Waşington’a yağmur yağarken.
Ben çocuktum, top oynar acıkırdım. Şiir yazardı Atilla İlhan ve Müjgan ile sarılıp ağlaşmazdı, mecburdu
Orhan Kemal Bereketli Topraklar üzerinde yürür sürünürdü kimi zaman hatta çoğu zaman
Ve kör Kemal Arzuhal yazardı Adana Adliyesi yakınlarında her satırında ezgi cefa olan.
Sadiyaba’nın bekâr odalarında kiracı şairdi Süleyman ve arkadaşları onu lise öğrencisi sanırdı sigara içerdi çünkü, şairdi. (her sigara içenin şair olduğunu söylediğim anlamını icat edenler, siz burada durun vazgeçin okumayın, varlığınız çünkü memuriyete armağan)
Fazıl Önder sayacı idi Kamil dayı kunduracı ve Ezekias transfer İngilizya’dan.
Nazım damdaydı Kemal Tahir ile iplik dokur Balaban İbrahim’le renk biçerdi kuş kanatlarına ve Dr. Hikmet ya gazete yazardı ya da tarih okurdu.
Menderes şemsiye açardı Karamanlis de ve Averof ile Zorlu da. Yıl 1960.
Alnımın terini sildin
Tuz verdin
Katık ekmeğime
Şarkımın sesi
Mataramda su
Az büyüdük ellerim piyade tüfeğine kabza olacak yaşta ve hepimiz öyle
Waşington’a yağmur yağıyordu
Tuncay nöbetindeydim 7 – 10 ve 4 – 7 lisede öğrenci, Özçelik müdür felsefeyle tanıştık resimle müzikle şiirle geçerdi nöbetler
Yaşar Kemal, İnce’nin ikinci cildine soyunmuştu ve Orhan Kemal yine yoksuldu, Nazım ölmüş kitapları yasaktı Kemal Tahir Asya tipi üretim tarzı üzre düşünür Devlet Ana’yı kurardı içinde. Denizgiller yankee go home diyordu Köfünye kan revan içinde. Cumhuriyet’te İlhan Selçuk, Akşam’da İlhami Soysal okuyorduk. Emrah dedi Cem Karaca ve bildik sevdik türküleri daha çok. Aybar, Mehmet Ali Aybar sol diyordu ve ekliyordu güler yüzlü sosyalizm diye. Biz yaşımıza bakmaz dünya kurtarıyorduk.
Kazıdın kabuğumu
Açtın 7 kilitle kapatılmış
Kapımı
Girdin girdin içime
Akıyoruz sonsuzluğuna
1970’di yıl 1971 Waşington’da yağmur yağıyordu
Morrison Süleyman şemsiye açıyordu ve Yunan cuntası.
Bitti lise ver elini İstanbul. Dev Genç ile aynı havayı teneffüs ve Sinan ve Cihan ve diğerleri Sürek avı vardı, avcılar her yerdeydi şemsiyeler açıyordu yetkililer, boru değil yağmur yağıyordu Waşington’a.
Atilla ilhan şiirinde trafik ışıkları yeşilden kırmızıya geçiyordu ve Ülkü ve Deniz işkence altındaydı biz hüzün.
Waşington’da yağmur yağıyordu ıslanıyorduk sırılsıklam şiirin şarkının aşkın peşinde güzel günleri tahayyül edenler elimizin tersi ile itip şemsiyeleri.
Hükümetler şemsiye açıyordu Waşington ıslanmasın diye.
Ve şair ‘ ıslanana dek ıslanmamışsın serçe’ diyordu SERÇE ve Ç.
Islanmak ne güzeldir bildik ve yaş yetmiş yağmurda yürüyorum aşkla
Sevinç biziz hüzün de
Kim el sürebilir çilemize
ezeriz buğdayımızı un ederiz ellerimizle
Açıp suyunu narın
gideriz gelmek babında