemal, o kritik günlerde, Türk kuvvetlerini kırık kaburgasıyla Alagöz’deki bir köy evinden yönetmiş. Ev köy halkından Türkoğlu Ali Ağa’ya aitmiş. Soyadı yasasından sonra Türkoğlu adını alan aile, evi 1965’e kadar konut olarak kullanmaya devam etmiş, sonra da Milli Eğitim Bakanlığı’na devretmiş. 1983’te de binanın tümü yeni bir düzenlemeyle ziyarete açılmış.
On iki odası olan iki katlı bu çiftlik evine 12 Ağustos 1922’de Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Paşa ile gittiğini Mustafa Kemal Atatürk Nutuk’ta da belirtir. Mustafa Kemal Paşa 23 Ağustos’tan 13 Eylül 1921 tarihine kadar 22 gün 22 gece aralıksız devam eden muharebelerin büyük bir bölümünü yakın mesai arkadaşları ile birlikte bu binadan yönetmiş. Bütün planlar burada hazırlanmış, tarihi kararlar burada verilmiş.
İki katlı olan binada, giysi odası, kitaplık, subay yemek odası, mutfak, iletişim odası, başkumandanın çalışma odası, kurmay subayların çalışma odası, dinlenme odası, yaverlerin odası, Mustafa Kemal’in yatak odası, özel yemek odası ve hizmet eri odası bulunmakta. İsmet Paşa ise, yine Alagöz’de bir başka evde kalırmış.
Binaya girer girmez, mekânın mobilyalarıyla birlikte çok iyi bir şekilde döşenmiş olması nedeniyle olacak, derhal gözünüzün önüne Türk tarihinin o en kritik günlerinde burada yaşananlar geliyor.
Bir tarafta Mustafa Kemal çalışırken, bir diğer yanda Fevzi ve İsmet paşaların bir harita üzerinde baş başa verip değerlendirmeler yaptığını, Mustafa Kemal’in yaveri ve sadık dostu Salih Bozok’un Mustafa Kemal’den talimatlar aldığını, Halide Edip Hanım’ın ortalıkta koşuşturduğunu, tüm Anadolu’ya, İstanbul’a ve dünyaya telgrafla geçilecek bilgileri Türkçe ve İngilizce olarak hazırladığını, Mustafa Kemal’den onay aldıktan sonra telgraf memuruna verdiğini, bazen de gelen Türkçe ve yabancı dildeki telgrafları okuyup, Paşa ile paylaştığını hayal edebiliyorsunuz. Gözünüzün önüne, cepheden gelen habercilerin kapıdan yorgun ve telaş içerisinde girişi geliyor, adeta o anları yaşıyorsunuz. Türk tarihinde Viyana önlerinde başlayan geri çekilmenin son bulduğu hatta olduğunuzu ve bu işin başında bir avuç insanın bulunduğunu, ne kadar zor şartlarda bu mücadeleyi verdiklerini iliklerinize kadar hissediyorsunuz.
Gelelim spekülasyonumuza…
Bu karargâhta konuşulanların bir kısım “Black Jumbo” (Kara Jumbo) adı altında faaliyet gösteren İngiliz istihbarat teşkilatının eline neredeyse günlük olarak geçiyor ve bu bilgiler İstanbul’a oradan da hemen Londra’ya iletiliyor. Ancak, bu bilgilerin içeriğinde muharebenin akışını değiştirecek hiçbir şey yok.
“Black Jumbo”, Osmanlı’daki faaliyetlerini ağırlıklı olarak ülkeyi çok iyi tanıyan, Türkçeye hâkim azınlıklardan seçiyor ama Alagöz Karargâhı’nda böyle birileri yok. Mustafa Kemal ve İsmet Paşa’nın yabancı dilleri var ama bunlar bazı Balkan dilleri ve Fransızca. Salih Bozok için de durum farklı değil. İngilizce bilen tek bir kişi var… Üsküdar Amerikan Koleji’nin ilk Müslüman mezunu Halide Edip! Kendisi aynı zamanda Yunus Nadi Bey ile birlikte Anadolu Ajansı’nı kuran kişi.
Rehberimizin tahminine göre hiçbir işe yaramayan, adeta laf kalabalığı olan bu bilgiler, İngilizlere kıymetli istihbarat topladıkları hissini vermek için, Mustafa Kemal’in onayı ile Halide Hanım tarafından verilmekteydi. Bu arada Halide Hanım’ın mors alfabesine hâkim olduğunu ve telgraf kullanmayı bildiğini de unutmayalım.
Bilal Şimşir’in “İngiliz Belgeleri ile Sakarya’dan İzmir’e” isimli kitabının 454. sayfasında belirttiği gibi, gizli Meclis tutanaklarını bile elde edebilecek kadar Ankara’ya sızmış olan “Black Jumbo”, Sakarya Muharebeleri’nde ciddi şekilde tuzağa düşürülmüş gibi.
Halide Edip 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgalinden sonra İngilizler tarafından Mustafa Kemal, Kara Vasıf, Ali Fuat Paşa, Ahmet Rüstem ve eşi Dr. Adnan’la birlikte idama mahkûm edilmiş. Bu kişiler İngilizlerin idama mahkûm ettiği ilk kişiler. Sultan Vahdettin tarafından da 24 Mayıs 1920’de onaylanan hükümde adı geçen altı kişi arasında tek kadın ise Halide Hanım. İşgalden üç gün sonra at sırtında Ankara’ya doğru yola çıkan Halide Edip, 2 Nisan’da Geyve’de bindiği tren ile Ankara’ya ulaşmış olduğundan bu karardan etkilenmemiş.
Halide Edip ile İngilizlerin, eğer böyle bir şey olduysa, ilk defa nasıl temas kurduğu da meçhul. Bu temas gerçekleştiyse acaba 1908 ve 1911’de Londra’ya yaptığı seyahatlerde mi, yoksa İstanbul’da mı olmuştu? İstanbul’da üç büyük mitingde büyük kitlelere hitap ettiği sıralar böyle bir temas kurulmuş muydu bilmemiz mümkün değil.
Altını tekrar çizmek istiyorum, bu yazı bir spekülasyon yazısı. Alagöz’de duyduğum bu hikaye üzerinde altı yıldır düşünüyorum. Karargâhtan bilgileri kim sızdırdı sorusunun yanıtını bulamadım. Hiçbir yerde bu konu hakkında bir iz yok. Bu konuda bir bilgisi, farklı bir hipotezi olan varsa bana yazmasını özellikle rica ediyorum. Genelkurmay Arşiv ve Askeri Tarih Dairesi Başkanlığı’na da Cimer üzerinden bu konuda bilgi talebinde bulundum. Doyurucu bir yanıt gelirse yayınlayacağım.
Not: Bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce yayınlanmıştır.