Aşağıdaki yazıyı 29.12.2018 tarihinde yazmıştım:
Evangelos Vangelis Marinakis Yunanistan’ın önemli takımlarından Olympiakos’un başkanı ve sahibi. Yunanistan Süperlig Başkanlığı ve Yunanistan Futbol Federasyonu (HFF) başkan yardımcılığı yaptı.
Galatasaray Spor Kulübü eski Başkanı Ünal Aysal’ın yakın arkadaşı hatta ona Prandelli’yi önerecek kadar yakın.
Marinakis 2013 yılında küme düşme ve terfi maçlarında “şike” organize ettiği ve bu işi yapan bir suç çetesi üyesi olduğu için mahkeme tarafından “ömür boyu” futboldan men edildi.
Aynı Marinakis 2011 yılındaki şike iddiaları nedeniyle hala soruşturuluyor.
Litard Fernandez-Palacios, UEFA’daki Fenerbahçe dosyasının Müfettişi ve Ünal Aysal’ın yakın dostu Marinakis’in de avukatı
2011 yılındaki iddialardan dolayı Olympiakos ve Marinakis’i savunan ekibin liste başı.
Palacios, Gorka Villar’ın hukuk bürosunda çalışıyor. Gorka Villar’ın babası Angel Maria Villar UEFA Başkan yardımcısı ve FIFA İcra Kurulu Üyesi.
Palacios aynı zamandan dosya kapanmışken ve eski müfettiş Fenerbahçe’yi masum bulmuşken değiştirilen UEFA disiplin müfettişinin yerine atanan müfettiş.Türkçe klavye kullanması ve Fenerbahçe’ye adeta kan davası varmış gibi saldırmasıyla tanınıyor!
Alt alta okuyunca UEFA sürecinde Fenerbahçe’nin başına neler geldiğini anlamak zor değil.
Olympiakos 2011’deki Yunanistan olayları nedeniyle hala soruşturma altında UEFA-TFF işbirliği ile Fenerbahçe’nin Avrupa’ya gitmesi engellenirken Olympiakos soruşturma altındaydı ve kimse “sıfır tolerans” demedi.
Şimdi başkanı şike ve suç örgütü nedeniyle futboldan men edildi, UEFA hala Olympiakos için kılını kıpırdatmıyor.
Yunanistan’ın şikeye karışmış takımı Asteras Marinakis’in avukatı Palacios’un düzenlediği raporla Avrupa’ya alınıyor.
Yunan Futbol Federasyonu UEFA’ya yazdığı yazıda “ellerinde herhangi bir bilgi olmadığını, asılsız gazete haberleri dışında bilgiye sahip olmadıkları ve iddiaların asılsız olduğunu” söylüyor, ayrıca soruşturma nedeniyle kulüplerin bilgi vermeyi reddettiğini ifade ediyor.
Oysa Türkiye Futbol Federasyonu günü gününe bilgi aktarmış daha ortada iddianame bile yokken “Yüzde 1 bile olasılık yok!” demişti.
Sonuç olarak; adına spor hukuku denilen şeyin hukukla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Tamamen keyfi ve parasal ilişkilere göre işleyen bir çark vardır. Yunanistan olayı ve UEFA yetkililerinin sistemi kendi menfaat ilişkilerine göre manipüle ettiğini ortaya çıkarmıştır. Bu sistemin Fenerbahçe aleyhine kullanıldığı da açıktır.
UEFA ve FIFA’nın yoz ve güvenilmez kurumlar olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.
3 Temmuz bitmemiştir.
CAS davasından feragat ettikten sonra İsviçre Federal Mahkemesi kararı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmamak Fenerbahçe’nin 3 Temmuz mücadelesine büyük zarar vermiştir.
Aysal, Marinakis ve Palacios ilişkisi bir menfaat çatışması içermektedir. Ünal Aysal o dönemde Fenerbahçe’nin en büyük rakibi olan kulübün başkanıdır ve bu ilişki yumağı içinde Palacios’a ulaşabiliyor olması kabul edilemez.
Fenerbahçe yönetimi ortaya çıkan olaylar ve Aysal-Palacios-Marinakis-Villar ilişki ağını ve gelişmeleri incelemeli ve İsviçre mahkemelerinde UEFA, Palacios ve Villar aleyhine dava açmalıdır.
Açılacak dava sonuç almaktan daha çok bu ilişki ağını tüm dünyaya ve özellikle Avrupa’ya anlatmak için bir fırsat olarak görülmelidir.