Dün akşam her zaman olduğu gibi maçı izledim, gözlerim hakem Arda Kardeşler’in üzerindeydi; çok baskı altında olduğu bir maç yönetecekti.
Kendisi daha önce de Fenerbahçe taraftarı tarafından sıkça hatalı karar vermekle suçlanmış birisi, ayrıca sahada çok güçlü bir duruşu yok, kolay etki altında kalıyor. Haftalardır Fenerbahçe camiası hakemleri eleştiriyor ve ciddi bir kamuoyu desteği de var.
Böyle bir durumda Arda Kardeşler’in etkilenip Fenerbahçe lehine maç yönetmesi beklenir ama öyle olmadı. Fenerbahçeli futbolculara karşı çok sert ve yaralayıcı faulleri bazen görmezden geldi, bazen de cezalandırmadı bile. Bu da bana maça kendi kişisel iradesi ile çıkmadığını düşündürüyor.
Maçta Fenerbahçe lehine hata yaptığı tek pozisyon Samet’in penaltı pozisyonu ki o pozisyon sonrasında ofsayt verildi. Bana göre penaltıydı ancak bu pozisyonu konuşan hiç kimse ilk ihlalin ofsayt olduğunu konuşmuyor. Ofsayt vardı veya yoktu, önce bu konunun tartışılması gerekir, eğer ofsayt değilse penaltı konuşulur. Yan hakemin 10 metre gerideki Karagümrüklü oyuncuya ofsayt kaldırdığını düşünmek için ya aptal olmak lazım ya da yan hakemin kör olması lazım. Belli ki öncesi var ve o pozisyon ofsayt ama ne maçta ne de sonrasında o pozisyonun öncesini göremedik.
Bu pozisyon dışında hakem Fenerbahçe’nin dayak yemesine izin verdi, bir Karagümrüklü oyuncu sonradan oyuna girdi adını hatırlamıyorum peş peşe 4 defa yaralayıcı faul yaptı tık yok. Defalarca kayarak rakibe vuran Karagümrüklü oyuncular görmezden gelindi. Maçın başında ekran başında bizim gördüğümüz Symanski’ye yapılan penaltıyı sahada hakem ve bin kez tekrar izleyen VAR hakemi görmedi. Hele maçın sonuna doğru üst üste atılan taçlar vardı ki her birinde defalarca Fenerbahçeli oyunculara faul yapıldı ama kimsenin sesi çıkmadı.
Bir de Bat pozisyonu var, kaleci ile karşı karşıya kaldı ama hakem kendini yere atan rakip lehine faul verdi. Buna benzer pozisyonda Trio ekibi pozisyonun devam ettirilmesi, faul olması durumunda VAR’ın müdahale etme şansı olduğunu söyledi. Bence faul değildi ama en azından tartışmalıydı. Böyle bir pozisyonda faul çalmak olası bir Fenerbahçe golünün önünü kesmek oluyor, iyi niyetli olsa VAR’a bırakırdı.
Maç sonrası sezon başında Fenerbahçeli görünüp sonrasında sezon sonuna doğru her kararda Fenerbahçe aleyhine yorum yapan Erman Toroğlu ve Ahmet Çakar hemen sazı ellerine aldı zaten devamında da WhatsApp’tan kiralanmış dijital soytarılar yayına başladı.
Hakeminden sonrasındaki yayınlara kadar organize edilmiş bir etkinlikti, hiç şaşırmadım. Giderek çuvala sığmayan mızrak, takkelerin tek tek düşmesi altından çıkan bahis, para aklama, tefecilik ve futbol yönetiminin futbolu manipüle etmesi, zaten böyle bir şey bekliyordum.
Futboldaki kirlilik ortalama insanın inkar edemeyeceği ve tiksindiği bir şekilde ortaya döküldü. Artık siyasetin de artan tepkiden rahatsız olduğu kesin ancak siyaset bu konularda karar verirken “popülist” oluyor; yani haklıyı değil “haklı olduğuna dair” algı oluşturanı koruyor çünkü oylar böyle kazanılıyor.
Şimdi de yavaş yavaş futboldaki pisliği temizleme noktasına gelen siyasetin fikrini sahte bir medya ve sosyal medya kampanyası ile değiştirmeye çalışıyorlar çünkü çember giderek daralıyor.
Fenerbahçe camiası olarak buna izin vermemeliyiz. Artık ortalama vatandaşın kirli olduğunu ve kimin kirlettiğini bildiği futbolun temizlenmesi gerektiği aşikar ve biz Fenerbahçeliler bu pisliği örtmelerine izin vermemeliyiz. Whatsapp’tan satılan ucuz “alçaklıklar”, dijital medyadaki tapon mallar ve gazeteci görünümlü aşağılık sahtekarlara pabuç bırakmamalı ve her yerde bu pisliği anlatmalıyız.
Sağda solda takımı ve hocayı eleştiren yorumlar görüyorum, bu doğru değil; Fenerbahçe 3 Temmuz’dan daha büyük daha sinsi ve daha organize bir saldırı altında.
Belki de Fetö sinsice Fenerbahçe üzerinden “ben haklıydım” mesajı vermeye çalışıyor, bilmiyorum ama bildiğim saldırının açık olduğu.
Bu dönemde Fenerbahçe’nin yanında olmayan herkes utanmaz, sırtını dönen ise camia açısından haindir.